Resimdeki Tuana:)) ♥♥
BeyzaTemutas canım okuyucum bu bölümü sana ithaf ediyorum:))
Arkadaşlar gecikme için çok çok özür dilerim. Çok üzgünüm gerçekten:(( Ama yoğun bir sınav stresi atlattım. Bu gün 3 sınav oldum. Bu iki gün içinde yazmaya çalıştım ve bu güne yetiştirdim ancak. Biraz kısa oldu kusura bakmayın tekrar. Neyse yine çenem düştü benim:)) Keyifli okumalar...
Arsızca,göz kapaklarımdan içeriye girmek için ,sabırsız gün ışığı istila etmişti tüm odayı. Zorlanarak da olsa gözlerimi açıp gün ışığını misafir ettim göz bebeklerime.Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırıp yatağımın üzerinde doğruldum. Saat 8 buçuk,dokuza geliyor olmalıydı. Yataktan kalkıp pencereyi açtım. Hava bu gün gerçekten çok güzeldi. Temiz havala ciğerlerim bayram etti. Güneş tüm ihtişamıyla parlıyordu gökyüzünde.
Pencerenin önünden ayrılıp, üzerimdeki pijamalardan kurtulup rahat bir şeyler giyindim ve odamdan çıktım.
Bu gün ev her zamankinden daha mı sessizdi ne? Usulca mutfağa, Esma Sultan'ın yanına süzüldüm. Esma Sultan Çetin Bey'in kahvaltısı için erken kalkardı hep. Mutfağa girdim.
Ama bu nasıl olur? Esma Sultan nerde?!
Hızla mutfaktan çıkıp odasına baktım ama yok! Bir kaç kere seslendim ama yine yoktu!
Nerde bu kadın?
Sonra gözüme, mutfak masasının üstündeki kağıt çarptı. Kağıdı kaparcasına aldım ve okumaya başladım.
"Kuzucuk, benim acil bir işim çıktı. Bu nedenle de evden erken çıkmam gerekti. Beni merak etme. 1 saatte kalmaz dönerim. Senden ricam, ben gelene kadar Kerim'e kahvaltısını sen hazırlayıp odasına götür. Güzel gözlerinden öptüm kuzum.
Esma Sultan'ın..."
Nasıl ya?! Ben şimdi,Esma Sultan'ın evde olmayışına mı yanayım, yoksa Kerim'e odasına kadar kahvaltı götüreceğime mi?! Zaten Kerim geçen günkü kahvaltıdan sonra, yine 3 gündür odasından çıkmaz oldu.Ne oldu? Hala anlam verebilmiş değilim.
Elimdeki kağıtla sandalyenin üzerine çöktüm.
Daha önce bırakın Kerim'in odasına girmeyi, yukarıdaki hiç bir odaya girmedim. Ama yapmaya da mecburum. Çünkü Çetin Bey, burada Esma Sultan'a yardım ettiğimden dolayı bir miktar para veriyor. Bende böylece ufak tefek ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. Kimseden hakkım olmayan bir şeyi almam.
Çaresizce yerimden kalktım ve hazırlamaya başladım. Sonra aklıma yumurta böreğim geldi. O gün çok beğenmişti. Acaba yapsam mı? Sonra da aman sanki yapsam nolur deyip bir de yumurta böreğimden yaptım.
Kahvaltı tepkisini alıp hızlı ancak temkinli adımlarla çıktım mutfaktan. Merdivenleri her bir basamak daha çıktıkça heyecanım kat be kat arttı.
Kendimi anlayamıyorum?! Ne bu heyecan böyle?! Alt tarafı kahvaltısını odasına götürüyorum.
Tam, Kerim'in odası olduğunu tahmin ettiğim odanın önünde durdum ve derin bir nefes alıp heyecanımı bastırmaya çalıştım. Tepsiyi bir kenara bıraktım.
Ve kapıyı tıklattım. Bir müddet bekledim ama bir cevap alamayınca bir kez daha tıklattım. Yine ses yok! Sonra son bir kez daha tıklattım ama sonuç yine aynıydı. Bu sefer, her iki elimde tepsiyi tuttuğumdan dolayı sağ dirseğimle kapının kulpunu aşağıya indirdim ve omzunla kapıyı ittirdim.
Ve bingo! Doğru tahmin! Kerim'in odasıymış.
Ama odada kimse yok ve yatak da toplu haldeydi. Nerde bu adam? Bu gün niye herkes ortadan kayboluyor böyle?!
Sonra,banyo olduğunu tahmin ettiğim, odanın içindeki bir kapının ardından gelen su sesiyle Kerim'in duş aldığını anlamam uzun sürmedi.
Derin bir 'oh' çektim ve tepsiyi odadaki masanın üzerine bıraktım.
Odaya şöyle bir göz atınca çok zevkli bir şekilde dizayn edildiğini anladım. Ağırlıklı olarak siyah-beyaz renklerin hâkim olduğu odanın içinde gezinmeye başladım.
Hemen karşımda duran vitrinde bir sürü madalya, kupa ve kemer gibi ödüller vardı. Ve hepsi de boks ile ilgili birinciliklerdi.
Vay canına! Görünüşe göre Kerim felç olmadan önce, başarılı bir boksörmüş. Zaten siyah boks eldivenleri de hemen ödüllerin ortasında bulunuyordu.
Hayranlık dolu bakışlarımı odanın içinde gezdirirken bir an gözüm,çift kişilik yatağın yanındaki komodinin üzerinde duran çerçevelerdeki fotoğraflara takıldı. Iyice yaklaşınca bunların Kerim ile Ecrin'in birlikte çekilmiş olan fotoğrafları olduğunu gördüm. Odanın hemen hemen her yerinde böyle fotoğraflar vardı.
Hepsinde, ikisinin de gözlerinin içi gülüyordu. O kadar mutlu görünüyorlardı ki...
Kerim'i hiç bir zaman bu kadar içten ve sıcak gülerken görmedim. Belki de hiç göremeyeceğim. Bir anda içimi tuhaf bir duygu kapladı. Kerim mutluydu. Bunun beni de mutlu etmesi gerekiyor ve etti de. Peki o zaman bu duygu da neyin nesi böyle?!
Kıskançlık mı? Hiç tanımadığım ve şu anda hayatta olmayan bir kıza karşı mı? Bu saçmalıktan başka bir şey değil!
Hemen kafamdaki bu saçma sapan düşünceleri tuz buz ettim. Tam elimdeki çerçeveyi yerine bırakacaktım ki arkamdaki sesle yerin dibine girdim.
"Ne işin var senin burda?!" diye sordu Kerim. Düz bir şekilde duran ve yüzüne yapışmış saçları hala ıslaktı. Ama üstünü gitmişti. Neyse ki!
"B-ben...Ben..."dedim kekeleyerek. Ya,niye konuşamıyorum ki!
"Sen ne! Ve ayrıca çabuk bırak elindekini!" diye çıkıştı Kerim. Onun bu uyarısıyla elimde tuttuğum çerçeveyi hızla yerine koydum.
"Hem odama izinsiz giriyorsun hemde karıştırıyorsun! Bravo!" dedi Kerim. Bu sözü üzerine utancım bir kat daha arttı. Doğu! Tepsiyi bırakıp defolup gitmeliydim.
"Ben, yani şey, Esma Sultan dedi de" diye geveledim bir şeyler. Ama nihayet bir süre sonra doğru düzgün konuşmaya çalıştım.
"Bakın Kerim Bey, sabah uyandığımda Esma Sultan evde değildi ve size kahvaltınızı getirmem için not bırakmıştı. Bende getirdim. Kapınızı 3 defa çaldım ama ses vermediniz. Bende mecburen içeriye girdim. Yani her şey bundan ibaret. Yoksa sizin odanızı değil karıştırmak, önünden bile geçmezdim" dedim.
Kerim'in gözleri ve yüzü tamamen ifadesizdi.
"Kahvaltınızı masanın üzerine bıraktım. Afiyet olsun" dedim ve odadan çıktım...
Arkadaşlar şu anda yorgunluktan ölüyorum ve beynim error veriyor :))) anca yetiştirebildim. Umarım beğenirsiniz :)) yorum ve Oylarınızı bekliyorum :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
Novela JuvenilBilmediğim bir hayatı yaşamak mı daha zor yoksa bu hayatı istememem mi daha acı veriyor. Anlamıyorum benden ne istediniz? Bütün gözler üstümde. Çünkü ben, ben değilim. Bu benim hayatım değil! Ben mutluluğu tatmamış bir kız yada hayatı çalınan bir in...