1stanbul canım arkadaşım bu bölümü sana ithaf ediyorum :)) Keyifli okumalar...
"Tuana 2 dakika konuşabilir miyiz? " dedi Kerim.
Onun bu sözü, nefesimi tutmama ve zorlukla yutkunmama sebep oldu. Ne yani? Şimdi Kerim benimle mi konuşmak istiyordu? Ama neden ve ne için? Aklımdaki tüm bu düşüncelerin cevabını bulmak için,
"Peki" dedim ve salonun içine doğru yürümeye başladım. Kerem'in tam karşısında bulunan tekli koltuğa oturdum ve zorlukla aldığım düzensiz nefesimi düzene sokmaya çalışarak konuştum.
"Buyrun, sizi dinliyorum" dedim. Kerim'in yüz ifadesi inanılmaz derecede ciddi bir haldeydi. Onun bu derece canını sıkan şey ne, bir türlü anlamıyordum. Ama duymak için sabırsızlandığım şey için de bir o kadar heyecanlandım.
Kerim boğazını temizlediğinde konuşmaya başlayacağını anladım.
"Bak Tuana, bu adamı evimde istemiyorum..." dedi kararlı ve net bir şekilde ve ekledi.
"Seninde istemeyeceğini düşünüyorum" dedi ve tam gözlerime dikti gözlerini. Bu da ne demek oluyor şimdi?! Bende onun gibi yaparak gözlerimi gözlerine kenetledim.
"Ama ben öyle düşünmüyorum" dedim aynı kararlılıkla. Bu sözüm Kerim'in sağ kaşının havaya kalkmasına sebep oldu.
"Öyle mi?" diye sordu.
"Evet öyle. Bakın Kerim Bey, Kaan Bey gerçekten çok başarılı bir öğretmen ve ondan gayet memnunum" dedim.
"Ona güvenmiyorum ve evimde de istemiyorum" diye soludu Kerim. Işte şimdi derdi anlaşıldı. Bende diyorum ki neden hala dersi engelleyecek bir şey yapmadı?! Ve yine yanılmadım, Kerim Kerim'liğini yapıp bana huzur vermemeye başladı. Ama artık yeter! Benim okuyup bir meslek sahibi olup bu evden ayrılmalıyım.
"Sizin derdiniz ne anlamıyorum! Her ders saatinde gelip, bir bahaneyle ders çalışmamıza engel oluyorsunuz! Benim üniversiteyi kazanıp, çalışmam gerekiyor. Ömrümün sonuna kadar burda kalamam ve babanızın parasıyla geçinemem. Hem ayrıca Kaan Bey'i babanız getirdi ve size, sizin ona güvenmemenizi gerektiren hiç bir şey yapmadı! Bu tavırlarınız sadece benim bu evde bulunduğumdan duyduğunuz rahatsızlıktan dolayı olduğunu biliyorum. Ama inanın bende bu durumdan kurtulmak için çabalıyorum ve lütfen sizde buna engel olmaya çalışmayın artık! dedim kendimi ağlamamak için zor tutarken. Kerim'in kaşlarının çatılmasıyla onunda öfkelendiğini anladım.
"Cidden böyle mi düşünüyorsun?!" dedi sert bir şekilde.
"Evet. Allah aşkına, bu hareketlerinizden sonra nasıl düşünmemi bekliyorsunuz?!" dedim bende kaşlarımı çatarak.
"Buna inanamıyorum! Ya cidden, benim senin okuman ile ne gibi bir problemim olabilir ki?! Ben sadece o herifi sevmiyorum ve güvenmiyorum! Az önce kim bilir ne dedi ve ben yakalayınca ne yalan uydurdu?!" dedi. Öfkesini zar zor zapteder bir vaziyetteydi. Sanırım biraz sakinleşmenin vakti geldi. Çünkü bu gidişle bu konuşmanın sonu pek hayırlı bitecek gibi görünmüyor.
"Bakın, Kaan Bey cidden öyle sandığınız gibi bi-"
"Lanet olsun Tuana! Anlamıyorsun değil mi?!" diye bağırdı."Lütfen bağırmayın. Ve neyi anlamam gerekiyor inanin hiç bir fikrim yok" dedim sakin kalmaya çalışarak.
"Of Tuana! Hala fark edemiyorsun değil mi? Sorun senin okuman ile ilgili değil" diye konuştu. O da yavaş yavaş sakinleşmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
Novela JuvenilBilmediğim bir hayatı yaşamak mı daha zor yoksa bu hayatı istememem mi daha acı veriyor. Anlamıyorum benden ne istediniz? Bütün gözler üstümde. Çünkü ben, ben değilim. Bu benim hayatım değil! Ben mutluluğu tatmamış bir kız yada hayatı çalınan bir in...