Küçük (m) uyarısı.ㅡ
Jungkook'u seviyordum. Başından bugüne dek değişen veya değişmeyen her şeyini, bana gösterdiği her yönünü seviyordum. Beni şımartmak istemesini, beni kıskanmasına rağmen kendisini sınırlamak istemesini seviyordum. Beni öpücükleriyle gıdıklamasını seviyordum. Beni sinir etmeyi sevmesini, sonradan gönlümü almasını seviyordum.
Onun evinde kaldığım gecenin üzerinden bir hafta geçmişti. O gecenin ertesi gününde karakola birlikte gitmiş, öğle yemeğinden sonraya kadar birlikte çalışmıştık. Uzun zaman sonra onu iş üzerinde izlemek, olay yerinde inceleme yaparken görmek güzeldi. Her ne kadar ben etrafındayken odaklanamadığını kabul etmiş olsa da bu sefer onu 'eğer işine odaklanmayacaksan gelmiyorum' gibi sözlerle tehdit ederek gitmiştim.
O günden itibaren geçen bir haftalık süreçte çok sık görüşmedik. Çekimlerim bu hafta içinde oldukça yoğunlaşmış, kalan bazı vakitlerimi de röportajlar ve reklam çekimleri doldurmuştu. Jungkook'la sadece bir gece yarısı onu arayıp çağırmamla benim evimde, bir de geceden sabaha kadar süren çekimimin bittiği saat olan sabahın dokuzunda karakolda görüşmüştük. Ki bu da son görüşmemiz olmuştu çünkü yorgunluktan öldüğüm için karakola uğrayıp onu arşivde uzunca öpüp hasret giderdikten sonra evime geçmiştim.
Birbirimizden ayrı kalmamıza rağmen ilişkimiz hiç olmadığı kadar yolundaydı. Beni arayıp sormadığı tek bir gün bile yoktu ve sürekli bir mesajlaşma halindeydik. Bazen, hatta çoğunlukla telefonunu sessizde kullanıyordu. Bu yüzden de ben aradığımda genelde ona ulaşamıyordum ama çok geçmeden hemen bana geri dönüyordu.
Kısacası iyiydik. Şu anda akşam saatlerindeydik ve ben üçüncü bölüm çekimlerindeki sahnelerimi bitirip koşa koşa setten çıkarak karakola gelmiştim. Aslında artık role adapte olma işiyle ilgili buraya gelmeme gerek yoktu. Yine de iki ayımızın bitmesine henüz bir hafta daha olduğundan kimse gelişime sesini çıkarmıyordu.
Bir saat kadar önce buraya geldiğimden beri Jungkook bir tuhaftı. Onun bazı tuhaf oluşlarına alışmıştım ama bu sefer alışık olmadığım bir şekilde tuhaftı.
Örnek vermem gerekirse dibimden ayrılmıyor, Nareum'un masasına uğradığımda veya lavaboya gittiğimde peşimden geliyordu. Yan yana oturduğumuzda sürekli küçük temaslarda bulunuyor, karakolda böyle davranmasını garipsememe yol açıyordu.İlgili halini her ne kadar seviyor olsam da insanların içinde dikkatsiz davranması başımızı fena ağrıtırdı. Bu yüzden o anda incelediğini gördüğüm bir raporla ilgili birkaç cümle zırvalayıp arşive kaçmıştım. On beş dakikadır hiçbir şey yapmadan bomboş arşivdeki tek sandalyede -ki bu arşiv görevlisinin sandalyesi oluyor ama adam ortalıkta yok- oturuyordum.
Telefonumdan kontrol ettiğim bildirimler arasında birdenbire Jungkook'un adı belirdiğinde irkildim.
Sevgilim;
Yirmi dakikadır neredesin?
Siz;
Yirmi dakika mı?
On dakika falan oldu ya
Geliyorum birazdanSevgilim;
Ne yapıyorsun orada Jimin
Biri seni yine arşivde bir şeyler aramaya mı zorluyor?
Geleyim mi?Siz;
Kim zorlayabilir beni ya
Ortamı sessiz bulunca biraz senaryoya çalışayım dedim
Biraz daha bakayım gelirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Detective Jeon | JiKook
Non-FictionÜnlü oyuncu Park Jimin yeni dizisinde üstleneceği dedektif karakterine hazırlanabilmek için dedektif Jeon Jungkook'la iki ay geçirir.