24. Bölüm (Şirket)

6.8K 293 44
                                    

    kbratkmn sevgili okuyucum bu bölümü sana ithaf ediyorum :)) Uzuunnca bir bölüm ile karşınızdayım :)) Keyifli okumalaarr :))

   ~Kerem'in ağzından~
   Yine kâbuslarla dolu bir uykudan, bir yardım eli gibi, beni bu kâbus bataklığından çekip çıkaran telefonumun sesiyle gözlerimi açtım. Israrla 'al beni duvara fırlat' dercesine çalan telefonu elime alıp, ekranda yazan yazıyı okudum ve sesli bir şekilde nefesimi dışarı verdim.

   "Ne var?" dedim bıkkın ve uykulu bir sesle.

   "Ne var mı?! Koçum, saat kaç senin haberin var mı?!" dedi babam sert bir tonla. Gözüm duvardaki saate kaydığında 17:10 olduğunu gördüm.

   "17:10.  Ne olmuş yani?" dedim.

   "Oğlum bu saate kadar uyulur mu?!" dedi sitem ederek.

   "Bana, diyeceğin başka bir şey yoksa kapatıyorum" dedim sıkıldığımı belli edercesine. Ne yani, olamaz mı?! Gece boyunca, gözüne bir damla uyku girmeyen bir insanın, bu saate kadar uyumasına şaşırmaması gerekiyordu.

   "Her neyse, bu akşam şirkete gelmeni istiyorum" dedi babam bir çırpıda. Bu da ne demek oluyor be! O şirkete gitmeyeceğimi adı gibi bildiği halde, hala niye ısrar ediyordu?!

   "O şirkete gelmi-"
   "Kerim, bu akşam bu şirkete geliyorsun o kadar!!!" dedi bağırarak. Bu bağırmasına hiç şaşırmadım. Çünkü bu zamana kadar fazlasıyla sabır göstermişti zaten. Ama her şeyin onun isteği doğrultusunda olacağını sanıyorsa yanılıyor.

   "Baba,son kez söylüyorum! O lanet şirketten de ,onu kurucusundan da nefret ediyorum ve ben o şirkete gelmiyorum!!!" dedim öfkeyle.

   "Kerim, o lanet şirketin kurucusu dediğin senin deden ve ona göre konuşmalarına dikkat et!"dedi babam.

   "Ne o baba? Sanırım olanları ve o dedem olacak adamın itiraflarını çok çabuk unutmuşsun! Annemin ölümünden o da sorumlu değil miydi?! Annemi en başından beri, sana ve zengin, elit (!) çevrene layık görmediğini ve bu yüzden de onu hiç bir zaman istemediğini, ona hiç bir zaman huzur vermediğini bize kendisi itiraf etti! Annem de sırf onun yüzünden, senin yanında çalışmadı da o uğursuz kafeyi açtı ve... ve..." devamını getirmek çocukluğumdan beri her zaman ki gibi çok zordu.

   "Ve sen bunca şeyi unutmuş olmazsın! Bana sakın o adamı savunma!" dedim yine patlamaya hazır bir volkan öfkesiyle. Babam sabır dilenir gibi, derin bir nefes aldı.

   "Unutmadım ve onu kesinlikle desteklemiyorum veya savunmuyorum. Ama artık o öldü. Bu şirkette ve Çağlar Holding'in tamamı da benim. Bizim. Bunu artık anla. Ve artık tek başıma idare edemiyorum oğlum... Biliyorsun bu zamana kadar senden hiç bir şey gizlemedim ve malum yeraltı âleminde bir anlık gevşekliğinde tuzla buz ederler adamı. Bu yüzden de işlerim çok yoğun. Her neyse, bunlar telefonda konuşulacak şeyler değil. Seni şirkete bekliyorum. Ayrıca bunun dışında seninle konuşmam gereken başka bir konu daha var" dedi babam.

   "Nedir?" diye sordum.

   "Şirkette bekliyorum" dedi ve kapattı. Babamın bu emr-i vaki hareketlerine sinir oluyorum.

   Yatağımda sırt üstü uzanır bir vaziyetten, zorlanarak da olsa doğruldum ve oturur pozisyonu aldım. Sağıma dönüp, sandalyemi almak için uzanmıştım ki gözüme komodinin üzerindeki çerçeve takıldı. Ve elime alıp baktım.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin