Yiğit patlamaya hazır bir volkan gibiydi. Siniri bir kıtayı ikiye ayırabilecek kadar fazlaydı. "O IT KIMSE ONU BULUP KENDI ELLERIMLE GEBERTECEĞIM!!!!!!!!!" Sesi okadar yüksekti ki istemesemde irkilmiştim. "Y-yiğit. S-sakin ol lütfen." Korktuğumu gören Yiğit yanıma oturdu. "Özür dilerim Gizem. Sadece öfkemi kontrol edemedim." Derin bir nefes aldıktan sonra Yiğitin elinden tuttum. "Sorun değil, sinirlenmene hak veriyorum canım." Yiğit bir elini yanağıma koydu. "Söz, onu dediklerine pişman edeceğim gülüm."
Ertesi gün beraber dışarıya çıktık. Aslında iş dışında ilk defa birlikte dışarıya çıkmıştık. Beraber yeni açılan lunaparka gitmiştik. Atlı karıncayı görür görmez öyle heyecanlanmıştım ki, tıpkı bir çocuk gibiydim. "Yiğiiiit?? Birkez binsek olur muuuu???", şirin bakışlar atıyordum Yiğite. Hafif bir tebessüm ile "Tamam binelim"dedi. O an okadar çok mutluydum ki. Atlı karıncaya bindikten sonra biraz dolaştık. "Sence bir şey eksik değil mi Gizem?" Çabucak çantamı kontrol ettim. Anahtarlar, telefonum, ehliyetim, cüzdanım ve kimliğim. Lazım olacak herşeyim yanımdaydı. "Ne eksik?" Yiğit gülerek elimden tuttu. "Bu eksikti." Yanaklarım kızarmıştı. Aptal Gizem!!! Insan kocasından utanır mı?!? Yanaklarımı gören Yiğit halime gülmüştü. "Utandın mı?" Hemen kendimi ele vermemeliydim. "Ş-şey.." Verecek düzgün bir cevabım yoktu. Onun dikkatini dağıtmak iyi bir fikir gibi gelmişti. Gözüme erişen ilk şey pamuk şekeriydi. "Şey...pamuk şekeri!" Yiğit şaşkın bakışlarla bana baktı. "Anlamadım?" Parmağımla pamuk şekere işaret ettim. "Pamuk şeker. Hadi alalım!" Yiğit gülümseyerek işaret ettiğim yöne baktı. "Hadi alalım."
Pamuk şekeri yedikten sonra Yiğit güneş ışığından dolayı parlayan gözlerime bakıyordu. "Uzun uzun baktıran şey ne?" Yiğit içtenlikle "Özlem" dedi. "Seni özledim." Dedikleri beni duygulandırdıysada gülümseyerek "Ben herzaman burdaydım. Giden sendin." Yiğit sımsıkı bana sarıldı. "Haklısın. Ama geri döndüm." Bir kaç dakika öylece durmuştuk. Yoldan gelen geçenler bize bakıp duruyorlardı. Bizim bu tatlı anımızı aniden yağan yağmur bozmuştu. "Ah bir de bu eksikti!", dedi Yiğit. Ben ise bu durumdan memnundum. Yağmurun altında ıslanmak hoşuma gidiyordu, çocukken de çok severdim. Yağmur yağar yağmaz dışarıya çıkar ıslanana kadar eve gelmezdim. Hatta bir keresinde annem izin vermedi diye gizlicene evden kaçıp ormana gitmiştim. Toprağın kayganlığı yüzünden yere düşüp başımı yaralamıştım. "Buraya gel, ıslanacaksın." Yiğit beni yanına çağırmıştı. "Beş dakika daha." Bu çocuksu davranışlarım Yiğiti güldürmüştü. "Hastalanırsan acı şurup içiririm sana. Hatta hastaneye götürür kocaman bir iğne vurdururum." Yiğitin dalga geçiş şekli moralimi bozmuştu. "Çocuk değilim ben iğneden korkacak. Bu ufak tefek şeylerden korksaydım mafya işlerine el atmazdım." Bu halim Yiğiti daha da güldürmüştü. "Ilk gününü hatırlatmayayım istersen Gizem hanım." O gün bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti. Dediklerimden pişman olmuştum. "Ya neyse bırak onu bunu. Sahilde yürüsek mi biraz?" Yiğit tamam manasında başını salladı ve el ele tutuşarak arabaya gittik.
Sahilde ki o güzel hava hoşuma gitmişti. Çocukluk anılarım birer birer gözümün önünden geçiyordu. Yağmur durmuştu ve güneş kendisini göstermeye devam ediyordu. Sahildeki kumlar yağmur suyundan dolayı ıslaktı. Ayakkabılarımı çıkardım ve sahilde yürümeye devam ettim. Ayaklarıma değen kumun hissi o kadar güzel di ki. Biraz yürüdükten sonra yerde dikkatimi çeken bir şey vardi. Eğilerek onu aldım. Oldukça güzel bir deniz kabuğuydu. "Çok güzel" Tepkimi gören Yiğit sıcacık gülümsedi. "Yiğit, çok teşekkür ederim." Tek kaşını kaldırarak cevap vermişti Yiğit. "Neden?" O an ani bir düşünce ile Yiğit e sarıldım. "Kalbinde bana bir yer ayırdığın için. Hayatında bir yer ayırdığın için. Beni sevdiğin için. " Yiğit büyük bir şefkatle bana gülümsedi. "Asıl ben sana teşekkür ederim, huysuz halime katlandığın için. Yaptıklarıma rağmen bana kalbine giden kapıyı açtığın için."
Eve geldiğimizde üzerimdeki kıyafetleri değiştirip rahat birşeyler giydim. "Gülüm, gelir misin bir dakika?" Yiğitin cağırmasıyla salondaki koltuktan kalktım ve yatak odasına gittim. "Efendim Yiğit." Yiğit yanına oturmam için işaret etti. Bende onun isteği üzere yanına oturdum. "Sana bir şey diyeceğim." "Dinliyorum." Yiğit telefonundan birşeylere baktı. "Mesaj geldi bana annemden. Bu haftasonu çiftliğe gidelim diyor. Gitmek istermisin? Ben işlerden dolayı gidemeyeceğim." "Olmaz Yiğit, sen işlerle uğraşırken ben keyif yapamam. Sensiz tadı olmaz hem." Yiğit gülümseyerek Münevver hanımı aradı.
Yiğit: Alo? Anne nasılsın?
Münevver hanım: Iyiyim oğlum. Sen nasılsın? Gelinim nasıl?
Yiğit: Biz iyiyiz anne. Sen babamla git çiftliğe, biz gelemeyeceğiz.
Münevver hanım: Aaaa neden?
Yiğit: Benim işlerim var-
Münevver hanım: Ozaman Gizem gelsin.
Yiğit: Beni yanlız bırakmak istemiyor. Başka zaman beraber gideriz.
Münevver hanım: Bu sefer böyle olsun. Birdaha ki sefere hepberaber gidelim.
Yiğit: Tamam. Kapatıyorum. Kendinize iyi bakin. Babama selam söyle.
Münevver hanım: Gelinime iyi bak.
Yiğit telefonu kapattı ve yatağın üzerine koydu. "Gelinim..gelinim..insan kendi oğluyla ilgilenir biraz. Koma da yatan benim ilgi odağı sensin Gizem." Yiğitin bu çocuksu davranışı güldürmüştü beni. "Ayy kıyamamm kıskandın mı seeen??" Yiğit yatağın üzerindeki duran yastığı bana fırlattı. "Çocuk değilim ben" Yiğit morali bozuk bir şekilde yatağa gömdü yüzünü. "Yiğit?" Yiğit cevap vermemişti. "Aşkım?" Yiğit jet hızıyla dönmüştü. "Ne dedin?" Başlamıştık yine. "Aşkım" Yiğit sevinçten sımsıkı sarıldı bana. O gün ikimiz için de çok güzel bir gündü. O an şunu fark etmiştim. Yiğitin bana olan sevgisinin değeri paha biçilemezdi. Çünkü o kalbiyle seviyordu beni. Ağzından çıkan her tatlı söz dilinden değil kalbinden geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Karısı #Wattys2019
RomanceAilesi tarafından zorla Yiğit ile evlenmişti Gizem. İlk başlarda bu olayı kabus gibi görsede sonradan hayatında başına gelebilecek olan en iyi şey olduğunu anlıyor.