-Fourteen-

3.4K 277 275
                                    

Kötü anılarımın merkezinde yer almaya başlamış olsada evimi özlemiştim. Odamı özlemiştim. Geldiğimden beri bu odada huzurlu bir uyku çekemesemde özlemiştim işte. Haftalardır Tom'un evini işgal etmiş kendimi toparlamaya çalışmıştım. Toparladığım söylenebilir miydi peki hayır. Ama en azından o görüntü artık her gözümü kapattığımda karşıma çıkmıyordu. Kabuslarım azalmıştı. Acı yavaşça terk etmişti vücudumu ve yerini özleme bırakmıştı. Özlemiştim, çok özlemiştim hem de. Son gülümsemesini görmenin üzerinden bir ay geçmişti. Aralık tüm kasveti ile çökmüştü üzerime. İyi olan tek şey o yoktu. Her an gelebilir korkusu ile yaşıyordum ama o günden beri hiçbir şey yapmamıştı. Belki de polisten endişe ediyordu. O gün öyle bulunduktan sonra sonunda peşime birini takma işlemini hızlıca halletmişlerdi.

Hastaneye götürülmüştüm konuyu genel olarak geçiştirsemde polisi takmaları gerektiğini anlamışlardı. Yatağımdan yavaşça kalktım ve cama baktım. Evin önünde ki arabasında oturuyordu her zaman ki gibi. Kendimi tehlikede hissettiğim an çağırmam için bileklik vermişlerdi. Bir süre yanlışlıkla basma gibi sorunlar yaşadığımdan artık hep takmıyordum. Hem karşıdaydı işte. Güvendeydim. O yoktu sürekli takmam gerekmiyordu.

Biraz daha güvenliydi artık her şey. Onun hakkında konuşmasam bile ters giden şeylerin farkındalardı. Bir şey söylemediğim için bir şey de yapamazdı. Yatağıma geri döndüm. Numarası ve mesajların hepsi silinmişti. Hiçbir şey yoktu ona dair. Belki de riskli boyuta geçtiğinden dolayı tamamıyla bırakmıştı beni. Odadan çıkıp aşağı kata ilerledim midem açlıkla kasılıyordu. Midem isyan etmedikçe odadan çıkıp mutfağa gitmiyordum. Aslında zorunlu hissetmedikçe asla bir şey için çıkmıyordum. Uyanık olduğum sürece daima odamda takılmaya çalışıyordum. Üniversiteden iznim bitesiye kadar devam edecekti bu böyle. Merdivenleri hızla inip mutfağa ilerledim. Dolaba attığım pizzayı ısıtacaktım. Dün aldığım pizzayı bitirememiştim yemek yapasım da gelmiyordu. Mikrodalganın fişini takıp dolabı açtım en üst rafta duran pizzayı çıkartıp kapağı açık bıraktım. Dilimleri tabağa yerleştirip Mikrodalgaya ayarını yapıp attım. İçecek bir şeyler bulmam lazımdı. Geçen haftalarda ki alkolik olma yolunda giden bağımlılığıma bir son vermiş ve o günden beri hiç içmemiştim. Meyve suyu kabını aldım ve salladım dibinde biraz vardı yeterdi sanırım tezgaha koydum. Dolabı ayağım ile itecekken köşede ki siyah kutu gözüme çarptı. Yemeyi mi unutmuştum acaba uzanıp çıkardım. Mahallede ki pastanenin kutusuydu gitmeyeli bayağı olmuştu. Kapağı açtım küçük bir pasta vardı yanında da not. Hızla tezgaha bıraktım. Anlamak zor değildi. O notun sahibinin kim olduğu belliydi. Eve ne ara girmişti arkamı dönüp tezgaha yaslandım. Şu an burada mıydı? Titremeye başlayan vücudumla çekmeceyi açıp bir bıçak çıkardım ve notu aldım.

Seni özledim

Hayır ya. Gelmemeliydi tekrar. Bırakmış olmalıydı peşimi. Mikrodalganın sesi ile olduğum yerde sıçradım. Korkuyordum. Pizzaya ufak bir bakış atıp mutfağın dışına çıktım. İştahım kalmamıştı. Bileklik yatağımın yanındaydı. Onu almaya mı çıkmalı yoksa direkt dışarı çıkıp yanına mı gitmeliydim. Çalan zil ile elimde ki bıçağı iyice sıktım. Gelmiş olamazdı polis vardı. Polis varken kapımın önüne gelemezdi. Belki kapıyı çalan polisti. Elimde ki bıçağı iyice sıkarak kapıya ilerledim. Delikten dışarı baktığımda kapının önü boştu. Kapıyı araladım yerde bir paket vardı. Arabaya baktığımda polis uyuyordu. Yere eğildim ve elimde ki bıçak ile bantlarını kestim. Eve girmek geriyordu. Şu an kötü her hangi bir şeyde yardım için koşabilirdim. Kapağını araladığım gibi büyük bir kağıt karşıladı beni.

PalyaçoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin