Önceki bölümden hatırlatma...
..."Kerim bey? Sizi burda görmek bizleri şaşırttı doğrusu. Buyrun içeri geçin lütfen" dedi Kaan Bey gülümserken. Kerim'in her zaman olduğu gibi Kaan beyi görünce suratı asıldı. Ve hiç bir şey demeden içeri sürdü sandalyesini. Bende hala şok olmuş bir vaziyette kapıyı kapatıp peşlerinden gittim.
Damla oturduğu sandalyeden kalkıp hoş geldin derken Kaan beyde Kerim'i kahvaltıya davet etti.
"Hoş buldum ve teşekkürler. Aç değilim" dedi ve hemen ardından o sıcacık kahveleri beni buldu.
"Konuşmalız" dedi. Şok üstüne şok yaşamak buna deniyordu sanırım. Kerim benimle konuşmak istiyordu! Bugün kalpten gitmezsem bir daha zor ölürdüm.
"Ta-tabi, sizi dinliyorum" dedim zorlukla.
"Yalnız"
"Odama geçelim o zaman. Bu-buyrun" dedim ve takip etmesi için önüne geçip yürümeye başladım. Kerim benim bu şaşkın halime gülümsedi.
Odaya girdiğimde peşimden Kerim'de girip kapıyı hırsla kapattı. Neler oluyor anlamıyordum.
"Otur" dedi sandalyemi gözüyle işaret ederek. Dediğini yaparak sessizce bekledim.
"Nasıl gidersin?" diye konuştu. Gördüklerim yetmiyormuş gibi şimdi de duyduklarıma inanamıyordum.
"Anlamadım?" dedim gözlerine bakarak. Bir müddet durdu. Belli ki zorlanıyordu. Ama neden?
Sonunda daha fazla dayanamadı ve tüm duyguları patlak verdi.
"Sana bu kadar bağlanmışken ve seni deli gibi severken,beni bırakıp nasıl gidersin sen?!!"
♣♣♣
~Tuana'nın Ağzından~
Rüya gördüğümüzü, ancak rüyadan uyandığımızda anlarız. Bazen öyle şeyler yaşarız ki, bu bize gerçekliği sorgulatır. İşte bende o anlarda birini yaşıyordum. Sahi, bu bir rüya mıydı? Kerim'in söyledikleri tüm gerçekliği yok etti adeta. O... beni mi seviyordu?? İşte bu yüzden bu bir rüya mıydı anlayamıyor ve algılayamıyordum.Gerçek mi değil mi diye anlamak için kolumuz sertçe sıktım ve cidden canımı da yakmıştım.
"Ah" dedim ve şu an içinde yaşadığım anın ne kadar gerçek ve bariz ortada olduğunu anladım.
"Tuana! Ne yapıyorsun sen? Delirdin mi?" diye sertçe çıkıştı Kerim ve sandalyesini hemen yanıma getirdi.
"Ne yaptın sen? Şu kolunun haline bak! Aptalca davranma!" dedi koluma bakarak. Hala tek kelime etmeden Kerim'e bakıyordum.
Evet şu an aptallaşmıştım iyice. Kerim konuşurken bir yandan da kolumla ilgileniyordu. Bir anda kafasını kaldırdı ve gözlerim kahveleriyle buluştu. Bu sefer oda susmuştu.
Ben sustum. O sustu. O anda dünya sustu sanki. Halbuki konuşmalıydık değil mi? Buraya konuşmak için gelmiştik. O halde neden bu sessizlik? İnsan susarak da anlatır mı her şeyi? Kelimeler mi anlamsızdı yoksa o mu çok anlamlı bakıyordu? Çok güzel bakıyordu. Çok özel...
"Tuana..." dedi ve devam etti.
"Seni seviyorum" dedi ellerimi tutarak.
Hiçbir tepki ki veremedim. Hala aptal aptal Kerim'e bakıyordum. Kendime gelmeliydim bir an önce. Ama nasıl? O bana böyle bakarken ve bu kadar yakınken nasıl kendime gelecektim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
Ficção AdolescenteBilmediğim bir hayatı yaşamak mı daha zor yoksa bu hayatı istememem mi daha acı veriyor. Anlamıyorum benden ne istediniz? Bütün gözler üstümde. Çünkü ben, ben değilim. Bu benim hayatım değil! Ben mutluluğu tatmamış bir kız yada hayatı çalınan bir in...