Adamın yönlendirmesiyle hepimiz masaya oturduğumuzda Seokjinin karşıma oturmasından hoşlanmama rağmen sessizce ona bakmadan durdum. Fotoğraflarından çok daha yakışıklıydı. Dünya çapında yakışıklı olduğunu iddia ederken yalan söylememişti. Ayrıca omuzları da hep övündüğü kadar genişti. Beyaz tişörtünün altından belli olacak kadar.
"Lütfen Seokjin'e sormak istediğiniz soruları yöneltin." Patronları beni yönlendirdiğinde dudağımın içini ısırmıştım. Ama lütfen kelimesi ona muhtemelen atmak üzere olduğum yumruğumu durduran şeydi. Yüzümde asla gözlerime ulaşmayan soğuk gülümsememle karşımdaki adama döndüm. Yüzünde umursamaz bir bakış vardı. Sanki zehirlenen bendim amına koyayım.
"Yakın zamanda biriyle tartıştınız mı?" Başını iki yana sallayıp patronuna baktı.
"Bunun ne önemi var? Zaten polislere aynı şeyleri defalarca anlattım." Bana olan nedensiz sinirini anlayamasam da sinirlenmesi bu işi ciddiye almadığının göstergesi miydi?"Kabalık etme. Sen nazik bir adamsındır Jin. Karşındaki bir kadın." Patronu tarafından uyarılan Jin gözlerini birkaç saniye kapatıp bana döndü.
"Üzgünüm. Oldukça gerginim." Beklenmedik özrü beni şaşırtsa da yüzümü ifadesiz tutmaya devam ederek başımla onayladım.
"Bu çok normal Kim Seokjin-sshi. Ama size yardımcı olabilmem için sorularımı sormak zorundayım." Başıyla beni onaylayarak arkasına yaslandığı sandalyede biraz doğruldu. Şimdi durumu ve beni ciddiye almaya başlıyordu."Yakın zamanlarda hiçkimseyle tartışma yaşamadım. Hiçkimseyle küs ya da mesafeli değilim. Hiç tehdit mesajı almadım ve hayatım boyunca hiçkimseyi incitmedim." Başımı salladım. Soracağım bütün soruları tek seferde yanıtlaması işime gelmişti. Boşuna kelime israfından nefret ederdim. Ama bir insan, kimseyi incitmediğini söylüyorsa,kesinlikle incitmiştir. Hayattaki en iyi bildiğim şey buydu.
"O halde size kısaca planımdan bahsedeyim." Cevabım onu şaşırtmıştı.
"Bunlara rağmen o kişiyi nasıl bulacaksınız?" Ona ilk kez gerçekten gülümsedim. Bu onu daha da şaşırttı ve bir sincaba benzemesine neden oldu. İçimde yükselen kıkırdama isteğini bastırdım ve sorusunu sakince yanıtladım.
"Onu lütfen bana bırakın. İşimde uzmanım." Dudağının tek tarafı yukarı kıvrılırken onun pek de böyle düşünmediğini anlasam da bozuntuya vermedim.
"Pekala,lütfen planınızı anlatın. Duymak istiyoruz." Liderleri araya girdiğinde bakışlarımın odağı oldu.Onun Zeki bir adam olduğunu öğrenmiştim. Öyle de görünüyordu. Kendinden iki yaş büyük olan arkadaşı gibi önyargılı ya da egoist bir yaklaşımda bulunmamıştı. Onun için gerçekten endişeleniyor gibiydi.
"İlk zehirlendiği rastoranda aşçı olarak işe başlayacağım. Siz de sürekli olarak gelmeye devam edeceksiniz." Min Yoongi hafifçe öksürerek araya girdi.
"Neden ilk zehirlendiği yer?" İyi bir soruydu. Grubun ikinci beyni olduğunu duyduğum Min Yoongi beni şaşırtmamıştı. Zaten havalı olduğunu söylemiştim."Neredeyse her olayda ilk saldırının yapıldığı yer aslında olayın kilit noktasıdır. O yerin önemi bizim için bu nedenle çok büyük. Orada çalışmaya başladığımda ve siz tekrar oraya geldiğinizde ikinci bir saldırı olacağından eminim. Ama bu diğer restoranlarda aynı şekilde olmayacak. Çünkü bilerek orası seçilmiş diye düşünüyorum." Adam beni başıyla onayladığında Seokjin araya girdi.
"Yemek yapmayı biliyor musunuz ki?" Sorusu beni gülümsetti.
"Üniversite eğitimimi aşçılık üzerine tamamladım." Yine şaşırmıştı."Orada nasıl işe başlamayı düşünüyorsunuz Stella-sshi?" Liderleri iyi bir soru sormuştu.
"Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var. Bir çok iyi yerde gizli görev yaptığım için oldukça sağlam bir CV'm var ama siz olduğunuzu belli etmeden biraz desteklemeniz gerekebilir." Beni başıyla onayladı.
"PD-nim size yardımcı olacaktır." Patronlarına döndüğümde adam gülümseyerek onayladı.
"İşinizi kolaylaştırmak için neye ihtiyacınız olursa lütfen direkt olarak bana gelin. Şimdi size kalacak bir yer ayarlayalım." Başımı anında iki yana salladım."Bu günden sonra oldukça normal bir insan olmalıyım. O nedenle Kore'ye yeni gelmiş kendi halinde işsiz bir aşçının yapacağı gibi ikinci sınıf bir otelde yerimi ayırttım." Adam memnun bir ifadeyle sırıttı.
"Herşeyi düşünmüşsünüz."
"Evet." Yine egoist bir cevap verdiğimde Seokjinin gözleri büyümüştü. Bir çok kişi onun gibi mütevazilik yeteneklerini olduğu yere gelebilmek için kenara bırakmıştı ve ben bunlardan sadece biriydim. Buna bile bu kadar şaşırıyorsa beni aslında gerçekten çalışırken görseydi ne yapardı merak ediyordum.Ayağa kalkıp patronlarına elimi uzattım. O da hemen ayağa kalkıp elimi sıkmıştı.
"O halde otelime yerleşmeli ve yarın işe başvurmak için dinlenmeliyim. Kişisel numaramı bütün grup üyelerine verip herhangi bir durumda beni haberdar etmelerini sağlamanızı rica ediyorum." Adam başını sallayınca kim Namjoon ve Min Yoongi ellerini uzattı. İkisiyle de teker teker tokalaştıktan sonra gülümseyerek Kim SeokJin'e elimi uzattım. İstemeyerek de olsa elimi sıkmıştı.Şirketten çıkıp küçük bir kafeye giderek üstüme bir pantolon ve bir tişört geçirmiştim. Otelime de aynı kılıkta girmem gerekiyordu. Yani asıl kimliğimle. Aşçılık mezunu 26 yaşındaki genç kadın Stella. Yatakta yuvarlanmayı, aşk filmlerine ağlamayı ve mutfakta çatal bıçağı mikrofon gibi kullanarak şarkı söylemeyi seven kişi. Kendi benliğime oldukça ters gelen bir işi yaptığım için mutlu değildim. Ama heyecanlı olması sayesinde bunca zaman devam etmiştim.
Beni eğiten adama, yani ailem öldükten sonra beni sahiplenen kişiye olan borcum bitene kadar bu işe devam etmek zorundaydım. Genelde her konuda baskıcı olmasına karşın ilk ve son kez, okula başlayacağımda istediğim bölümü okumama izin vermişti. Bunun için ona minnettar olmamı bekliyorsa çok beklerdi. İstediğim işi yalnızca böyle görevlere geldiğimde kısa süreli olarak yapabilmek beni kızdırıyordu. Ve bunun tek sorumlusu o koca kıçlı ihtiyardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehirli Kadeh|Kim Seokjin
Fanfic*YETİŞKİN İÇERİK Oyun üstüne oyun. Saldırıya savunmayla karşılık vermek gereksizdi. Saldırıya daha güçlü bir saldırıyla karşılık vermeliydik ki,aldığımız hasarın bir anlamı olsun. Onun atacağı her adımı tahmin edebilmiştim. Tahmin edemediğim şey,bi...