21. Bölüm (Ödeştik)

7.2K 320 33
                                    

   canselgkdmr canım dostum♡ bu bölümü sana ithaf ediyorum :))) Keyifli okumalar...

   ~Kerim'in ağzından~
   Saatler ölüm gibiydi.

   Geçmek bilmeyen bir acı ve ızdırap niteliğinde.

   Hadi güzelim, hadi sevdiğim,aç artık şu gözlerini de, burada ölüp ölüp dirilen bu âcize can ver. Aç ki gözlerini, her oraya baktığımda ışıl ışıl olan, o huzur verici mavilerle nefes alabileyim.

   Saat şu an 22:00 ve Tuana tam 4 saattir baygın halde yatıyor. Ve bende saatlerdir uyanmasını beklerken başında, onu seyrettim.

   Yanı başımda düşüp bayıldığında içimden bir şeylerin koptuğunu hissettim sanki. Şu dünyadaki tek korkum olan kaybetme korkusuyla yine karşı karşıya geldim. Önce hiç görmediğim annem, sonra Ecrin ve şimdi de Tuana...

   Ama hayır! Buna izin veremem! Beni bu saatten sonra bırakıp gitmesine müsade edemem. Onu bu kadar çok severken, buna izin vermem. Artık kalbimden sonra, aklımda da bu gerçeği kabul ediyor ve haykırıyordu.

   Onu çok seviyorum. Hatta ona aşığım...

   Ilk başlarda bunu kabullenemeyişimin nedeni Ecrin'e aşık olduğumu zannetmem idi. Evet, Ecrin'i çok sevdim. Hem de çok! Ama ona aşık değilmişim. Çünkü ancak gerçek bir aşk, bu denli büyük bir sevginin önüne geçebilir. Ve eğer ben, Ecrin'den sonra Tuana'yı bu kadar çok sevdiysem bunun tek kesin ve net bir açıklaması var.

   O da, ona deli divane aşık olduğumdur. Artık bunu inkar ve kabullenmemezlik yapmıyorum, yapamıyorum. Hatta seve seve kabul ediyorum. Ona karşı beslediğim bu aşkı kalbimin en derin yerine yerleştirdim hiç çıkmayacak şekilde.

   Ve artık Esma teyzeye karşı da kendimi mahçup hissetmeme gerek yok. Çünkü o da benim mutlu olmamı istiyor ve bu durumu da anlayışla karşılar.

   Ama peki ya Tuana?  Bugün olanlardan sonra onunda beni sevmesini bekleyemem ya. Yani onu koruyamayan hatta kendini bile koruyamayan benim gibi bir âcizi ne yapsın ki?!

   Bunları düşündükçe, kullanamadığım, bana hiç bir faydası olmayan bacaklarıma ve kendime milyonlarca kez lanet okudum. Ya bugün babam gelmeseydi? O zaman ne yapacaktım ben?

   Tuana gözlerimin önünde, elimden kayıp giderken ben hiç bir şey yapamadım. O şerefsiz, onu götürürken, gözlerimin içine yardım dinlenir gibi bakışını nasıl unutabilirim ki? Sevdiğim kızı elini kolunu sallaya sallaya götürürken, benim yaptığım tek şey bağırıp, çırpınmaktı. Sadece bu! Bu kadar âcizim işte ben!

   Hırsla ve içimde biriken öfkeyle, yumruk halinde sıkmış olduğum ellerimi bacaklarıma vurdum.

   Yok! Yok işte! Hiç bir şey ifade etmiyor ve hiç bir şey hissetmiyorlar.

   Ama sonra, hemen yanı başımdaki yatakta uzanan Tuana'nın baş parmağının kımıldadığını görünce, tüm dikkatimi ona verdim.

   Yüzü, her ne kadar solgun dahi olsa, hala bir melek kadar güzeldi. Ender bulunan bir mücevher gibi kıymetli. Bir o kadar da kırılgan. Bundan sonra o beni sevmese bile, onu tüm tehlikelilerden korumaya çalışacağım. Ne kadar başarılı olabilirsem!

   Usul usul aralanmaya başlayan göz kapaklarının yarattığı etkiyle bir an uyanmadan gitmeyi düşündüm. Yani burada başında, ne diye,hangi sıfatla bekliyordum? Sonra da burada olmam için onu sevmemin yeteceği ve bu gitme fikrinin çok saçma olduğuna karar verip olduğum yerde kaldım.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin