Sürpriz

1.6K 45 2
                                    

Sabah Yiğit erkenden gitmişti. Telefonumu elime aldım ve Yiğit i aradım. "Alo. Yiğit. " Yiğit "Efendim", demişti. Sesinde biraz burukluluk vardı. Anlam veremediğim tavırdı bu. "İşe mi gittin?". Yiğit endişelendiğimi anlamıştı. "Merak etme, ofisteyim." Insan bir haber verir. Not bırakır ya da gitmeden önce gidiyorum der. "Tamam. Kendine dikkat et." Konuşmayı bitirdikten sonra evi temizledim. İşlerimi bitirir bitirmez üzerimi değiştirdim. Garaja indim ve 3 çeşit araba vardı. Birisini ödünç alsam bir şey demez bence. Sonuçta evliyiz, senin benim diye ayrımcılık yoktur yani. Hoşuma gideni aldım ve oradaki bulunan çekmeceden anahtarını aldım. Istikamet ofisti. Tam gaza basacakken silahımı evde unuttuğumu hatırladım ve koşarak eve gittim. Yatak odasına girdim ve komidinimden silahımı alıp evden ayrıldım. Arabaya binip gaza bastım. 10 dakika içerisinde varmıştım. Arabadan iner inmez Yiğit in adamları beni karşıladılar ve arabayı park etmek için anahtarı aldılar. Parmak uçlarında içeriye girdim ve avludan sesler geliyordu. Bir kedi misali ses çıkarmadan avluya gittim. Kapının kenarından içeriyi gözetledim. Yiğit adamlarını azarlıyordu. Anladığım kadarıyla dün yaşananlardan dolayıydı. 

"Bir avuç işe yaramayan aptallarsınız!!!" Yiğit in sesinden öfkesi anlaşılıyordu. Biraz daha konuşmaları dinleyecekken aniden arkamdan birisi belirdi. "Gizem hanım, size yardımcı olabilir miyim?" Ödümü patlatmıştı. Çığlık attım ve arkama dönüp ani bir refleks ile silah çektim. "Gizem hanım sakin olun." Derin bir nefes alıp silahimi yerine koydum. "Ödümü kopardın" dedim. "Gizem!" Eyvah!! Yiğit e yakalanmıştım. "Efendim" Yiğit in yanına gittim ve hiç bir şey olmamış gibicesine gülümsedim. "Sen hangi ara buraya geldin?" 

Gizem: Fazla olmadı..

Yiğit: Gizlicene bizi mi dinliyordun?

Evet manasında utanarak başımı salladım.

Yiğit: Yoksa sen casus musun? Şüphelendim doğrusu..

Gizem: Hayııır...casus felan değilim ben cidden. Ya sen azarlayınca sebebini merak ettim sadece. Biliyorum fazla merak başa bela açar ama dayanamadım işte. Ya aslında buraya gelmeyecektim ama telefonda sesin iyi gelmeyince içim rahat etmedi ve senin arabalardan birini ödünç alarak buraya geldim.

Yiğit gülmeye başlamıştı. "Nefes al biraz" O gülünce içim rahatlamıştı. "Madem geldin boş durma o zaman. Bu 19 görevlinin cezasını sen kes bakalım." Sınav sorusu çalışmadığım yerden gelmişti resmen. "Seçeneklerde ne var peki?" Yiğit derin düşünürcesine başını kasidi. "38 tur koşu, 500 mekik..." Saydıklarının hepsi bana iyi fikirmiş gibi gelmedi. "Kararımı verdim. Bu 19 kişi 19 gün  24 saat boyu  çalışacak ve bu 19 gün için ödenmeyecekler." Yiğit bu fikri beğenmişti. "Olur" dedi ve ofisine gitti. Ben ise peşinden penguen misali paytakladım. "Bu arada o silahı çekişin çok havalıydı." Yanaklarım pembeleşirken "Teşekkür ederim" dedim. Yiğit masasına oturmuş bilgisayarda bir şeyler yapıyordu. "Canım sıkıldı" diye mırıldandım. Yiğit bunu duymuştu. 

"Eşyalarını al", dedi ve masanın üzerinde duran arabanın anahtarını aldı. "Nereye gidiyoruz?" Yiğit in yüzünde sıcak ve tatlı bir gülümseme vardı. "Burdan kaçıyoruz" Cidden neyi kast ediyordu... "Kaçıyoruz derken?" Yiğit kendisini tutamadı ve gülmeye başladı. "İşten kaçıyoruz, eğlenceli bir şeyler yapmak için." Eğer şimdi işten kaçarsak bu demek oluyordu ki Yiğit gece boyu işlerle uğraşacaktı. "Olmaz", dedim ve anahtarı elinden alıp masanın üzerine koydum. Bu davranışım Yiğiti şaşırmıştı. "Sebeb?", dedi ve ceketini çıkarıp astı. "Eğer şimdi işi ekersek gece boyu bütün iş ile sen uğraşacaksın. Zaten uyku düzenin allak bullak oldu." derken masada duran kağıtlara göz attım. Kağıtların bir kısmını aldım ve misafir koltuğunun önünde duran sehpaya yığdım. "Ne kadar erken bitersek okadar iyidir." Şirket hakkında kağıtlar ve mafya hakkında anlaşma ve sözleşmeler vardı. Görünüşe göre bu mafya değişik bir mafyaydı. Benim bildiklerim ya illegal işlerle uğraşırlardı ya da insan öldürmekle. "İlginç. Ne yasa dışı işlerle uğraşılmış ne de cinayetle.." Yiğit gözlerini bana doğru dikti. "Bizim işimiz farklı da ondan. Biz, biliyorum garip gelebilir ama polise yardım ediyoruz. Yani onlar bulamadıkları suçluları bize sölyüyorlar biz ise onları bulup yakalıyoruz ve son olarak da teslim ediyoruz. Bu yüzden mafya çeteleri tarafından sevilmeyiz pek. Bize hain derler." Anladım dercesine başımı salladım ve işime devam ettim. "Ama bize ters yapanı affetmeyiz. Bazen affetmek yapabileceğin en kötü şey olabilir. Şimdiden söylüyorum, sakın kimseyi affetme. Vicdanını bir kenara at, sanki kalbin yokmuş gibi davran." Böyle yaşamak zor gelmiyor mu ona. Soğukkanlı olmak ve acımadan insanları öldürmek.

"Ne yani, şimdi sen bana karşında en çok sevdiğin insan dursa ve onu öldürmen gerekse öldürmemi mi söylüyorsun?" Yiğit yapmacık bir gülümseme ile "Burda kurallar böyle. Emire uymak gerekir. Bu yüzden kalbini kenara at dedim ya." 

Gizem: Peki bu kuralları kuran kişi, hiç insanları düşünmedi mi? Yiğit düşünsene karşında annen duruyor. Elin silaha bile gidebilir mi?

Yiğit: Annen ile aran kötü zannediyordum.

Gizem: Yiğit, ben kimseye soğukkanlı davranamam. 

Yiğit: Merak etme zamanla alışırsın.

Gizem: Sana şimdiden söylüyorum ailemden kimseye zarar veremem.

Yiğit: Yani benim aileme rahat bir şekilde saldırırsın?

Gizem: Ailem kelimesinde senin ailen de dahil Yiğit. Seninle evlendiğim günden beri senin ailen benim de ailem oldu. Annen, benim annem. Baban ise benim babam oldu. 

Yiğit bir an şaşırdı ve durakladı.

Yiğit: B-bakış açının b-böyle olduğunu b-bilmiyordum doğrusu.

Gizem: S-sen de benim ailemdensin. Ve ailemi korumak için elimden geleni yaparım, yapacağım da.

Yiğit boynunda olan kravatı biraz gevşetti ve kağıtlarla uğraşmaya devam etti. 4 saat sonra bütün işimiz bitmişti. Yiğit ceketini giyip "Gidelim artık", dedi. Arabaya bindiğimde oldukça sessizdik. Acaba canını sıkan bir şey mi olmuştu? "Herşey yolunda mı?" Yiğit soruyu duyar duymaz uykudan irkilir gibi irkildi ve bana baktı. "Yolunda" Mırıldanarak konuşması beni ayrı bir endişelendirmişti. "Seni kara kara düşündüren şey ne ozaman?" Yiğit arabayı sağa çekti ve bana doğru döndü. "Sana bir şey soracağım ve bana doğruyu söyleyeceksin Gizem." Tamam manasında başımı salladım. Kalbim küt küt atıyordu. "Gizem, bana karşı hissettiğin bir şey var mı?"

Mafya Karısı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin