Olayların üstünden bir hafta geçmişti. Bir haftadır odamdan doğru düzgün çıkmamıştım. James hayatımın son döneminde bana iyi gelen tek insan olmasına rağmen onu bile yanımda istemiyordum. Yalnız kalıp zihnimi bir süre susturmak istiyordum başaramıyordum. Haberlerde tüm hafta ölenler vardı. Aileleri, arkadaşları, sevgilileri ağlıyordu. Suçluyu öğrenmek istiyorlardı. Polisler ise suçluya dair hala ipucu arıyorlardı. O gün orada olan herkesle konuşuyorlardı.
O gün Alex gittikten sonra dışarı çıkıp sakin bir yer bulup öylece beklemiştim. Tüm o kargaşadan uzaklaşıp öylece beklemiştim. Bir noktada etrafta deli gibi dolanan Tom beni bulmuştu, kızmıştı daha sonrasında James gelip hiçbir şey demeden sarılmıştı. Tüm o kargaşanın nedenini biliyordu. Bu süreçte yaşananlara tanık olan herkes zihninin bir köşesinde bunu biliyordu. Ama bir şey yapamıyordu. Polis benle konuşmamıştı. James'in etkisi olduğu barizdi. Patlayan spor salonunu gösteren habere son kez baktım ve kapattım. Dayanamıyordum. Bir noktada ben de suçluydum ve bunun altında ezilip gidiyordum. Telefonumu aldım ve kilidi açıp mesaj kısmına girdim.
Kime:Alex
Y...Ne yazacağımı bilmiyordum sildim.
Hangi cehennemdesin
Tüm olanlardan sonra derin bir sessizliğe gömülmüştü. Mesajı göndere tıkladım.
Bu numara kullanılmamaktadır
Ne? Hah ciddi ciddi yeni başlangıç için bunu yok mu ediyordu. James'e konuşmaları anlatmamıştım. O ciddi bir adım atmadan güvene almalıydım kendimi. Bildirim sesiyle telefonu açtım.
T'my
Anma töreni için geliyor musun?F'oah
NeredeT'my
KampüsteGitmek istemeyen bir yanım vardı ama bunu yapmalıydım olan onca şeyden sonra minik de olsa görevimi yerine getirmeliydim.
F'oah
KaçtaT'my
2 saatin varBedenimi zorlukla kaldırdım o insanlara karşı en azından bunu yapmalıydım. Tanımadığım onca yaşama özür borçluydum. Hepsi yerine ölmeyi dilerdim.
Üzgünüm hepsi benim yüzümden. Engel olamadım. Güzel yaşamlarınızı elinizden aldım.* * *
Yeni bir takım almıştım. Diğerini giymeye cesaret edemiyordum bu kadarını kaldırabilecek gücüm yoktu. Yine de bir haftadır kaçtığım düşünceler zihnimde benle buluşuyordu. Katlanılmaz acı kendini yine gösteriyordu. Çevrede yoğun güvenlik önlemi vardı. Öğrenciler, öğrencilerin aileleri herkes siyahlara bürünmüş bir şekilde etraftaydı. Tahrip olan sahanın çevresi fotoğraflar, çiçekler ve mumlarla doluydu göğsüm sıkıştı. Çok fazla fotoğraf vardı.
"İyi misin?" Tom'un sesiyle ona döndüm gözlerim konuşmama gerek kalmamasını sağlıyordu. Kafamı omzuna yasladım. Suçlusu bendim bunların. En başından beri onun yüzünden ölen her kişinin suçlusu bendim. Kolunu omzuma atıp desteğini belli etmek istercesine sıvazladı. Yetmiyordu. Tüm bu olaylar hemen bitmezse kaldırabilecek gücüm yoktu kalmamıştı. Tüm hücrelerimle tükendiğimi hissediyordum. Şu an bir şekilde ayakta durabilmemi sağlayan tek şey onun cezasını çekmesini sağlamak istememdi. Kafamı kaldırdım ve sahaya doğru ilerledim yoğun insan kalabalığının en önüne geçtim. Herkes ağlayıp bir şeyler bırakıyordu.
Fotoğraflara baktım. Sebepsiz yere yaşamı sönen her kişiye tek tek baktım gözyaşlarım çoktan akmaya başlarken her birine söz veriyordum adeleti sağlayacağımla ilgili. Onları geri getiremezdim, olaya engel olamazdım olamıyordum. Bu zamana kadar hiçbirine engel olamamıştım ama eskisine göre daha çok çabalayacaktım. Bu sefer başaracaktım. Bir kişinin daha fotoğrafı eklenmemeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palyaço
Teen FictionÖzel numara arıyor... Hayatta bazı önemsiz gibi gözüken anlar vardır. Her gün her saniye yaptığımız o eylemlerin o anlarda hayatımızı değiştireceğini bilmeyiz. Adım atarız ama yanlış anda atılan bir adım kazaya sebep olur. Severiz ama yanlış kişiyi...