Eve gelmiştik. Yiğit üzerini değiştirip daha seri bir takım elbise giydi. "N-nere gidiyorsun?" diye sorduktan sonra Yiğit bir "öf" çekti. "Bak Gizem, evlendik diye sana hesap vermek zorunda değilim." Bu konuşma tarzından bıkmıştım artık. Yetti yaa... Gizem onu yapma Gizem bunu yapma. Insan mıyım kukla mi belli değil.."Beni azarlamasan diyorum. Sanki annemlere gidip ben yalvardım Yiğit ile evlenmek istiyorum diye. Lan ben senin varlığından bile haberdar değildim!" Yiğit bir an durakladı. Tablonun arkasındaki gizli dolabı açtı ve silahını çıkardı. "En azından mani olabilirdin..." Ya ben mi anlatamıyorum yoksa insanlar mi beni anlamakta zorluk çekiyor.. "Günlerce odamdan çıkmadım, ne yedim ne içtim. Babamla defalarca tartıştım. İstemediğimi belki de bir milyon kez dile getirdim ama beni dinlemediler. Tam tersini yapıp tehditler savurdular." Çok geçmeden cevabını da verdi Yiğit. "Ailenle aran nasıl?" Yani neden şimdi merak etti ki bunu? "Pek de iyi sayılmaz. Şimdiye kadar hayatımı onlar yönlendirdiler. Fazla özgürlüğüm yoktu....Ne yapsam onlara batıyordu açıkçası." Yiğit anladım ifadesiyle başını hafifce salladı. Sonra telefonunda bir takım şeyler yapti. "Şeyi soracaktım sana, benimle gelmek ister misin? Değişiklik olur hem..." Bu teklifin amacını anlamış değildim. Bir yandan da içim ürperiyordu. Gideceğimiz yer ürkütücü bir yermiş gibi geliyordu bana. "O-olur..ama üzerimi değiştirmem lazım. Gelinlikle gelemem.." Başımdaki tacı çıkardım ve saçımdaki tokaları çıkarıyordum. "Tamam, şey üzerine takim elbisesi tarzında şeyler giyin. Eğer mümkünse siyah olsun." Tamam manasında başımı salladım ve Yiğit odadan çıktı.
10 dakika sonra hazir bir şekilde koridora geldim. "Nereye gidiyoruz?" Yiğit garaja giderkene bende onun peşinden gittim. "Bundan sonraki iş yerine." Ne yani benim şirketim yetmiyormuş gibi bir de başka bir şirketle de mi ilgilenmem gerekiyordu. "Bizim şirket bana yetiyor zaten." dedikten sonra Yiğit gülmeye başladı. "Şirkete gitmiyoruz zaten", dedi. Peki nereye gidiyorduk ki? Arabaya bindik ve oldukça sessizdik. Ne o ne de ben bir ses çıkarıyorduk. 5 dakika sonra işsiz bir yere geldik. O yerde sadece bir bina vardı. Gerisi boş araziydi. "Yeni iş yerine merhaba de" Aklım karışmıştı zaten karışacağı kadar. Espiri kaldıracak halim yoktu. Arabadan indik ve binanın kapısını açmak için Yiğit parmak izini tarattı. Kapı açıldıktan sonra bir koridordan büyük bir odaya girdik. Takım elbiseli adamlar ve kadınlar duruyordu. Hepsi bize bakıyordu. "Y-yiğit..burası neresi ki??" Yiğit gururlu bir şekilde gülümsedi ve bana baktı. "Mafya dünyasına hoşgeldin. Bu benim çetem"
Şaka yapmayı bırak dercesine bir bakış attım. "Bak saçmalamayı bırak anladın mı?" Zaten olanların etkisi bana yetmiyormuş gibi bir de çete çıktı başıma. Ama Yiğit bilmiyordu ki benim silahlardan korktuğumu, kavgalardan korktuğumu, patlamalardan korktuğumu... "Yiğit, bak ne olur şaka yapıyorsan bitir şakayı." Nedense ellerim titremeye başlamıştı. Korkuyordum. "B-bak..silahlarla aram yok benim." Bunun üzerine Yiğit bir şey demedi ve etrafa bakındı. Beni duymazdan geliyordu. Hayattaki en nefret ettiğim şeylerden birisiydi insanların beni duymazdan gelmeleri. "Eve gidelim", dedim ve Yiğiti dürttüm. Yiğit uzun ama bıkkın bir "of" çekti. "Neden ofluyorsun ya...", diye mızmızlandım. Yiğit bir süre suskunluğuna hakimdi. Cidden eve gitmeyi çok istiyordum ama şimdilik elimden bir şey gelmiyordu. "Keyfimden getirmedim seni buraya, babam zorladı beni. Senin de benim gibi bu çeteye hakim olmanı istiyor" dedikten sonra ofisine gitti. Ben ise paytak adımlarla peşinden gittim. "Sana bir şey söylemeliyim" Bu sefer Yiğit beni duymazdan gelmedi. Dinliyorum dercesine o koyu kahverengi gözlerini bana dikti. "Ben....istemiyorum..." Yiğit oldukça öfkelenmişe benziyordu. Ben ise bunu farkedince susmayı tercih ettim. "Bana zorluk çıkarmak yerine sadece denileni yapsan diyorum!!" Yiğitin bağırması beni sıçratmıştı. "Bak, zaten istemediğim birisiyle evli olduğum yetmiyormuş gibi bir de onunla uğraşmak istemiyorum." Nasil karşılık vereceğimi bilmediğimden susmayı tercih ettim.
Zaten her zaman susan birisi olmusumdur. Insanlar konuşurken ben sadece onları dinlerdim. Bu yüzden lise de bana dilsiz derlerdi. Bazıları dalga amaçlı benimle işaret diliyle konuşmaya çalışırdı. Nedense hiç bir zaman kendimi buralara ait görmemişimdir. Insanlar herzaman bana kötü davranmıştı. Tanıdığım her insan ilk fırsatta canımı yakmayı başarmıştı. Ben de sadece sustum. Susarsam daha kolay unuturum herşeyi zannettim. Ama yanılmışım. Ben sustukça insanlar bundan faydalanıp daha da yaktılar canımı. Kanadı kırılmış güvercin gibi dolanırdım etrafta. Kimseyle gereği dışında konuşmaz, hatta evden daha doğrusu odamdan çıkmazdım. Bu yüzden en iyi arkadaşım odam oldu benim. Benimle her sırrımı saklar, istediğim zaman beni herkesden uzak tutardı. Herkes psikolojik sorunlu olduğumu söyler psikologlardan randevu almaya çalışırlardı benim için. Ama benim istediğim tek şey kendi dünyamda, odamda yanlız kalmaktı. Penceremden kuşları seyredip, geceleri yıldızlara bakmaktı.
"Ne yapmami istiyorsun Yiğit? Canıma mı kıymayı? Buralardan kaçıp yok olmamı mı? Söyle ne yapayım?" Gözlerim buğulanmaya başlamıştı. Ağlamayı istemediğimden kendimi elimden geldiği kadar sıkıyordum ama en sonunda bu işe yaramadı. Hıçkırarak ağlıyordum. "Binlerce defa kaçmayı denedim, korumalar tarafından yakalandım. 8 defa bileklerimi kesmeyi denedim ama işe yaramadı. 1 defa çamaşır suyu içtim, erken müdahale sayesinde hayatta kaldım. Söyle hadi söyle bana!!! Canı en cok6 yanan sen misin ben miyim söyle!!! Hayatında sadece bir şey, sadece bir şey istediğin gibi gitmedi diye böyle davranırken hayatı hiç bana sordun mu?!?!? Hayatim6 boyunca istemedigim6 şeyleri yaptım ben!!" Daha fazla dayanamadım ve ofisten çıkıp arabaya gittim. Anahtarı yanıma aldığımdan kapıyı açtım ve arabaya bindim. Sakinleşmek için binlerce çaba sarf ediyordum ama bu biraz zor geliyordu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Karısı #Wattys2019
RomanceAilesi tarafından zorla Yiğit ile evlenmişti Gizem. İlk başlarda bu olayı kabus gibi görsede sonradan hayatında başına gelebilecek olan en iyi şey olduğunu anlıyor.