4- İlk iş günü

232 31 13
                                    

Bana iki beden büyük gelen lila rengi hoodiemi,açık renk dar kot pantolonumu ve beyaz spor ayakkabılarımı son kez gözden geçirip içeri adımladım. Bugün ilk iş günümdü. Tanışabildiğim kadar çok kişiyle tanışıp gözlemleyebildiğim kadar kişiyi gözlemleyecektim.

Seokjinse yarın buraya yeni koruması olan Claude ile gelecekti. Duyduğum üzere restoran yaşanan zehirlenme durumundan dolayı çok mahçup olduğu için yemekler bu sefer dikkatle ve birkaç kişinin kontrolünden geçerek yapılacaktı. Beni işe alan adam aşçıdan şüphelendiği için yemeği ben yapacaktım. Bizzat önlerine kadar da ben götürecektim.



Bu beni oldukça rahatlatmıştı. Şarap seçimini de biz yapacaktık. Kadehleri kendi ellerimle yıkamayı unutmamayı aklımın bir köşesine kaydettim. İlk zehirlenmesi kadehten olmuştu. Kadehe zehir sürülmüştü. Bunu hangi manyağın yaptığıysa meçhuldü.

Mutfağa adım attığımda beni işe alan adam sıcak bir karşılama sundu. Gözlerinin içi gülüyor, etrafımda adeta dört dönüyordu. Kısaca herkesle selamlaştıktan sonra önlüklerimi giyip birkaç basit yemeği yapmak üzere kolları sıvadım. Bir yandan da çalışanları göz hapsine alıyordum.


İki saatin ardından çalışanların çoğunu çözmüştüm. Mesela Eun, 27 yaşındaki siyah saçlı ve yeşil lensli kız, beni oldukça sıcak karşılamasına rağmen onu sahte bulmuştum. Çünkü onu görmediğimi sandığı sırada 35 yaşındaki dedikoducu olduğuna yemin edebileceğim Mi Cha ile dedikodumu yapmaya başlamıştı. Hareketleri seri ve keskindi. Bana bakıp bakıp güldüğü için beni kıskandığına emindim. Ben gelene kadar buradaki en güzel kızın kendisi olduğunu düşünüyordu ama yanlış bir düşünceydi. Aşçı yamağı Eun benden önce buradaki en güzel ikinci kişiydi.

En güzelleriyse aynı yaşta olduğum Hanaydı. Açık karamel saçları ve kahve renkli çekik gözleriyle çok doğal görünüyordu. Onu doğal yapan diğer etkenlerden biri de şüphesiz burnunun üzerindeki minik çilleriydi. Yardımcı aşçı olan sevimli kız oldukça içten biriydi. Yeni birinin geldiğini umursamamış, beni içten bir şekilde selamladıktan sonra kimseyle muhattap olmadan işine dönmüştü. Diğerleri gibi kıskanç olmadığı için kıza eziyet ettiklerinden emindim ve ona üzülmüştüm. Yine de, ben burada olduğum sürece onu hiçkimse ezemeyecekti.

Mutfağın modeli olduğu iddia edilen genç adam, Min Gyu, kendinden Emin bir tavırla beni karşılarken elimi öpmüştü. Elimi pantolonuma silmemek için kendimle adeta bir savaş vermiş ve yapmacık bir gülümsemeyle oradan uzaklaşmıştım. Eun ve kankasından duyduğum kadarıyla yeni olan herkese sarkıyor ve kendine aşık ettikten sonra sıkılıp bırakıyormuş. Kaldı ki, söyledikleri gibi yakışıklı biri değildi. Koreli erkekleri sevmediğimden değil ama adam hiç ilgimi çekmemişti.


Onu ilk gördüğüm anda irite olup kaçmak istemiştim. 1,76 lık bir boyu, pek geniş sayılmayan omuzları ve koca bir poposu vardı. Saçları özensizce turuncuya boyanmış ve gelişi güzel bir şekilde küçücük gözlerinin önüne bırakılmıştı. Hiçbir zaman popüler olamayacak, yeteneksiz ama iyi bir torpille çıkış yapmış 40 yaşında bir idolü andırıyordu. Oysa henüz 28 yaşındaydı. Adam bahsettikleri gibi tam bir zamparaydı. Saatlerdir beni süzüyordu. Yanıma gelmek için bulduğu bahaneleri görmezden gelsem de, onunla ilgilenmediğimi anlayacağa benzemiyordu.



Yaşlı baş aşçımız; -adını henüz öğrenemedim çünkü o dahil herkes burada ona dede diye hitap ediyordu- buradaki en sevdiğim ikinci kişiydi. Oldukça Babacan biriydi ve dede olacak kadar yaşlı değildi. Küçük gözleri kısılana kadar gülerek karşılamıştı beni. Çok sevimliydi. İşini ciddiye alıyordu ve zehirlenme olayında baş şüpheli gibi göründüğü için üzgündü. O yapmışa benzemese bile Emin olmadan karar vermeyecektim. Kesin yargılar bizi yanlışa sürüklerdi.


Daha bir çok çalışanla tanışsam da ana kadro bunlardı. Diğerleri bir dizideki yardımcı oyuncu ya da figüran gibi ortalarda koşturuyor ve telaşla çalışıyordu.


Öylece baktığım zaman, Seokjini zehirleyenin dede ve hana hariç herkes olabileceğini düşünüyordum. Ama ya ikisinden biri yaptıysa? Usta oyuncular vardı, bir rolü oynarken tamamen o kişi olan. Dışarıda gördüğümüzde asıl kişiliğini görüp oldukça şaşırdığımız. Hatta bazen şaşırıp roldeki karaktere sahip olduğunu sandığımız. Onlardan biri olmadıkları belli değildi. O nedenle diğer herkes gibi, onları da göz hapsinde tutacaktım.



Önümdeki risottoyu dikkatle tabaklara servis ederken asıl görevimi bir anlığına unutup anın heyecanına kapıldım. Sanki neredeyse gizli bir ajan değilmişim ve sevdiğim işi yapıyormuşum gibiydi. Seokjinden her ne kadar hoşlanmamış olsam da, zehirlenerek bir süre de olsa mesleğimi yapmama katkı sağladığı için ona bir miktar minnettardım.

Zehirli Kadeh|Kim SeokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin