Ateş ile oynamak

498 12 13
                                    

Ertesi sabah erkenden uyandım ve kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa gittim. Ilk önce masayı temizledim ve kahvaltılıkları dizdim. Sonra dolaptan süt ve yumurta çıkardım ve omlet yaptım. Bir yandan da su ısıtıcısında kahve için su kaynıyordu. Sofraya son dokunuşları yaparken evden gelen adım sesleriyle Yiğit'in uyandigini fark ettim. "Günaydın hayatım!", diyerekten çaydanlığı masaya koymuştum. "Günaydın güzelim", diyerek karşılık verdi Yiğit. 

Beraber sofraya oturmuştuk ve iş hakkında konuşuyorduk. Hamile olduğum için bir süre binadan uzak durmam gerekiyordu ve bu süre zarfında şirketin işleri bana kalmıştı. Gerçi ben masabaşı iş ile uğraşmak istemiyordum ama Yiğit bu konuda oldukça kararlıydı. Böylesinin benim için iyi olacağını ve güvenli olacağını durmadan defalarca tekrar ediyordu. 

Kahvaltıdan sonra odama gittim ve üzerimi değiştirdim. Dantel yakalı beyaz tül bir gömlek giydim ve kombinimi siyah kumaş pantolon ve blazer ile tamamladım. Saçımı at kuyrugu bağladıktan sonra makyajımı yapmak için makyaj masama oturdum. Cildimi doğal gösterecek bir bb cream ile makyajıma başladım. Göz makyajı olarak eyeliner çektim ve rimel sürdüm. Son olarakta renksiz ve simsiz olan bir parlatıcı sürerek makyajimi bitirdim.  

Yiğit göreve çıkmadan önce beni arabayla şirkete bıraktı. Girişte sekreter beni karşılamıştı.  Elindeki ajanda ile bugün ki yapılacak şeyleri anlatıyordu bana. Bir yandan da öğlen katılacağım toplantı hakkında detaylar veriyordu. Ofise vardığımda masanın dağınıklığı dikkatimi çekti. Ah Yiğit bu dağınıklık ne? İşime başlamadan önce hızlı bir şekilde masayı topladım. "Gizem hanım, toplantı için hazırlanan dosyalara ve slaytlara göz atmak ister misiniz?" diye sordu Sekreter. Sekreter oldukça bakımlı, kahverengi gözlere ve kestane rengi saçlara sahip bir bayandı. Kıyafetinden pahalı markaları tercih ettiği anlaşılabiliyordu. "Olur tabii!", dedikten sonra masadaki duran dosyalara göz attım. 

Sekreterin "Gizem hanım, Erdal bey toplantı için geldi. Toplantımız ilerleyen dakikalarda başlayacak." demesiyle masadan kalktım ve lavaboya gidip saçımı düzeltip makyajımı tazeledim. Toplantı odasına girdiğimde Erdal bey ile göz göze geldik. "Yiğit bey teşrifte bulunmayacaklar mı?" sorusunu sordu sekreter hanıma. Derin bir nefes aldıktan sonra boğazımı temizledim. "Yiğit yoğun olduğu için toplantıya ben teşrifte bulundum." Erdal bey varlığımdan memnun olmadığını ifade eden bakışlarıyla kısık bir sesle homurdanarak yerine oturdu. 

Erdal bey: Gizem, takdir edersen bizim Yiğit bey ile, daha doğrusu Zülfikar bey ile yıllara dayanan bir dostluğumuz var. Eğer gecen yıllardaki projelere göz attıysan bizim size bir çok konuda sponsor olduğumuzu görmüşsündür herhalde.

Gizem: Samimiyetiniz takdire şayan hakikaten. Galiba Yiğit ve Zülfikar beye kendinizi bukadar yakın hissetmiyorsunuz?

Erdal bey: Anlamadım.

Gizem: Demek istiyorum ki, senli benli konuşacak kadar yakın olduğumuzu düşünmüyorum. Lütfen, size gösterdiğim saygının aynısını ben de görmek istiyorum. Evet, kayda değer desteklerinizden haberim var.

Erdal bey: Tabii, biz bu destekleri menfaatsiz bir şekilde yaptık ve her zaman da yapacağız. Ama iş ilişkimiz için şirketin hissesinin bir kısmına sahip olmamız hem sizin için, hem bizim için çok iyi olacağını düşünüyoruz. Tabii, bunu bizim size bulunduğumuz sponsorluklarda menfaat beklemeden yaptığımız gibi aynısını sizden de bekliyoruz.

Gizem: Sadece hisseden bir parça mı?

Erdal bey: Evet, ve bu hisse hakkındaki kararları da biz vermek istiyoruz, yani yönetimde bizim de bir sesimiz olsun.

Gizem: Erdal bey, biz bütün destekleri bir karşılık beklemeden yaptık diyorsunuz ama başka bir tabir ile karşılık olarak şirketten bir hisse istiyorsunuz. Öncelikle, böyle bir konu için bu toplantının yetersiz olduğunu düşünüyorum. Ne de olsa Zülfikar bey ve Yiğit'in de düşünceleri ve kararları da önemli. 

Mafya Karısı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin