17

653 85 63
                                    






En son Jungkook'un bir adamı yumrukladığı sıralarda bulunduğum ve bir hafta sonra döndüğüm bu ortam hiçte beklediğim gibi değildi.
İçeri girdiğimde her zaman üzerime dikilen ve zaman zaman rahatsız edici, zaman zaman ilgili duran bakışlar şimdi yok olmuştu. Ben yokken burada Sangji denen herifin gönderilmesinden farklı bir düzenleme daha mı yapılmıştı merak ediyordum.

Sabah saatlerinde gelmiş olmama rağmen herkes haftaya hızlı başlamış olmalı ki belge işleriyle uğraşanlar dışında pek fazla kişi yoktu.
Jungkook masamızda uzaklaştırmasıyla ilgili rapor yazıyordu. Bunu da Nareum'a sorarak öğrenmiştim.

Günün geri kalanını Nareum'la birlikte geçirecektim çünkü Hoseok hyung Jungkook'la birlikte bir yere gitmişti. Nareum'un kendi ekibindeki bir olayla ilgili sorgu kayıtlarını izlemeye başlamıştık ki bir ihbar gelmesiyle apar topar yola çıktık. Sabahın erken saatlerinde bir cinayet haberini belli ki o da beklemiyordu. Yine de benim kadar şaşırmış göründüğü söylenemezdi.
Nareum kısa sürede ekibini toplayıp beni de yanına alarak yola çıkarken bir yandan da telsizden Jungkook'a yönelik bir çağrı yapmıştı.

"Neden bu kadar kalabalık gidiyoruz?"

Bir ekip halinde gitmemiz yetmezmiş gibi Jungkook'u da çağırması sanki gereksiz gibi gelmişti.

"Cinayet vakalarına yalnız bakamam."

Pekala sonuç olarak şu an arabada oturmuş Jungkook'a doğru gidiyordum. Kimse bana bundan net olarak bahsetmemiş olsa da orada olacağını tahmin etmek imkansız değildi. Yine de eğer çıkmadan önce bahsetselerdi belki gitmemeyi tercih ederdim. Zaten karakolda kaldığı süre boyunca birbirimizi görecektik ve bir de olay yerinde onu görmeme gerek yoktu.

Böyle düşünmemin sebebi kesinlikle gördükçe daha da kalbimin yumuşuyor olmasıydı. Birbirimize mantıklı açıklamalar verebilirsek anında kollarına koşacak haldeydim ama bunun olmayacağını bildiğimden görüş açımın dışında kalması unutmam için daha faydalı olur diye düşünüyordum.

Yirmi dakika kadar sonra şehrin hiç beklemediğim kadar içindeydik. Merkeze çok yakın bir caddedeki sahne sanatları binasının otoparkına arabayı park etmiş hızlı adımlarla içeri yürümüştük. Otoparkta Jungkook'un arabasını da görmüştüm ve bizden önce geldiği için canım sıkılmıştı. Ondan önce gelmiş olsam en azından sonradan ortama girip dikkatini çekmezdim. Gerçi işinin başındayken bana dikkat edecek hali yoktu.

Asansörle binanın üçüncü katına çıkarken gözlerimi etrafta gezdirdim. Burayı elbette ki biliyordum, daha önce birkaç tiyatro ve müzikal izlemeye gelmişliğim vardı.
Şimdi burada ne gibi bir olay yaşanmış olabileceğini düşüne düşüne Nareum'un peşinden giderken yavaştan artan uğultu sesleri olay yerine yaklaştığımıza işaretti. İkinci kattaki büyük konser salonuna girdiğimiz ilk anda aldım kan kokusunu. Bu ormandaki kadın cesedi gibi değildi. Çürük değil tamamen taze kan kokuyordu. Belki dün gece, belki bu sabah öldürülmüştü.

"Jimin, kötü hissedeceksen dışarıda bekleyebilirsin. Sana daha sonra fotoğrafları gösteririm."

Başımı iki yana sallayarak Nareum'u reddettim. Burada olmamın artık rolümle bir alakası yoktu. En baştaki ormanda bulunan kadın cesedinden beri aynı şeyi hissediyordum. Hem görmeye delice korkuyor, hem de bir insanın ne kadar acımasız olabileceğini görmek istiyordum.

"Peki, yine de çok yaklaşma."

Omuz silkerek yanıtsız bıraktım. Elbette yaklaşmayacaktım.
Sahnenin önü büyük bir ekiple dolmuşken orayı görmek neredeyse imkansızdı bu yüzden Nareum'u takip ederek onun sayesinde bir şeyler görebileceğimi umdum.

Detective Jeon | JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin