20-Korku

150 18 5
                                    

Seokjin'in Ağzından
Bitmişti işte. Herşey sona ermişti. Adam silahı kafama dayamıştı. Birazdan tetiği çekecek ve hayatım sona erecekti. Başta verdiği tepki beni ölümüne mutlu etmişti. Bana zarar gelmesinden korktuğunu düşünmüştüm. Belki de o da beni seviyordu değil mi?! Aptalın tekiydim. Bu pisliğin büyüttüğü bir kadındı o. Nasıl birini sevebilirdi ki? Nikosunu sevmişti. Ama onu bile çok çabuk atlatmıştı öyle değil mi?

Umrunda olmadığımı söylediğinde zaten ölmüştüm. İkinci kez ölmek Yalnızca canımı yakabilirdi. Kalbimi hissetmiyordum. Hissedemiyordum. Öfkeliydim ama kendime karşı. Onun da bir gün beni sevebileceğini düşünmüştüm. İşi başından aşkındı. Alacağı intikamları vardı. Ben Yalnızca gönül eğlencesiydim onun için. Sadece bir zaman öldürücü. Acıyla gülümseyerek Hyunga baktım. Bana stellanın inanmayıp bizi kurtaracağını söylemişti ama o bile şaşkındı.

Cliffoyu durdurmaya çalışıyordu. Korkuyla bakıyor ve kavgaya hazırlanıyor gibiydi. Buradan ikimiz canlı çıkamazdık. Bunu ben bile anlamıştım ama o anlamak istemiyora benziyordu. Bana silah dayamış adamın gözlerine baktım. Öfke ve kafa karışıklığıyla parıldıyordu.
"Son sözlerini söyle Seokjin." Hyung bize doğru bir adım attı.
"Zaten onun için önemli olmadığını söyledi. Bırakalım gitsin." Adam başını iki yana salladı.

"Hayır. Beni kızdırıyor. Son sözlerini söyle dedim." Gözlerimi tekrar kapatırken gülümsedim.
"Sorun yok hyung. Stellaya onu sevdiğimi söyle." Tetik sesini duyduktan hemen sonra büyük bir gürültü duyduğumda alnıma yaslanan silah gittiği için gözlerimi açtım.

Bu gördüğüm şey gerçek miydi?
"Ben de seni seviyorum. Neyse, sonra konuşuruz. İndirin." Stella elinde iki uzun bıçakla kapıda dikiliyor muydu sahiden? Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp az önce söylediği şeyi farkettim. O da beni mi seviyordu? Ne? Cliffo bana doğru adım atarken bir el silah sesi duyuldu. Stellanın yanındaki adamlardan biri onun silah tutan kolunu vurmuştu. Silah yere düştüğünde onu uzanarak tekmeledim. Cliffo yine de bana doğru gelirken ona kafa atarak yere düşürdüm.

Sağ tarafıma baktığımda claude Hyung ve Stella dört adamı birbirlerine karpuz gibi fırlatıyordu. Yardım etmek için onlara doğru döndüm ama Stella masadan telefonumu alarak bana koştu.
"Gel, gidiyoruz." Şaşkınlıkla onu durdurdum.
"Onu bırakacak mıyız?" Başını sallayıp beni çekiştirdi.
"Onu mahvedeceğim. Ama şimdi değil. Çabuk ol." İkiletmeden elini tutarak çıkışa koştum. Bir arabaya bindiğimizde telefonumu bana uzattı.

"O kargaşada nasıl telefonumu düşünürsün?" Gözlerini devirip omzuma bir tane patlattı.
"Mesajlarımız var. Yayarsa başın belaya girer gerizekalı." Söylediği şeyle beynimde ampul yandı. Bana beni sevdiğini söylemişti. Onu claude Hyunga aldırmadan kendime çektim ve dudaklarımı onunkilere bastırdım. Şu an hiçkimse umrumda değildi. Yalnızca o ve ben vardık. Ayrıldığımızda güldüm.
"Demek beni seviyorsun." Utanarak bakışlarını kaçırdığında onu omzuma yatırdım. Tekrar söylemesine gerek yoktu. Zaten onu duymuştum.

Eve geldiğimizde çocuklar ve Kızlar birden üzerime atlayınca devrilmemek için Hyunga tutunmak zorunda kaldım. Hep birlikte salona geçtiğimizde Stella hemen claude Hyungu çekeleyip kendisi yanıma oturmuştu. Bu beni güldürdü.
"Peki claude hyungun sana ihanet etmediğini nasıl anladın?" Namjoon ona soru sorunca Stella omuz silkti.
"Başta zaten inanamamıştım ama fotoğrafı inceleyip yaraların makyaj olduğunu görünce farkettim. Sonrasını biliyorsun zaten." Yoongi onu onaylayıp bana göz kırptı.

"Sanırım artık gerçekten birliktesiniz ha?" Noe sorunca gülerek kolumu stellanın omzuna sardım.
"Öyleyiz değil mi?" Karın boşluğuma bir tane vurup somurttu.
"Aptal mısın? Senin için kırk kişinin arasına girdim be. Tabii ki öyleyiz." Hakikaten girmişti. O hengamede onu koruyamamıştım ama onun zaten korunmaya ihtiyacı yoktu. Kendini koruyabilen güçlü bir sevgilim vardı.

Birkaç ay önce benim sevgilim olmadığı için somurttuğum anları hatırladım. Ne gerizekalıymışım. Meğer ömrüm boyunca beklediğim kadın oymuş. Başta gıcık olduğum kadın. Onu özlemiştim. Bu gece burada kalması için ikna etmek adına onu mutfağa çektiğimde benden önce davranıp kollarını belime dolamıştı.
"Bu gece benimle kalsana." Konuştuğunda ona sıkıca sarıldım. Resmen aynı şeyi düşünmüştük. Buna kolayca alışamayacağımı düşünüyordum ama alışmıştım bile. İlk kez böyle sevgi doluyduk ama son olmadığını biliyordum.
"Odamda kalabiliriz. Yatağım tek kişilik." Gülerek başıyla onayladı. Eh, oda arkadaşım salonda yatmak zorunda kalacaktı ama yeni kurtarıldığım için bir süre nazımı çekeceklerdi artık.

Zehirli Kadeh|Kim SeokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin