Nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Donmuş kalmıştım adeta. Kalp krizi geçirmemek için başka seyler hakkında düşünüyordum. Acaba duymamış gibi mi yapmalıydım? Ama duyduğumu biliyordu. Offf! Ya, evli değilmiyiz utanacak ne vardı ki bunda? Sonuçta çok normal bir soruydu. "Ş-şey...Yiğit..." Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Konuyu değiştirsemiydim acaba? Hislerimin ne olduğuna dair bir fikrim yoktu. Derin bir nefes aldım. "YIĞITNEDENSEBILMIYORUMAMASENINYÜZÜNDENKALBIMPATPATATIYORNEFESALAMAYACAKDURUMAGELIYORUM" Yiğit kahkaha atmaya başlamıştı. "Sen bu sene yetenek yarışmasına katıl, rap konusunda çok yeteneklisin." Hala ona kalbimi açtığıma inanamıyordum. "Bu arada, dediklerin benim için de geçerli." OHAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!!!! Yiğit...Yiğit benden hoşlanıyordu......şaka mı yapıyordu acaba. "Gerçekten mi?" Yiğit arabayı çalıştırdı. "Şaka yaptım" Hayal kırıklığına uğramış gibiydim. Dudaklarımı büzdüm ve camdan dışarıya baktım. Yiğit in kıkırdadığını duyabiliyordum. Yiğit beni dürttü. "Küstün mü?" Omuzumdan Yiğit in elini ittim. "Yiğit in biricik karısı üzülmüş müüüü" Bir de dalga geçiyordu. "Komik mi sence yaa..bir de dalga geçiyorsun benimle..." Yiğit ani fren yaptı. Arabadan indi. "BEN YIĞIT KORKMAZ, AYKUT SÖKMEZ IN KIZI GIZEM SÖKMEZ-" Aniden arabadan inip Yiğit in ağzını kapattım. "Buna gerek yok. Anlamam gerekeni anladım zaten" Yiğit ağzından elimi çekti. "Peki seninle dalga geçiyormuymuşum Gizem." Hayır manasında başımı salladım. "Beni sevdiğini bütün dünya bilmesede olur. Ben biliyorum ya, o bana yeter." Yiğit başımı kendi göğsüne yasladı. "Birazcık böyle kalsak olmaz mı?" Fısıldayarak "Olur" dedim.
Eve geldiğimizde üzerime önlüğü takar takmaz mutfağa gittim. Tam dolaptan malzemeleri alacakken Yiğit koşarak yanıma geldi. "G-Gizem. Annemler geliyor."
Gizem: Gelsinler.
Yiğit: Senin annenlerde geliyorlar.
Gizem: Gelsinler.
Yiğit: Annenler diyorum.
Gizem: Ne yapayım evden mi kovayım Yiğit?
Yiğit: Haklısın.
Gizem: Ben yemeği yaparken sen de evi temizlesen olur mu? Süpür ve yerleri sil yeter.
Yiğit: Tabii ki de yaparım.
Gizem: Arabada dediklerimi iyi anlamış olmayabilirsin. Heyecandan düzgün konuşamadım.
Yiğit: Neyi kast ediyorsun?
Gizem: Seni seviyorum.
Yiğit: Polis çağır!
Elimdekilerini bırakıp Yiğit in yanına gittim.
Gizem: Iyimisin? Neyin var?
Yiğit: Kalbim çalındı. Hırsızı da buldum, tam da karşımda.
Gizem: B-Ben yemeği yapayım...
Yiğit: Ben de seni.
Gizem: Efendim?
Yiğit: Ben de seni seviyorum.
Misafirlerimiz gelmişti ve hep birlikte salonda oturuyorduk. Annem bana bakıp duruyordu, sanki suç işlemiştim. "Bakıyorum da aranızdan su sızmıyor damat bey." Annem ne zaman değişecekti. Yiğit gülümsemekle yetindi. "Gizem, kızım lavabo nerde?". "Ben götüreyim seni, anne.", dedikten sonra annem ile lavaboya doğru gittik. Salondan uzaklaşır uzaklaşmaz annem köşeye sıkıştırdı beni. Kolumu cimcikleyerek "Hiç utanmıyor musun sen?!?!?!" Canım çok acıyor olsada sesimi çıkaramadım. "Biz onca zorluklar arasında yaşarken sen burda prensesler gibisin. Ohh buldun zengin kocayı senden iyisi yok vallaha." Annemin elini kolumdan çekmeye çalışıyordum. "Yiğit ile zorla evlendiren sizdiniz zaten" Annem daha da sıkı cimcikliyordu. "Şirket battı, hiç mal varlığımız bile yok. Ablan günlerdir depresyonda." Annemin elini çekmeyi tekrar denedim. "Borca batmayın dedikçe dinlemediniz. Benim bir suçum yok" Annem daha da sıkmaya başladı. Canım oldukça yanıyordu. "Şirketin bir hissesini kendi üzerine al..hatta sen bütün mal varlığını üzerine al. Sonra tekmeyi koyarsın kocana." Annemin dediklerine inanamıyordum. "Senin için herşey kolay zaten. Ben Yiğit e bunu yapamam anne." Annem sinirlenmeye başladı. "Zaten zorla evlenmedin mi?!? Boşanman da kolay olur. Bir de nafaka alırsan ala....sen hatta çocuk doğurmaya bak" Son bir kez kolumu kurtarmaya çalıştım. "Evet, zorla evlendirildik ama ne Yiğit in ne de benim niyetim var ayrılmaya. Ve benim mutluluğumuzu bozmaya hiç de niyetim yok anladın mı?? Kendi öz ailemden görmediğim merhameti ben sizin zorla evlendirdiğiniz bir insandan gördüm. Ve sana şunu söylüyorum anne, iyiki evlenmişiz." Annem diğer eliyle saçımı çekmeye başlamıştı. "BEN NE DERSEM ONU YAPMALISIN; YOKSA-" Bir el beni tutup kendine doğru çekmişti. Başımı kaldırdığımda karşımdaki Yiğit di. "Yapmazsa ne olur?" Annemin rengi bembeyaz oldu.
"Anne kız konuşuyorduk işte..." Yiğit elbisemin kolunu yukarıya çekti ve annemin cimciklediği yere baktı. Mosmor olmuştu. "Konuşma şekliniz böyle mi?" Annem sahte gülümsemeyle konuşmasına devam etti. "Çarpmış bir yere demekki. Çok sakardır Gizem." Yiğit öfkelenmişti. "Kendi gözlerimle olan biteni görüp duymasam inanırdım dediklerine. Şunu da bilmeni isterim ki bundan sonra Gizemi istemediği bir şey icin zorlayamazsin. Önceden Gizemi koruyacak kimsesi olmadığından boyun eğdi dediklerine ama şimdi ben varım." Yiğit elimden tuttu ve beni mutfağa götürdü. Dondurucudan buz aldı ve koluma koydu. "Acıyor mu?" O an gözyaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım. "Sakin ol, ben varım. Şimdi elini yüzünü yıka ve hiç birşey olmamış gibi salona gel. Anlaştık mı?" Tamam manasında başımı salladım ve lavaboya gittim. 5 dakika sonra salona geldim. Sohbet derindi, şirket işleriyle alakalı konular hakkında konuşuyorlardı. Münevver hanım ben salona girer girmez bana baktı. "Herşey yolunda mı gelinim?" Hafif bir tebessüm ile "Tabii ki de yolunda. Önemli bir telefon görüşmesi yapmam gerekti. İş ile alakalı." İş kelimesini duyan annem bana baktı. "Kızım sizin şirkette mi çalışıyor?" Kayınvalidem halinden memnun bir şekilde gülümsedi. "Tabii ki de. E, gelecekte işlerle kim uğraşacak? Yiğit tek çocuğumuz, bütün yükü ona atmak doğru olmaz. Ikisi beraber rahat bir şekilde şirketi yönetirler." Annem kıskançlıktan patlamak üzere olan bir çocuk gibi keskin bakışlarla bana baktı. Bu bakışların farkında olan Yiğit elimden tuttu. "Sahi, bugün işleri nasıldı? Gizem evde kaldı demiştin. Bitirebildin mi bari?" Yiğit tatlı bir tebessüm ile Zülfikar beye baktı. "Bitirdik işi. Gizem bana sürpriz yapıp geldi. Eve geleli fazla olmadı zaten." Bunu duyan Zülfikar bey gururlu bir şekilde babama baktı. "Çok iyi bir kiz yetiştirmişsiniz. Böyle evladı kimse bulamaz bu devirde."
Saat geç olmaya başlamıştı. "Ozaman biz kalkalım artık, çocuklar dinlensin. Yarın erkenden işe gidecekler. Uykularını alsınlar. " Zülfikar bey herkesi ayağa kaldırdıktan sonra evden çıktı. Kayınvalidem, babam, ablam onların peşinden gittiler. Annem ile başbaşa kalmıştık. Bana nefret dolu gözlerle bakıyordu. "Keşke öldürseydim seni..", dedikten sonra evden ayrıldı.
"Kim benim biricik, minnacık karımın moralini bozmuş acaba?" Yiğit elinde iki fincan kahve ile yanıma oturdu. "Şu biricik, minnacık şeylerini bıraksan. Çocuk değilim ben" Yiğit güldü. "Tamam karıcığım." Yiğit elindeki fincanın tekini elime tutuşturdu. "Kahve sohbeti yapalım hadi. Moralini kim bozdu?" Yiğite doğru döndüm. "Herzaman ki annem işte..cidden annemin dediklerinin hepsini duydun mu?" Yiğit istemezcesine başını evet manasında salladı. "Eğer beni sevmeseydin. Annenin dediklerini yaparmıydın?" Bakışlarım ciddilesmişti. "Yapmazdım, masum insanlarla oynayamam ben." Yiğit kahvesinden bir yudum aldı. "Elindekini süs olsun diye vermedim. İç. " Bu beni güldürmüştü. "Kocacığımın morali neden bozuk?" Yiğit birden yerinden zıpladı. "Ne dedin sen?" Yere kahve dökülmüştü. "Moralin neden bozuk dedim?" Şimdi dalga sırası bendeydi. "Ondan önce bir şey dedin?" Şaşırırcasına etrafa bakındım. "Ne dedim acaba??" Yiğit dondurmasını yere düşüren bir çocuk gibi mızmızlanmaya başladı. "Ya ondan önce bir şey dedin işte!" Yiğit in döktüğü kahveyi sildim. "Ne demiş olabilirim acaba? Bir tahminin var mi Yiğit ?" Yiğit mızmızlanarak fincanını sehpaya koydu. "Ya kocacığım dedin bana!"Fincanımı sehpaya koydum. "Allah Allah, sahi öyle mi dedim?? Cidden o kelimeyi kullandığımı hatırlamıyorum" Yiğit bana bir yastık fırlattı. "Yatmaya gidiyorum Gizem." Bana atılan yastığı yerine koydum. "Iyi geceler kocacığım." Yiğit salondan çıkarken dediğimi duyar duymaz yanıma koştu ve koltuğa oturdu. "Ne dedin???" Gözlerimin içine bakıp cevap vermemi bekliyordum. "Kocacığım dedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Karısı #Wattys2019
RomanceAilesi tarafından zorla Yiğit ile evlenmişti Gizem. İlk başlarda bu olayı kabus gibi görsede sonradan hayatında başına gelebilecek olan en iyi şey olduğunu anlıyor.