Son bulan hasret

927 31 2
                                    

"Gizem, sen yaşıyorsun hala. Bana senin öldüğünü söylediler.." Anlaşılan bu Kartal'ın yaptığı bir planın parçasıydı. Yiğit daha fazla dayanamayıp bana sımsıkı sarıldı. Akan gözyaşlarının haddi hesabi yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de onu özlemiştim. Ona sarılmayı, onunla vakit geçirmeyi çok özlemiştim. Onun o mavi gözlerini görmeyi özlemiştim. "Kartal da bana senin olay yerinde öldüğünü söylemişti." Yiğit gözyaşlarını sildikten sonra uzun uzun gözlerime baktı. "O herif sana zarar verdi mi?" Endişesinden ölecek gibiydi. "2 sene boyunca beni rehine olarak tuttu. Işkence etmedi desem yalan olur." Aniden Yiğit'in adamlarından biri yerinden zıplafı. "4 sene önceki kurtardığımız bayansın... hani Patronun evini kendi evin olduğunu söylemiştin. Anahtarın vesaire yoktu. Hatırladın mi?" Yiğit sanki dünyalar başına yıkılırcasına yere yığıldı. "Nasıl da aptalım. Eğer dikkatli davransaydım kurtardığım kişinin sen olduğunu fark edebilirdim..." Diğer çalışan ise "Ne patronun ne de senin suçun var. Senin kaybından sonra başka kimsenin yüzüne bakmadı. Ama önemli olan tekrar birbirinize kavuşmanız." Söyleyecek hiç sözüm yoktu. "Peki bizim eski ekibe ne oldu?" Yiğit derinden bir of çekti. "Olanlardan sonra istifa ettiler. Birdaha da görmedim onları." Anladım dercesine başımı salladım. Bundan sonra tek hedefim vardı. Kartalı bulup yaptıklarının bedelini ödetmekti. O benim hayatımdan 6 yılı çaldı. Ben ise onun hayatını öyle mahvedecektim ki, her nefes aldığı gün ölmek için dua edecekti. O ara Yiğit elime tabancamı verdi. "Artık geri alabilirsin." Artık savaş başlamıştı.

Pelin teyzeden veda ettikten sonra asıl evime gidiyorduk. Eve geldiğimizde evin büyük değişimi beni şaşırtmıştı. Evin heryeri dağınıktı ve yerde kırık cam parçaları vardı. Salondaki sehpanın üzerinde düğün resimlerimiz duruyordu. Yatak odasına girdiğimde ise aynı bırakıldığı gibi duruyordu. Yatağın üzerinde ise bir takım eşyalarım duruyordu. Etrafa bakınırken Yiğit arkamdan bana sarıldı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. "Kokunu özlemişim.", dedikten sonra daha da sıkarak sarıldı bana. Gözyaşlarımı serbest bırakmamak için kendimi sıkıyordum. Içimdeki o intikam isteği daha da büyüyordu. O herifi yakalayıp yalan dünyayı burnundan getirmek istiyordum. Bir müddet daha öyle durduktan sonra Yiğit tekrardan yanağıma bir öpücük kondurdu ve çalan telefonunu eline alıp telefon ile konuşmaya başladı. 

Evin dağınıklığı beni cidden boğmuştu. Kendimi daha fazla tutamayıp elime bir temizlik bezi aldım ve temizliğe başladım. Yiğit ise telefon görüşmesini bitirmiş beni seyrediyordu. 

Gizem: Hadi sen de eline bir bez al sil şu masayı.

Yiğit: Tamam Aşkım.

Yiğit eline bir bez aldıktan sonra geri geldi ve kendi çabasıyla masayı silmeye başladı.

Gizem: Masanın alt kısmını da sil.

Yiğit: Peki neden?

Gizem: Orası da tozlanıyor da ondan.

Yiğit: Aşkım surda yılların hasreti var ve sen temizlik mi yapiyorsun??

Gizem: Canım, o kaza öldürmedi beni ama bu evin pisliği öldürecek beni. 

Temizlik bittikten sonra ikimiz koltuğun üzerine oturduk. "Sana bir şey demeliyim Yiğit." Yiğit bana baktı. Işte o an diyemedim. Hafıza kaybından bahsedemedim. Gözleri mutluluktan Işıl Işıl parlıyordu. Ve benim bu mutluluğu bozmaya hakkım yoktu. "Dinliyorum seni birtanem." O an hangi bahaneyi uyduracağımı bilemedim. "Canım..aşırı derecede Pizza çekti. Pizza söylesen olur mu?" Ahh Gizem böyle berbat bir bahane mi olur. Yiğit telefonunu çıkardı ve pizza söyledi. Ben ise mutfağa gittim ve dolaptan kola çıkardım. Dolaptan bardakları alacakken elimden bir bardak düştü ve kırıldı.
Parçaları toplamak için yere diz çöktüğümde bana hiç de yabancı gelmeyen bir kolye vardı yerde. Banu'nun kolyesi neden bizim mutfakta? Kolyeye baktığımda kolye cidden Banu'nundu. Arkasında ismi kazınmıştı. Ama Banu İngiltere'de. Acaba bana hatıra olarak gitmeden önce mi vermişti? Aklım karışmıştı. Kolyeyi elime aldım ve salona gittim.

Gizem: Canım, bu kolyeyi mutfakta buldum. Ben ne zaman almıştım ki bunu?

Yiğit: Gülüm, senin böyle bir kolyen yok ki.

Gizem: Kimin kolyesi ozaman?

Yiğit: İlk defa görüyorum desem yalan olmaz...

Gizem: Acaba eve bizden habersiz giren mi oldu?

Yiğit: Eve zorla giren olmamış.

Gizem: Saçma olanı bu kolye benim arkadaşıma ait. Ve o İngiltere'de.

Yiğit: Biri sana veya bana bir mesaj bırakmak için de buraya bırakmış olabilir.

O an evin penceresi parçalandı ve Banu içeriye girdi. "Bu kadar kolay bir şekilde bulacağını bilemedim" Çok değişmişti. "Senin burda ne işin var?" Bu soruyu Yiğit ve ben aynı anda sormuştuk. Yiğit Banuyu tanıyor muydu?? "Tam film senaryosu gibi. Ezik bir kızın eski sevgilimle evlenmesi."

DUYURU!
Ben araba ile Türkiye'ye yolculuğa çıkacağım ve bu yüzden yeni bölümün gelmesi biraz uzun sürebilir. Hepiniz hakkınızı helal edin.

-KalemsizYazar2000

Mafya Karısı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin