Güneş ışığı yüzüme çarpar çarpmaz uyandım ve etrafıma bakındım. Odamdaydim ve bu olanlar bir rüyadan ibaret değildi, gerçekti. Gülümsedim ve yanımda uyuyan Yiğit'e baktım. Okadar güzel uyuyordu ki. Saatlerce hiç bir şey yapmadan onu seyredesim vardı. Dağınık saçları ona başka bir tatlılık veriyordu. O kömür gibi siyah saçları. O kömürün yumuşaklığını bir bilseydiniz sizi temin ederim ki bırakmayı istemezdiniz. Herzamanki gibi o ciddi ifade yüzündeydi. "Ne bu ciddiyet", diye fısıldayarak sessizcene kıkırdadım. "Komik olan ne?" Yiğit gözlerini kısarak bana bakıyordu. Ben ise utancımdan bir domates gibi kızardım. Kalbim küt küt atıyordu. Utancımdan dudağımı ısırdım. Ne diyeceğime dair bir bilgim yoktu. "U-uyandın mı sen?" Yiğit bir çocuk gibi dudağını büzdü. "Soruma bir cevap alamadım ben ama.." Bir saniye boyunca bakıştıktan sonra kahkaha atmaya başladık.
Kahvaltı masasını çeşitli peynirler, reçellerle donattıktan sonra haşladığım yumurtaları soyup tabağa koydum. Herşey hazır olduktan sonra Yiğit için bir bardak demli çay koydum. Ben ise kendim için siyah, acı kahveyi tercih ettim. Karşılıklı kahvaltımızı yapmaya başladığımda midemde garip bir his oluşmuştu. Uzun bir zaman sonra yine aynı yerdeydik. Aynı sofrada yemek yiyorduk. Yine eskisi gibi ayni yatağı paylaşıyorduk. Sanki bu ayrılık hiç olmamış gibi.
Kahvaltıyı yapar yapmaz odama gittim ve üzerimi değiştirdim. Siyah badi'nin altına siyah tayt ve üzerime beyaz kürk yelegimi giydim. Ayakkabı olarak siyah, hafif topuklu botlarımı tercih ettim. Saçımı banyoda bağlarken Yiğit acele ederekten traş oluyordu. "Dikkat et, biryerini keseceksin şimdi." Yiğit okadar telaş içerisindeydi ki dediklerimi bile duymamıştı. Saçımı at kuyruğu bağladıktan sonra gözlerime sürme çekip, kirpiklerime mascara sürdüm. Makyajımı tamamlamak için makyaj çantamda herzaman bulunan nude parlatıcımı sürdüm. Son defa aynadan kendimi kontrol ettikten sonra tekrar odama gittim ve yatağımın yanında duran komidinin içinde duran silahımı aldım ve tabanca kılıfına koydum. Işte şimdi hazırdım.
Ofise varır varmaz Yağız karşıladı bizi. Beni görmekten okadar mutluyduki, sanki dünyadan bütün kötülükler kaybolmuşcasına gülümsüyordu.
Yağız: Yenge özlettin kendini bee!
Gizem: Ben de hepinizi özledim.
Yiğit: Kartal nasıl iyi bir oyun oynadıysa biz Gizemi ölü biliyorduk, Gizem de bizi ölü biliyordu.
Gizem: Boşverin, boşyere tadımız kaçmasın.
Yağız: Yenge hakli. Böyle mutluykene o şerefsizi anıp tadımız kaçmasın.
Gizem: Sahi ya, Zeliha nerde?
Yiğit: Zeliha??
Gizem: Hani şu kıvırcık saçlı, yeşil gözlü olan kız. Hani yanaklarında çilleri olan.
Yağız: Yenge, o Zeliha öldü ya. Hani gizli görevde yakalanip idam edilmişti.
Gizem: Cidd-* o an aklıma hastalığım gelmişti.*.-şey, siz benim sorumu yanlış anladınız. Ben Zeliha'nın mezarını sormuştum.
Yağız: Doğru, sen cenazesine katılmamıştın. Boş olduğumuz bir gün üçümüz gidelim olur mu?
Yiğit: Neden olmasın?
Gizem: Tamam ozaman.
Bu kısa sohbetten sonra Yiğit ile ofise geçtik. Ben elimdeki tablette son zamaki görevler hakkında bilgiler ediniyordum. "Bu akşam ikimiz göreve çıkacağız. Bir tefeciyi takip edeceğiz." Tamam dercesine başımı salladım ve Yiğit'in bana göndermiş olduğu bilgilere baktım. Ondan sonra Yiğit ile şirket işleriyle uğraştık biraz. Kısa bir süre sonra Zülfikar bey bizi ziyarete geldi. "Gizem kızım, seni tekrar görebilmek ne güzel. Nasılsın? Herşey yolunda mı?" Zülfikar beyin yüzünden o sıcak tebessüm hiç eksik olmazdı. "Çok iyiyim. Herşey yolunda. Sizleri tekrar görmek benim için de cok güzel. Sen nasılsın? Annem nasıl? Onu göremedim." Zülfikar bey gözundeki gözlükleri sildikten sonra tekrar konuştu. "Kendisi hafif üşüttü ondan evde kaldı." Ben ise cevabımı fazla bekletmedim. "Geçmiş olsun." Sağol dercesine başını eğdi kayınbabam. "Neyse kızım, kolay gelsin size.
Akşam Yiğit ile hazırlandıktan sonra arabaya bindik. Herzamanki gibi Yiğit arabayı kullanıyordu. Issız bir sokağa gelene kadar sürdü. Sonra durdu. "Beraber syu merdivenlerden çatıya çıkacağız. Kendisi tahminen on dakika sonra şu karsi tarafta duran apartmandan çıkacak. O çıkar çıkmaz onu takipe alacağız. Ben çatılarda dolanacağım, sen istediğin şekilde takip edebilirsin ama kendine dikkat et. -Seni seviyorum." "Ben de", o an ancak ağzımdan bu çıkabilmişti. Arabadan indik ve çatıya tırmandık. Sokaklar okadar sessizdi ki kendi kalp atışımı ve nefes alıp verişimi rahatlıkla duyabiliyordum. On dakika sonra karşı apartmandan uzun boylu, orta yaşlı birisi çıktı. "Bu o mu?" Yiğit evet manasında başını salladı. Fazla vakit kaybetmeden Yiğit koşarak karşı evin çatısına atladı. Ben ise aşağıya inip arabaların arkalarına saklanarak takip etmeyi tercih ettim. Hedef gittikçe uzaklaşıyordu. Biraz yakınlaşmak için yürümeye başlayınca bir el beni köşeye çekti ve ağzımı kapattı. Arkama dönemiyordum. "B-B-bırak beni!" Kendimi kurtarmak için elimden geldiği kadar çırpınıyordum. "Ah Gizem, seni mutlu görmek ne güzel. Sevgili eşine kavuşmuşsun." Beni tutan kişi Kartal dı, sesinden tanımıştım. "Uzun arayışlarımın sonucunda sonunda buldum seni." Içimden Yiğit'in gelip beni kurtarması için dua ediyordum. "Gizem, özlemedin mi beni?"O an onun bana yaptıkları gözümün önünde adeta bir film şeridi gibi geçti. Gözümden bir yaş aktı. "Merak etme, bu akşam benimle gelemezsin. Ama en yakın zamanda seni almaya geleceğim Gizem." Beni bırakır bırakmaz ortalıktan kayboldu. Derin bir nefes aldıktan sonra ağlamaya başladım. Etrafıma bakındım. Ne hedef ortada yoktu ne de Yiğit. Elimi saçlarımın arasına götürdum. Okadar çaresizdim ki. Ağır adımlarla arabaya bindim. Gözlerim ağlamaktan kızarmıştı.
"Şerefsiz arabaya bindi.", Yiğit arabaya binmişti. Halimi görür görmez gözlerini bana dikti. "Gizem, sen iyi misin??" Hani bazen ağlamayı bırakırsınız ve birisi size 'iyi misin'dedikten sonra daha çok ağlamaya başlarsın ya. Aynısı bende olmuştu. Yiğit hemen bana sarıldı ve saçımı okşadı. "Herşey yolunda mı?" Konuşmak çok zor geliyordu. "Hayır." Yiğit hayır cevabini alınca başıma bir öpücük kondurdu. "Neler oldu anlatmak ister misin?" "K-kartal...o-o burdaydi. Bana beni almaya geleceğini söyledi." "Ben hayatta olduğum sürece seni kimse benden alamaz."
Bundan sonra benim hayatım nasıl olacaktı hiç bir fikrim yoktu. Korkuyor muydum? Evet, korkuyordum. Ama bana birşey olmasından değil, Yiğit'e birşey olmasından korkuyordum. Tekrar bir ayrılık yaşamaktan korkuyordum. Bazen korkularınla yüzleşmek en iyisidir ama bu korkuyla yüzleşmek için hazır değildim. Gözlerim gökyüzündeki yıldızlar a kaydı. O an gökyüzünde, o yıldızların arasında olmayyi istedim. Belki de huzur oralarda bir yerdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Karısı #Wattys2019
RomantikAilesi tarafından zorla Yiğit ile evlenmişti Gizem. İlk başlarda bu olayı kabus gibi görsede sonradan hayatında başına gelebilecek olan en iyi şey olduğunu anlıyor.