Diğer yarım

937 31 7
                                    

Uzun süren bir baygınlıktan sonra zar zor kendime gelebilmiştim. Zifiri karanlık bir depoda ellerim ve ayaklarım bağlanmış bir vaziyetteydim. Etraftaki ağır benzin kokusu başımı ağrıtmaya başlamıştı. Etrafa bakındığımda hiç bir şey yoktu. Arkamda duran küçük pencereden gelen ışık içeriyi çok az olsada aydınlatıyordu. Boğazım oldukça kuruydu, anlaşılan buraya geleli baya olmuş. "HEYYYY!!!!!! KIMSE YOK MU!!!!!!" Sesim depoda yankı yapıyordu. "Günaydın Gizem." Kartal tam karşımda duruyordu. "Y-yiğit nerde? Benimle beraber olanlar nerde?" Kartal yere diz çökerek bana baktı. "Kazadan sağ kurtulamadılar. Başın sağ olsun." Yalan söylüyordu. Biliyordum. "Aradan tek sağ kalan sensin. Planlarınızı, sırlarınızı anlat ben de bırakayım seni." Ağlıyordum. Ciğerlerim sızlıyordu, kalbim sızlıyordu. "Ö-ö-öl-öldüler m-m-m-mi?" Olayın şokunu hala atlatamamıştım. Gözümden akan her yaş ateş gibi iniyordu. "Bak, beni işkenceye mecbur bırakma Gizem. Sizin sahip olduğunuz bilgiler bana lazım." Kararlıydım. Ne olursa olsun istediğini vermeyecektim ona. "İstediğini yap, ama istediğine ulaşamayacaksın." Dediklerim Kartalı oldukça rahatsız etmiş olmalıdır ki sinirini kontrol edemedi. Çıldırırcasına etrafına bakındı. Gözüne bir nesne erişince yere bakarak pis pis gülümsedi. Yerdeki duran cam şişeyi kafamda kırarak beni bayılttı.

Yiğit'in gözünden:

Hastanede büyük bir kargaşa vardı. Hemşireler ve doktorlar hepimize müdahele etmeye çalışıyorlardı. Geçirdiğimiz kazanın etkisinden dolayı hiçbirimiz olanların farkına varamamıştık.  O büyük kalabalığın arasından Gizemi arıyordum. Acaba başka bir hastaneye mi götürüldü? Çevrede bulunan bütün hastaneleri arayıp hasta kayıtlarını sordum ama Gizeme dair bir şey yoktu. Endişeli gözlerle hemşirelerden birinin yanına gittim. "Afedersiniz, eşimi bulamıyorum. Yardımcı olabilir misiniz?" Hemşire elindekilerini kısa süreliğine bıraktı. "Eşinizin ismi ne?" "Gizem Korkmaz." Hemşire telefonunu çıkardı ve hastaneden bir kaç kişiyle konuştu. "Maalesef eşiniz burada değil. Rapor da olay yerinde bulunmadığı da yazıyor." Nasıl yani? Kazayı geçirirken yanımızdaydı, aynı arabadaydık. Tam o sırada bir ceset getirildi. Cesedi getiren görevli bizi hastaneye getiren görevliydi. "Beyefendi, adınız Yiğit Korkmaz değil mi?" Evet manasında başımı salladım. "Başınız sağ olsun. Eşinizin cansız bedenini olay yerinden 9 metre ötesinde bulduk." Başımdan kaynar sular akıyordu. "Yanılmış olmayasınız??" Üzgün bakışlarla elime Gizem'in eşyalarını tutuşturdu. Aklıma ilk gelen şey babamı aramak oldu.

Zülfikar bey: Oğlum, Yiğit nasılsın? Gizem nasıl?

Yiğit: B-b-baba....b-b-e-ben emanete sahip çıkamadım....

Zülfikar bey: Oğlum kasadaki parayı dert etme. Önemli olan sizin sağlığınız.

Yiğit: B-b-ba-baba...

Zülfikar bey: Oğlum üzülme dedim ya.

Yiğit: BABA GIZEM ÖLDÜ!!!!! O BANA EMANETTI VE BEN ONU KORUYAMADIM BABA!!!!!!!!

Zülfikar bey: N-ne??

Yiğit: BABA BEN DEMIŞTIM O-ONU KORUYAMAM, BEN BUNU BECEREMEM DIYE!!!!! CANSIZ BEDENINI GÖRDÜM BABA!!!!!!! YANMAKTAN SIMSIYAH OLMUŞ BABA!!!!!!!

Hayatım kararmıştı resmen. Gizem'in sesi kulağımdan gitmiyor, yüzü de gözümün önünden gitmiyordu. Inanmak istemiyordum. Belki de yanlış anlaşılmadır diye kendime beyaz yalanlar söylemeyi denediysemde becerememiştim. 

Gizem'in gözünden: 

2 yıldır bu yerdeydim. Her gün çeşitli işkencelere uğramaktan bedenim mosmor olmuştu. Geceleri yaraların sızılarından dolayı uyuyamıyordum. En son ne zaman rahat uyudum? Bu soru aklımdan hiç çıkmıyordu. Zaten uyusamda rüyama Yiğit girdiği için ağlayarak uyanıyordum. Şişmiş ve morarmış gözlerimle etrafa bakındım. Zaten hep aynı manzarayı görüyordum. O kadar yorgundum ki göz kapaklarım ağır gelmeye başlamıştı. Kendimi uykuya teslim ettiğim an silahli bir grup içeriye daldı ve her tarafa ateş etmeye başladı. O gruptan biri bana geldi ve başıma silah dayadı. "Kartal nerde?" Bedenime ağır gelen başımı kaldırdım ve o kişinin yüzüne baktım. "Bilmiyorum." Silahi daha sert dayadı. "Oyunlara vaktim yok benim." Umutsuzca gözlerimi kapattım. "Ben burda 2 yildir rehin tutulan birisiyim. Kartal zaten buraya sadece bana işkence etmek için buraya gelir. Belli saatlerde gelmez, canı ne zaman isterse gelir." O gruptan biri daha geldi. Uzun boylu birisiydi. Gözleri ise mavi. Tipki Yiğit'in kiler gibi. Yüzündeki maske dikkatimi çekmişti. Simsiyahtı ama nedense ilgimi çekmişti. Sonra anladım ki dikkatimi çeken onun maskesi değildi. Bakışlarıydı. Sadece yere bakıyordu. Bağlı olduğum zinciri kırdıktan sonra kolumdan tutup bir arabaya götürdü beni. Ağzından bir kelime dahi çıkmıyordu. "Şey..teşekkür ederim." Dediklerimi dinlemeden ayrılmıştı. Bir kaç dakika sonra hepsi arabaya binmişlerdi. Yanıma ilk gelen bana adresimi sordu. Ona adresimi vermiştim. O mavi gözlü olan ise ayrı bir alemdeydi sanki. Kimseyi duymuyordu o kadar sohbetin arasından. O sadece arabanın camından dışarıya bakıyordu. Adrese geldiğimizde o mavi gözlü arabayı kullananı azarladı. "Ne zaman şu adresleri doğru yazacaksın!!!!" Istemsizce irkilmiştim. "A-adres d-d-doğru. Her şey için teşekkür ederim" O ise kararından vazgeçmiyordu. "Adres yanlış!! Burası benim evim!!" Şüphelenmeye başlamıştım. Acaba doğru yerdemiydim?

"Yine de bana bağıramazsın." Öfkeyle nefes alıp verdi. "Kimsin sen??!" Emniyet kemerimi çıkardım. "Yine de ben senin gibi kabalık yapmayacağım. Beni kurtardığınız ve EVIME getirdiğiniz için cok teşekkür ederim. Bu arada memnun oldum kaba bey, adım Gizem."  

Mafya Karısı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin