Sen benim umrumdasın.

2.1K 59 17
                                    

Sabah uyanmıştım ve banyoya gidip bir duş aldım. Üzerime rahat birşeyler giydikten sonra mutfağa gittim. Saat 5 idi. Bu sabah Yiğit saat 7 de mafya ofisine gidecekti. Dolaptan malzemeleri aldıktan sonra Yiğit işe götürsün diye yiyecek bir şeyler hazırladım. Onları plastik kablara koyduktan sonra kahvaltıyı hazırladım. Masaya son dokunuşlarımı yaptıktan sonra saate baktım, saat 6 olmuştu. Birden banyodan sesler geldi. Yiğit uyanmıştı. Evin mafyası mutfaga gelmişti. "Günaydın Yiğit" Yiğit şaşkın bakışlarla bana baktı. "Gelişmeler kaydediyorum Gizem." dedikten sonra masaya oturdu. "Çay mı içersin yoksa kahve mi?" Yiğit kesin bir cevap ile "Kahve" dedi. Kahvesini verdikten sonra kahvaltı sofrasına oturdum. "Mafya işlerine başlayacağın için mi bukadar heyecanlısın?" Evet, heyecanlıydım ama bunun spesifik bir sebebi yoktu. "Bilmiyorum" Yiğit kahvaltısını bitirmişti. "Benimle gelmek ister misin? Hem seni eğitmek zorundayım. Silah kullanmayı, dövüş sanatları vesaire." Evet manasında başımı salladım. "Ama ilk önce mutfağı toplayıp üzerimi değiştirmem lazım. Hello Kitty li kazakla öyle bir ciddi ortama gidemem." Yiğit kahkaha atmıştı. "Tamam, acele et. Gecikmeyelim." 

Işık hızıyla işlerimi bitirdim ve mutfaktan Yiğitin yemeğini aldım. "Elindekiler ne?" Yiğit elimdeki çantayı inceledi. "Senin öğle yemeğin" Yiğit kızarcasına baktı bana. "Sana daha kaç kez kendini yorma demem lazım?" Güldüm ve arabaya doğru gittim. Yiğit ise peşimden geldi. "Bugün aşırı derece de iyi tarafından kalkmışsın." Onu dinlemiyormuş gibi radyodaki çalan şarkıya eşlik ettim. Benim böyle enerjik olduğumu gören Yiğit gülmekten başka bir şey yapmadı. Aniden gülümsemesi kaybolmuştu. Gözleri dolmaya başlamıştı. Acaba aklından neler geçiyordu Yiğitin? Sormayı çok istedim ama bir müddet sustum. "Her şey yolunda mı?" Bir şeyin farkına vardığımı anlayan Yiğit buruk bir gülümseme ile cevap verdi. "Tabii ki de yolunda. Sadece düşüncelere dalmışım." Onu biraz neşelendirmek için planlar yapıyordum ama aklıma bir şey gelmiyordu. Onu okadar da tanımıyordum sonuçta. Acaba ne yapabilirdim?? Ona hediye mi almalıydım? Yoksa...aklımda daha fazla seçenek yoktu. Bu yüzden bana bir ilhamın gelmesini bekledim ama ne yazık ki gelmedi. "Yiğit" Yiğit bakışlarını bana çevirdi. "Nelerden hoşlanırsın? Sevdiğin şeyler nelerdir?" Yiğit bu soruya şaşırmıştı. Düşünürcesine gözlerini kıstı. "Ok atmayı ve ata binmeyi çok severim. Mafya işlerinden kalan zamanımı ata binmekle geçiririm. Haftada bir gün sinema filmi izlerim ister evde ister sinemada. Sevdiğim film türleri korku, aksiyon ve polisiye. Sevdiğim renk siyah. Yiyecek ve içecek konusunda seçici değilimdir, yenilebilir her şeyi yerim. Kitap okumayı da severim, uyku tutmadığında kitap okurum." Anladım dercesine başımı salladım. "Peki sen?" Gelmiştik. Arabadan inecekken Yiğit elimden tuttu ve inmemi engelledi. "Sorunun cevabını ver ilk önce." Aslında yanaklarım kızarmıştı biraz. Elimden tutması, gözlerimin içine bakması...."Resim çizmeyi çok severim. Şirkette vakit geçsin diye resim çiziyordum. Ben aksine kitapları ve filmleri sevmiyorum." Yiğit şaşırırcasına bana baktı. "Hangi insan film sevmez ki?" Yapılacak bir şey yok dercesine omuzlarımı silkeledim. "Peki sebeb?" Bu soru bana derin bir ah çektirmişti. "Çünkü bahsedilen o mutlu hayat gerçekte yok. İzledikçe veya okudukça hayal kırıklığına uğrattıkları için sevmiyorum. En son 14 yaşımdayken bu şeylerle ilgilendim. Ondan beri kendimi uzak tutuyorum böyle şeylerden" Yiğit hayal kırıklığına uğramış gibiydi. "Bundan sonra seveceksin. Çünkü beraber okuyup seyredeceğiz." dedikten sonra arabadan indi. Ben de onun peşinden indim. 

Ofisine girdik ve ben orda duran bir koltuğa oturdum ve Yiğitin işlerini bitirmesini bekledim. 20 dakika sonra kağıt işleri bitmişti. "Hazırlan birazdan eğitimine başlayacağım" Tamam manasında başımı salladım ve lastikle saçımı topladım. Yiğit çekmecesinden pembe bir kutu çıkardı. "Bu senin için" dedi ve bana uzattı. "Teşekkür ederim" dedikten sonra kutuyu açtım. İçindekini görünce kahkalara boğulmuştum. "Yaaaaa! Neresi komik bunun???" Yiğit bozulmuştu biraz. "Hediyen cidden çok değerli bir hediye ama...insan pembe tabanca mı alır" Gülmekten doğru düzgün konuşamıyordum. Halimi gören Yiğit de gülerek bana katılmıştı. "Düşünsene ciddi bir ortamdayız herkes silah çekiyor. Ben çekince ciddiyet ortadan kalkar" Bunu söyledikten sonra Yiğit kahkaha atmaktan kendini alamadı. "Yine de teşekkür ederim." Gülmekten karnım ağrımaya başlamıştı. "Egitime başlamıyor muyuz?" dedikten sonra Yiğit elimden tuttu ve beni bodrum katına götürdü. Bana silahin nasıl tutulduğunu ve nasıl kullanıldığını gösterdikten sonra bir kaç el ateş etmeyi denedim. Ilk başlarda zor gelmişti, sesine alışamamıştım silahın. Yiğit elimdeki silahi aldı. "Mola vakti" dedikten sonra elimden tutup ofisine götürdü. "Ilk kez silah kullanmana rağmen çok iyi kullanıyorsun Gizem.", bu iltifata Yiğitin gülümsemesi de eşlik etmişti. 

Biraz oturduktan sonra avludan patırtılar geliyordu. Silah seslerini duyana kadar endişelenmemiştim. "Yiğit, bir şeyler ters gidiyor sanki." Yiğit tedirgin sesimi duyunca ofisten çıktı. Silah sesleri çoğalmıştı. Masada duran silahımı aldım ve masanın arkasına geçtim. Aniden kapı açılmıştı ve kurşunlar yağdırılıyordu bana doğru. Çıkıp ateş etmeye cesaret dememiştim. Ama orda durup olanların bitmesini bekleyemezdim. Silahımın sarjörünü doldurdum. Aniden ayağa kalkıp gelişi güzel ateş etmeye başladım. Bana ateş edeni yaralamayı başarmıştım. Kan içinde yere yığılmıştı. Avluya doğru koştum. 6 kişi Yigiti çevrelemişti. "Gizem kaç burdan!" diye bağırmıştı Yiğit. Adamlara ateş etmeye başlamıştım. "Seni yanlız bırakamam.", dedikten sonra Yiğitin yanına koştum ve sırtımı onunkuna dayadım. O önden gelenleri vururken ben arkadan gelenleri vuruyordum. "Çetendeki adamların nerde senin?" Yiğit ateş etmeye devam ediyordu. "Bilmiyorum" Tam birisi Yiğit e ateş edecekken onu yere indirdim. "Yaralandın mı Gizem?" Kendisi canından olacakken hala beni düşünüyordu. "Sen beni boşver!" Gelen son kişiyi de yaralamıştım. "Boşveremem işte!" Yiğit yaralanmıştı. Kolundan akan kana bakıyordum. "Yi-yiğit..Iyi misin?" Yiğit iyiyim manasında başını salladı ve derin bir nefes aldı. "Sen zarar görebilirdin!!" Yiğit çok öfkelenmişti. "Ne yapsaydım mısır patlatıp seyretsemiydim??!" Gözlerimden yaş akmaya başlamıştı. "Gizem, ben çareme bakabilirdim. O adamlar seni indirselerdi ben ne yaparım düşündün mü? Ailene ne diyebilirdim? 'Kızınızı vurdular çok üzügünüm'mü?" Yiğitin dediklerini daha fazla dinleyemiyordum. "Ailemin umrunda değilim zaten farkında mısın??? Ne arıyorlar ne soruyorlar!!! Anla artık ben kimsenin umrunda değilim Yiğit! Onlara ölüm haberim gitse sevinirler Yiğit! Ben kimsenin umrunda değilim!!!" Yiğit kolumdan tutmuştu beni. "AMA SEN BENIM UMRUMDASIN GIZEM!!!!"

Mafya Karısı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin