18.BÖLÜM.

7.2K 891 242
                                    

Yorumlarımızı unutmayalım :)

Bölüm şarkısı: Sen Benim-Tuğkan. (Yeri geldiğinde açmayı unutmayın :)

|Kaktüs ve Papatya|

Üzerime, çizgili elbisemi ve kabanımı geçirdikten sonra aynadan kendime baktım.

Güzel gözüküyordum.

Makyaj sayesinde yüzümdeki her kusur gitmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Makyaj sayesinde yüzümdeki her kusur gitmişti. Geriye sadece güzel görüntü kalmıştı. İçmde kopan onca fırtınaya rağmen.

Derin  bir nefes verdikten sonra yavaş adımlarla kapıya ilerlemeye başladım. Ne kadar olduğunu saymadığım gün boyunca kaldığım bu evden gidecek olmak kendimi garip hissettirmişti.

Alkım bana mesaj atmamıştı bugün. Değişik gelmişti. Hayatına girdiği günden beri sürekli mesaj atardı oysa.

Evden dışarı çıktıktan sonra kapıyı kapattım ve evin önünde olan arabama bindikten sonra motoru çalıştırdım. Bilet işini halletmiştim ve konserin başlamasına bir saat kalmıştı.

İstanbul trafiğini varsayarsak, umarım yetişebilirdim.

**

Önünde durduğum konser alanına çevirdim bakışlarımı. Bu kadar kalabalık olmasını kesinlikle beklemiyordum ama gerçekten çok kalabalıktı.

Sevinmiştim. Ne kadar heyecanlı olduğunu dile getirmişti. Eminim, bu kalabalığı gördüğünde çok sevinmişti.
Tedirgin adımlarla konser alanına doğru ilerledim. Henüz çıkmamıştı sahneye. Boştu. Güneş, daha yeni gidiyordu gökyüzünden. Bir sahil kenarında olan bu konser, deniz batımını çok güzel sunuyordu.

Ellerim cebimde yavaş adımlarla ilerlerken, geçebileceğim en ön sıralara geçmeye çalıştım. Çok kalabalık olduğu için zor oluyordu ama yine de, ön taraflarda olmak istiyordum.

Başımı hafifçe yere eğmiş, yavaşça ilerledim. İnsanlara temas etmekten kaçındım. Açıkcası biraz başım dönmeye başlamıştı. Bu kadar kalabalık ortamlarda olmayı sevmiyordum. Babam yüzünden hep göz önünde bulunmuştum. Defalarca kez kalabalık ortamlars girmiştim ve bu benim için oldukça zorlu olmuştu.

Şimdi bedenimde oldukça güçlü bir halsizlik kol gezerken bu kalabalık ortam beni düşündüğümden daha kötü etkilemişti.

Daha fazla ilerleyemeyeceğimi anladığımda olduğum yerde durarak başımı kaldırdım ve Ege'nin çıkacağı yere baktım. Düşündüğümden daha çok yaklaşmıştım. Daha yakındım ve sahneden bakanların rahatlıkla görebileceği bir konumdaydım.

Işıklar söndü birden. İnsanlar sessizliğe gömüldü. Biraz heyecanlanmıştım. Gözlerimi kapattım. Başım şiddetli bir şekilde dönmeye başlamış ve başımın dönüşü mideme bulantı olarak yansımaya başlamıştı.

Derin nefesler alıp verdim. O sırada, etrafta oldukça büyük bir alkış sesi ve çığlık sesleri duyulmuştu. Konsere giden klasik kız hareketleriydi işte.

"Öncelikle, hepinize iyi akşamlar diliyorum." Etrafta, şarkılarından aşina olduğum o ses yankılanırken, gözlerimi açarak bakışlarımı ona çevirdim.

Sahnenin en ön kısmına gelmişti ve düşündüğümden daha yakındım. Sadece videolardan gördüğüm o çocuğu karşımda görmek, beni bir miktar heyecanlandıtmıştı.

"Buraya gelen herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. İlk konser, ilk heyecan. Umarım dilediğiniz kadar eğlenebilir, beraber yüksek sesle şarkılarımı söyleyebiliriz." Bakışlarını etrafta gezdirirken göz göze geldik birden. Ellerim buz kesti biraz. Bana neler olduğunu anlayamıyordum.

Ege, bakışlarını hızlıca benden çekip diğer kişilere bakmış, daha sonrasında tekrar benimle göz göze gelmişti.

"Hepinize keyifli saatler diliyorum." dedikten sonra etrafta bir gitar sesi duyulmaya başladı. İnsanlardan büyük bir alkış yükselirken, o tekrar benimle göz göze geldi.

"Zor günler geçirebilir her insan." dedi gözlerime bakarken. Neden onca kişi varken bana baktığını anlayamadım. Gözlerime bakarken devam etti... "Umudun olurum eğer bana inanırsan..."

Yutkunurken, bakışlarımı ben kaçırdım ondan. Başımın dönmemesi için gözlerimi kapattım ama öyle lanet bir şeydi ki bu, gözlerim kapalıyken bile başım dönüyordu.

"Yaprakların solarda, güneşi unutursan

Işığın olurum sonsuza uzanan.

Işığın olurum sonsuza uzanan..."

Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Ona baktım. O ise çekmişti bakışlarını benden. Etrafa bakıyordu.

"Bu fırtına dinmek bilmez mi?" İnsanlar bağıra bağıra eşlik ediyordu ona. "Bir öpüşsek her şey geçmez mi?"

Gözleri yine ben de durdu.

"Kendimi adıyorum yoluna,

Adına,

Sana..."

Tüylerim ürpemişti. Gözlerime bakarken söylemesi... Çok değişikti.

Neden bana bakıyordu ki?

Bu sefer çekmedi bakışlarını benden. Tüm nakaratı gözlerime bakarak söyledi ama benim başım öyle feci dönüyordu ki, hiçbir şey yerinde değildi.

"Sen benim, söylenmeyen sözlerim.

Sen benim, unutamadığım ilklerim.

Sen benim, içemediğim son kadeh...

Uzun yolum,

şarkılarım,

sevdiğim..."

Gözlerim etrafa bakmayacak bir durumdayken, son kez kapattım gözlerimi.

Derin nefesler alıp vermeye çalıştım.

Etrafta, çığlıklar yükselirken, ben içimden sessizce her şeyin geçmesini diledim.

Dayanamadım. Daha fazla dayanamadım.

Bedenim kendisini karanlığa bırakırken, kulağımda Ege'nin sesi yanlılandı.

"Sen benim, söylenmeyen sözlerim.

Sen benim unutamadığım ilklerim.

Sen benim içemediğim son kadeh...

Uzun yolum,

Şarkılarım,

Sevdiğim..."

Dilsizdir benim acılarım
Konuşmaz kimseyle.
Sadece benim canımı acıtırlar
Hem de hiç hak etmediğim halde...
-Cemal Süreya

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Çok içime sindi bu bölüm...

Sevgilerle.
🌼🌵

kaktüs ve papatya ↬ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin