Pelin teyze

892 31 7
                                    

Beni duymamıştı bile. Acaba neden böyle davranıyordu ki? Benim peşimden inen kişiye sormaktan başka bir şey gelmedi aklıma. "Bu arkadaşın nesi var böyle?" Parmağını dudaklarına götürüp sus işareti yaptı bana. "Patron onun hakkında konuşulmasını pek sevmez." Bu ne biçim bir insan ya? Hayatımda hiç bu kadar kaba, huysuz birini tanımamıştım. "Sanki umrumdaydı." Çetenin Patronu arabadan indi. "Madem burası senin evin. Hadi git anahtarınla aç kapıyı bakayım." Panikle ceplerimi aradım. Ikiside boştu. Olamaz!! Eve yaklaştım. Ev çok değişik ti. Benim yaşadığım evin mobilyaları çok hoştu ve bahçedeki havuz da çok temiz ve iç açıcı bir haldeydi. Karşımdaki ev ise harabe halindeydi. Belkide işkencelerin etkisinden dolayı aklımda büyük bir karışıklık vardı. Kaba bey benim cevabımı dinlemeden arabaya bindi. O binince diğerleri de ona eşlik etti. Saniyeler içerisinde araba gözümün önünde kaybolmuştu. Yapacak bir şey yoktu. Ne param ne de kalacak yerim yoktu. Keşke çete binasının adresini hatırlayabilseydim. O işkencelerden beri aklımdan bir çok şey silinmişti. Belki de Kartalın amacı bütün hafızamı silip kendi çalışanı yapmaktı. 

Yiğit'i düşünüyordum. O yaşasaydı beni böylece ortalıkta bırakmazdı. Kolumdaki sızı düşüncelerimi bölmüştü. Baktığımda ise kolum kanıyordu. İşkencelerden kalan son şeylerden biriydi. Aniden başım dönmeye başlamıştı. Hastaneye gitmeliydim. Tüm gücümü toplayarak ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Küçük bir harabeye yaklaşınca gözlerim karardı.

Uyandığımda ise başımda yaşlı bir kadın vardı. "Iyi misin kızım? Ağrın sızın var mı?" Koluma baktığımda yarama bir şekil tedavi yapıldığını fark ettim. "I-iyiyim teşekkür ederim." Yaşlı kadın gülümseyerek elime bir fincan çay tutuşturdu. "Evin barkın yok mu senin kızım?" Üzerimdeki yıpranmış kıyafetlerimi görünce evsizden bir farkımın olmadığını fark ettim. "Ş-ey şimdilik yok." Gözlerim dolmuştu. "Eğer bu fakirhanede yaşlı bir kadına eşlik etmek istersen kalabilirsin kızım. Senin için de bir yerim var." Gözyaşlarımı elimle sildim. "Çok teşekkür ederim." Yaşlı teyze tatlı bir tebessüm ile bana sarıldı. Anlaşılan yeni hayatım bu şekilde geçecekti. "Madem artık beraber yaşayacağız adımı da bilmelisin. Adım Pelin." "Memnun oldum Pelin Teyze, ismim Gizem." Pelin Teyze başını hafifçe sallayarak mutfağa doğru gitti. Ben ise onun peşinden gittim. Kendince mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlıyordu. "Bir şeyler yiyip güçlenmen lazım kızım. ", dedi Pelin Teyze. Ben ise sesimi çıkarmadan ona yardım ettim. Beraber yemek yedikten sonra evi temizlemesinde ona yardım ettim. Yaralı bir kol ile ne kadar yardım edilebilirse okadar yardım ettim. Kartaldan kurtulmamın ilk günü böyle geçmişti. Koskoca 4 yıl gözümün önünden su gibi akıp geçiyordu. Ben ise her gün hatırlamam gereken şeyleri hatırlamaya çalışıyordum. Delirecek durumdaydım. Yiğit'in yüzünü hatırlayamayacak duruma gelmiştim. Her boş anımda onu düşünerek yüzünü hatırlamaya çalışsamda başaramıyordum. En son dayanamayınca hastaneye gitme kararı aldım. Pelin Teyze ile beraber taksiye binip en yakın devlet hastanesine gittim. Yanımda sigorta belgelerim olmadığından muayenemi peşin ödedim. İçeriye girdiğimde doktora şikayetlerimi anlatınca bana hafıza kaybından başka bir cevap verememişti. Beynimin tomografisini istemişti. Onu çektirip doktorun ofisine girdiğimde doktorun yüzünde hoş olmayan bir ifade vardı. "Hanımefendi. Durumunuz hiç iç açıcı değil. Lafı uzatmayacağım. Beyninizdeki ağır hasarlar yüzünden günden güne hafızanızı kaybediyorsunuz. Maalesef ki bir kaç yıl içerisinde hafızanızı tamamen kaybedeceksiniz. Ailenizi ve kendinizi bu sonuca hazırlasanız iyi olur." 

"Doktor bey, cidden yapılabilecek bir şey yok mu?" Doktorun ifadesi bana cevabımı vermişti. Teşekkür ederek hastaneden ayrıldım. Eve geldiğimde ise ciğerlerim sızlayana kadar ağlıyordum. Yiğit'in ölümü yetmiyormuş gibi şimdide onu hatırlayamıyordum. Neden bu kadar aptalım! Pelin teyze beni sakinleştirmeye çalışsada artık cok geçti. O an ki yaşadığım acının hiç bir tarifi yoktu. Koskoca 2 yıl hayatımı değiştirmişti benim. Keşke daha dikkatli olsaydım. 

Dolapta duran eski kıyafetlerime baktım. Bir fotoğraf bulma ümidiyle ama bir sonuç çıkmamıştı. Bu beni daha da çıldırtmıştı. Hiç bir şey hatırlayamayacağım bir gün beni bekliyordu. Ama ben anılarımı unutmak istemiyordum. Özellikle de Yiğitle olan anılarımı. Titreyen ellerimle dolaptan bir defter çıkardım. Defterin içine 'Sakın Yiğit'i unutma' yazdım ve o defteri kaybolmayacağı bir yere koydum. Bundan sonra her gün o defteri alıp içine yazdığımı okuyacaktım. Sadece Yiğit'i unutmamak için. 

O akşam hiç keyfim yoktu. Pelin teyze ne kadar çabaladıysada yemek yememiştim. Canım istemiyordu. Yaptığım tek şey odamda duran pencereden dışarıya bakmaktı. O kocaman ağaçların arasında uçan kuşları seyretmekti. 

Akşam ki hareketlilikten dolayı evden çıktım ve bahçeyi kontrol ettim. Ağaçların arasından hışırtılar geliyordu. Yerdeki odun parçasını elime aldım ve ağaçlara yavaş adımlarla yaklaştım. Aniden bir grup silahlı kişiler koşarak yanıma geldiler. "Buraya birisi geldi mi?" Anlaşılan onun peşindeydiler. "Siz kimsiniz?" Aralarından mavi gözlü, siyah maskeli birisi bana yaklaştı. "Biz mafyayız. Mutlu musun şimdi?" Ağaçların arkasına saklanan kişi olaydan faydalanıp kaçmayı başarmıştı. Maskeli olan sinirlendi. "ADAM GIBI SÖYLESEYDIN YERINI KAÇIRMAZDIK ONU!!!" Elimdeki odunu yere fırlattım. "BANA BAĞIRAMAZSIN ANLADIN MI?!?!?!? DAHA KIM OLDUĞUMU BILE BILMIYORSUN??!?!?!?! Maskeli anlamsızca gülerek "Hayırdır prenses felan mısın?", dedi. Ben ise bütün ciddiyetimi koruyarak "Sen kimsin de benimle bu şekilde konuşmaya cürret edebiliyorsun?" Maskeli dalga geçercesine güldü. "Bak bana, karşındaki kişi kim biliyor musun? Karşındaki kişinin ismi Gizem Korkmaz, vefat eden Yiğit Korkmaz'ın eşi." Maskeli birden durakladı ve kekelemeye başladı. "V-v-ve-vefat e-e-e-den?" Davranışı garibime geldi. "Evet, yaklaşık 6 yil önce bir trafik kazasında vefat etti." Maskeli kişi maskesini yere fırlattı. "G-gizem. B-ben Y-yiğit."

Mafya Karısı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin