10

639 92 32
                                    






Hayatım bir rezaletler yumağıydı.

Yer alacağım proje, yüzü olduğum marka, yaşamaya kalktığım ilişki... elimi sürdüğüm her şey eninde sonunda rezalete dönüyordu.

Dün akşamki tanışma yemeğini kendi ellerimle rezil etmiştim. Zavallı Taecyeon daha yeni tanıştığı sarhoş bir adamın aptal muhabbetini çekmek zorunda kalmıştı. Keşke söylediğim ve yaptığım hiçbir şeyi hatırlamasaydım ama maalesef ki her şeyi hatırlıyordum. Eğer ki yaptığım ama unuttuğum başka aptallıklar varsa diye düşünmeden de edemiyordum.

İşin bir de Jungkook yönü vardı. Taecyeon'la yemekteyken ne diye onu aradığımı gerçekten bilmiyordum. Sadece o an gerçekten öğleni düşünmeden edememiştim ve alkolün verdiği cesareti değerlendirip onu aramıştım.
Geceye dair kafamdaki en net şey ona resmen dudaklarını istediğimi söyleyerek yanıma getirtmem ve daha vahim olanı, kulağını emmemdi.

Ha, bir de tabii onu arka koltuğa çağırmamı unutmamak lazımdı.

Eğer bunların sonunda Jungkook beni geri çevirmeyip yanıma gelmiş olsaydı ve arka koltukta güzel anlar yaşasaydık her şey daha az rezil olabilirdi. Ama ne yazık ki reddedilmiştim ve şu an olabildiğince rezil hissediyordum.

Aklımdan çıkartamadığım bu düşüncelerle mutfak masasında otururken gözlerimi mutfağımda yemek yapan Taehyung'a dikmiştim.
Saat öğleni geçiyordu ve ben başımda Taehyung'un bağırtısıyla uyanalı yalnızca yarım saat olmuştu. Ben uyurken gelmiş ve uyanmamı beklemiş, bu sırada tek başına kahvaltı bile yapmıştı.

Şimdi ise şirketin isteği üzerine canlı yayın açıp birlikte sohbet ederek yememiz için yemek hazırlıyordu. Yemek konusunda pek parlak olduğunu söyleyemezdim ama karnım aç olduğundan Taehyung'un vasat el lezzetini görmezden gelecektim.

"Bu kadar da utanma Jimin, sonuçta o da seni öpmüş ve bundan hiç şikayetçi olmamış."

"Ben onu atlattım bile!" Taehyung'un önüme koyduğu bir ağrı kesici hapı suyla yuttuktan sonra konuşmaya devam ettim.
"Olay öpüşme değil Tae, dün gece resmen adamın kulağını emdim!"

"Ama zaten sarhoştun Jungkook'un da yaşanmamış gibi davranacağına eminim."

"Belki ben de emin olabilirdim. Tabii öpüşmemizden sonra her fırsatta bunu dile getirip beni utandırmasaydı! Kesinlikle dün geceki şeyi bana karşı kullanacak."

Açıkçası o an yaptıklarımı bana karşı kullanması mı yoksa hiç yaşanmamış gibi davranması mı daha iyi olur diye düşünmek aklıma bile gelmemişti. Halbuki yaşanmamış gibi davranırsa üzüleceğimi biliyordum.

Taehyung tenceredeki yemeği karıştırmayı sürdürürken bir yandan da bana dönüp ters bir bakış attı. 

"Kullansın, ne olabilir ki?"

"Kullanmamalı çünkü dün gece reddedildim tamam mı?! Adamın kulağını emdim yaladım ve o bana beni otobana atacağını söyledi. Onu etkilemediğimi düşünecektim ama öğlen olanları unutamıyorum. Etkilenmeseydi öyle davranmazdı."

"Bak bebeğim," dedi Taehyung. Elindeki kaşığı tencerenin yanına bırakıp bana baktı ve kollarını önünde bağlayarak tezgaha yaslandı. "Jungkook nasıl biri bilmiyorum ama sarhoşken seninle o tarz bir yakınlaşma yaşamak istememiş olabilir. Hem fazla hızlı olmaz mıydı sence?"

"Bilmiyorum Tae..." dedim başımı ellerimin arasına alırken. "Tek bildiğim Jungkook beni geri çevirmeseydi onunla o arabada sevişirdim bile."

Taehyung'un gözleri o klasik "bak sen şu bizim küçük şeytana" bakışlarıyla aralanmıştı ve ben bu bakışları çok iyi tanıyordum Bu yüzden de oflayarak başımı iki yana salladım.

Detective Jeon | JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin