Jarvis eğilip Tony'nin kulağına bir şeyler fısıldadığında Tony kafasını salladı ve üzgün gözlerle karşındaki kadına baktı.
"Üzgünüm, Loris. Babam yemeğe katılamayacakmış."
Kadının yüzündeki gülümseme silinirken Tony hızla elini salladı.
"Hayır, hayır. Lütfen rahatsız olma. Sana bir söz verdim. Hisselerimi sana vereceğim. Ama lütfen bugünkü gördüklerini aklından sil."
Kadının yüzünde tekrardan bir gülümseme oluştuğunda Tony masanın üzerindeki dosyayı ve tüykalemi kadına uzattı.
"Steve benim için çok önemli. Onu seviyorum...-"
"Bunlar beni ilgilendirmez Tony."
"Demek istediğim lütfen bir daha beni onunla tehdit etme."
Kadın kâğıttakileri okumaya başladığında Jarvis iki fincan çay getirmişti. Bir tanesini Tony'nin önüne diğerini kadının önüne bıraktı.
"Ona bir şey olma düşüncesi bile beni öldürmeye yetiyor...-"
"Tony, susar mısın biraz? Dosyayı okumaya çalışıyorum."
"Üzgünüm, üzgünüm. Tabii oku... Aslında ben seni bu yüzden reddettim. Kalbim ona aitken seni sadece üzerdim."
Kadın tek kaşını kaldırıp Tony'e baktıktan sonra çayını eline aldı ve bir yudum içti.
"İlk defa kendi cinsine aşık olan birini görüyorum."
"Aslında bu durumda olan birçok kişi var ama saklamak daha kolay."
"Diğer türlü ölüm."
"Maalesef."
"Aslında bunu hak ediyorsunuz. Bir erkek neden erkeklerden hoşlanır ki?"
"Bilmiyorum. Aşk deniliyor buna."
"Saçmalık." dedi kadın dosyayı okuma işinden vazgeçip tüykalemi alırken. Daha sonra dosyayı imzalayıp masaya koydu. "Hadi seni anlarım. Sadece zevk için yatıyorsun o alt seviye ile. Herhangi bir durumda sana bir şey olmaz fakat o ölecektir."
"Buna izin vermem."
"Onu da bir soylu yapmazsan neden olmasın?" kadın tekrardan çay içerken Tony olumluca kafasını salladı ve masanın üzerindeki dosyayı kendisine çekti.
"Evet, amacım bu. Ona en başta tüm bu işleri öğreteceğim. Daha sonra bana verdiğin hisseleri ona geçireceğim."
"Ne?" dedi kadın kaşlarını çatarken.
Tony gayet rahat bir şekilde gerisine yaslandı ve dosyayı açtı. "Şirketinizdeki hisselerinin %45'i sana aitti ve hepsini araba kazası geçirip ölmeden önce bana geçirdiğin için sana minnettarım. Daima kalbimde olacaksın Loris."
Kadın sinirle ayağa kalkmıştı fakat bir anda yere düştü ve eliyle kalbini tutmaya başladı. "Beni zehirledin!"
"Sadece kalp krizi geçiriyorsun. Tabii, at arabasını o kadar hızlı olursa ve bir anda at ve araba birbirinden ayrılırsa kim olsa korkudan kalp krizi geçirir."
Kadın kendisini iyice yere bırakırken Tony şarap bardağını eline alıp kadının başucuna geçti ve yavaş yavaş şarabını yudumlamaya başladı.
"Çok yanlış kişiyi tehdit ettin."
"Tony!"
Esmer adam kafasını kaldırıp odaya giren Steve'e baktı hızla ona doğru adımlamaya başladı.
"Steve! Çık odad...-"
"Tanrım! Ona ne oldu?"
Steve hızla yerdeki kadının başucuna oturup yüzünü ellerinin arasına aldı ve yavaş atan nabzını kontrol etti.
"Nabzı hâlâ atıyor. Tony bir şey yap. Sen doktursun."
Tony bir nefes bırakıp Steve'in kolundan tuttu ve onu ayağa kaldırmaya çalıştı.
"Steve, gel hadi."
"Tony, bir şey yapsana! Kalp masajı yap, damar yolunu aç! Bir şey yap!"
Steve endişeyle bağırırken Tony gayet rahat bir şekilde ona bakıyordu.
"Steve, o öldü. Kalp krizine bir şey yapamam."
Steve yerde hareketsiz yatan kadına bakıp ağzını hafifçe araladı. Daha sonra yavaşça Tony'e dönüp kafasını iki yana salladı.
"O ö-ölmedi. Onu sen öldürdün."
"Steve." diyerek sarışının kolunu tuttu ama Steve hızla kolunu Tony'den çekip geriye adımlamaya başladı.
"Dokunma bana!"
"Senden bir şey rica etmiştim. Odadan çıkma dedim...-"
"Tony sen kadını öldürdün!"
"Beni tehdit etti!"
"Bu geçerli bir sebep değil! Sen bir insanı öldürdün! Sen birini acımasızca öldürdün ve başına geçip şarap içerek izledin!"
"Sakinleş. Kriz geçiriyorsun." diyerek Steve'e adımladı fakat Steve geri geri yürümeye başladı.
"Sen canavarsın. Sen normal değilsin."
"Steve pişman olacağın sözler söyleme."
"Yoksa beni de mi öldürürsün!?"
Jarvis içeriye iğne ile girip kapıyı kilitlediğinde Steve pencereye doğru geri adımlar atmaya başladı. Tony ise Jarvis'in elindeki iğneyi alıp Steve'e doğru gitti.
"Ben canavar değilim Steve. Sadece seni korumak için her şeyi yaparım."
"Hayır, hayır. Sen normal değilsin. B-bu yaptığın normal değil."
Steve'in sırtı duvarı bulduğunda Tony ona iyice yaklaşıyordu.
"Ayrıca seni öldürmem. Senin saçının tek bir teline bile zarar gelse ben ölürüm."
"Tony, uzak dur benden."
"Çok yorgunsun Steve. Biraz dinlenmen lazım."
Tony iğneyi havaya kaldırdığında Steve kendisini iyice duvara yaslamıştı.
"Tony...-"
"Seni seviyorum Steve ama bana nefret dolu bakmanı kaldıramam. Şu an benimle konuşmayacağını da biliyorum. Bunu yapmak zorundayım."
Tony elindeki iğneyi Steve'in koluna batırıp içindeki ilacı boşalttığında Steve kaçmak istemişti ama başaramamıştı. İlacı damarlarında hatta her hücresinde hissederken gözleri yavaş yavaş kapanıyor, bacakları onu tutmuyor gibi hissediyordu.
"Uyandığında bu konuyu uzun uzun konuşacağız Steve."
Steve son bir kez daha Tony'e baktıktan sonra yere doğru yıkılmaya başlamıştı. Tony onu yere düşmeden yakalayıp kucağına aldı ve yüzüne uzun uzun baktı. Daha sonra üzgün gözlerle Jarvis'e baktı.
"Bana canavar dedi."
"Eminim ki uyanıp sizinle konuştuğu zaman sizden özür dileyecektir."
"Bana nasıl baktığını gördün mü? Nefretle. Her zaman hayran hayran bakan mavilikleri nefret ile baktı. Ona onu sevdiğimi söylediğim zaman bile bana böyle bakmamıştı."
"Kendini üzme Anthony. Tüm bunları onun için yaptığını anlayacaktır."
Tony içine derin bir nefes çekip gözlerini tekrardan kucağında baygın yatan sarışını çevirdi ve kafasını salladı.
"Umarım anlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ѕeɴe 1845 » ѕтoɴy
Fanfikce1845 yılında geçen iki erkeğin imkânsız aşk öyküsü. Kendisine gelen mektupları her okuduğunda ya da onunla her konuştuğunda daha fazla aşık oluyordu ama bunun yanlış olduğunun da farkındaydı. 1845 yılında iki erkeğin birbirine aşık olması sadece bir...