1

1.6K 133 62
                                    




"Yes, yes, yes! Kaptım rolü be!"

"İngilizcede bildiğin tek kelimenin 'yes' olduğunu bu kadar belli etmek zorunda mısın?"

"B1 seviyesinde ingilizce biliyorum tamam mı?"

"Zırva yapma."

Elimdeki telefonu koltukta oturan Seokjin'in karnına doğru fırlattıktan sonra gayet mutlu bir şekilde mutfağa yöneldim.
Az önce kariyerim için çok önemli olan bir dizinin başrolünü kapmıştım ve bunu kutlamak için koca bir kutu dondurma yemeye oldukça kararlıydım.

Sallana sallana mutfağa girdim ve bir şarkı mırıldanarak buzluğu açtım. En sevdiğim dondurmadan yalnızca bir kutu kaldığını görünce üzülsem de alışveriş listesine eklemeyi aklıma yazıp son kalan kutuyu aldım. Ardından aldığım bir kaşıkla mutfaktan ayrılırken Seokjin bıraktığım koltukta oturmuş bir telefon görüşmesi yapıyordu.

"Namjoon bu cidden gerekli mi? Jimin'in oradaki polislerin başına ne belalar açabileceğini bir düşünsene!"

Ben ve birilerinin başına bela açmam hakkında ettiği lafları duymamla karşısındaki koltuğa kurulup dondurmamı kaşıklamaya başladım.

"İyi de Jimin ceset görmeye dayanamaz. Geceleri benim yanımda uyumaya kalkabilir bak ciddiyim."

Evet ceset görmeye cidden dayanamazdım ve dizide bir dedektif olarak sahte de olsa birçok cesetle karşı karşıya gelecektim.
Ama bunu dert etmiyordum çünkü bir şekilde halledeceğime emindim. Mesleğimi seviyor ve her şeyden üstün tutuyordum bu yüzden yapamayacağım şey yoktu.

"Peki sen bilirsin ben söyleyeceğimi söyledim."

Memnuniyetsiz bir suratla telefondaki aramayı sonlandırdıktan sonra bana çevirdi yüzünü. Elimdeki dondurmaya bakıyordu.

"Alışveriş listesine dondurma eklesene bu sonuncusuydu. Ne ara bitmiş anlamadım."

"Anlamazsın tabii habire yiyorsun."

"Elli yedi kiloyum saçmalama istersen?"

Ayağa kalkmıştı ve yanıma doğru geliyordu.
Uzanıp ağzıma götürmeye hazırlandığım kaşığı tuttu ve bana doğrulttu.

"Kilolusun demedim Jimin mal mısın? Habire yiyorsun dedim sadece."

"Var ki yiyorum sana ne ya!"

Elindeki kaşıktaki dondurmayı yedikten sonra kaşığı tekrar elime tutuşturdu ve yanımdaki boşluğa oturdu.

"Namjoon aradı ve sana bok gibi haberlerim var."

"Ne kadar bok gibi olabilir ki az önce milyonluk iş kaptım?"

Ellerini yanaklarına koyarak yüzünü sıkıştırdı. Sinirlenince hep bunu yapıyordu ama bence çok saçmaydı çünkü yüzü kızarıyordu ve kaşlarını da çattığı için korkunç oluyordu biraz.

"Dizideki rolüne adapte olabilmek için iki ay boyunca dedektiflerle takılacaksın."

"Ne? Gerçek dedektiflerle mi? Silahları olan dedektifler?"

"Evet..."

"Siktir, Namjoon hyunga minnettarım!"

"Küfür etme leş herif! Anneni bu ağızla mı öpüyorsun ha?"

Pekala şu an elimde erimeye hazır duran dondurma bile umrumda değildi çünkü şaka gibi ama iki ay boyunca dedektiflerle birlikte olacaktım.
Seokjin hyungun bok gibi bir haber demesine rağmen ben aşırı mutlu olmuştum. Polisler, dedektifler veya askerler konusunda hep çok meraklı ve istekliydim. Ve belki de bu rolü almak bu yüzden benim için bu kadar önemliydi.

Detective Jeon | JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin