28.BÖLÜM.

6.1K 783 211
                                    

Yorumlarımızı unutmayalım :)

|Kaktüs ve Papatya|

Başımın dibinde iç çekerek ağlayan bir sese açtım gözlerimi.

Bakmaya cesaretim olmasa da bakışlarım hafifçe sol yanıma döndü.

Yine bir hastane odasındaydım. Haftalardır olduğu gibi. Artık alışmıştım buraya. Kendi evimden çok buradaydım.

Elimin üzerine yaslamıştı başını. Sessiz olmaya çalışıyordu ama ağlıyordu işte...

Derin bir iç çekerken, diğer elimi kaldırmaya çalışarak ona dokundum hafifçe. Nefes alış verişi birkaç saniye durduğunda, bakışlarını bana çevirdi.

Kıpkırmızı gözlerini görmek benim de gözyaşlarımı tetiklerken, elimi kaldırıp gözlerinden akan yaşı sildim.

"Bakıyorum yine gözlerin terlemiş." Hafifçe gülüp konuşmamla Alkım iç çekti.

"Sana gözlerimin çok terlediğini söylemiştim."

Derin bir iç çekerden, nefesimi verdim.

"Mutlu olduğunu görmek istiyorum." dediğimde seri hareketlerle gözündeki yaşı sildi.

"Ben senin yanındayken çok mutluyum."

"Değilsin Alkım." dedim derin bir nefes verirken. "Benim yanımda olduğun zaman boyunca güldüğünü hiç görmedim."

"Acı çekiyoruz, papatyam." dedi titreyen sesiyle. "Çok acı çekiyoruz ama yanımda olduğun için, sevgilim olduğun için çok mutluyum."

Yorgun bedenimde bir heyecan kıpırtısı oluşurken, hafifçe yutkundum.

"Biz sevgili miyiz?" diye sorduğumda bakışlarını kaçırdı.

"Değil miyiz?" diye sordu masum sesiyle. Yüzümde büyük bir gülümseme oluşurken elimi yanağında dolaştırdım.

"Öyleymişiz. Haberim yoktu, bende yeni öğrendim." dediğimde hafifçe güldü.

"Ben tek başıma mı sevgili olmuşum seninle?" diye sordu hafifçe gülerken. Başımı salladım.

"Öyle olmuş, benim de şimdi haberim oldu işte." dediğimde parmaklarını bana yaklaştırıp hafifçe burnumu sıkıştırdı.

"Dalga geçme, ay parıltısı."

Gülerken eline vurdum. Biraz soluklandım. Fazla konuşamıyordum artık. Öyle halsizdim ki, nefes alsam yoruluyordum sanki.

"Alkım..." diye fısıldadığımda iç çekti.

"Efendim, Beray'ım."

Yüzümde bir gülümseme oluştu. "En yakın süreye bir konser ayarlar mısın?"

Ela gözleri hafifçe şaşkınlığın etkisiyle büyüdü.

"Nereden çıktı şimdi bu?"

İç çekerken, bakışlarımı elime düşürdüm.

"Zaten benim yüzümden ilk konserin mahvolmuştu. Şimdi senin mutlu olduğunu görmek istiyorum. Yüzündeki gülümsemeyi izlemek istiyorum, kendini notaların arasında huzurlu hissetmeni istiyorum. Senin kendine gelmeye ihtiyacın var, Alkım. Senin benliğine gelmene ihtiyacın var."

Kaşları çatılırken derin bir nefes verdi.

"Sen bu haldeyken konser falan vermeyeceğim." Benim de kaşlarım çatılırken, elimi eline götürdüm.

"Ben de orada olacağım."

"Ayakta duracak gücün kalmadı Beray!" Sesi biraz yüksek çıktı. Dudaklarının arasından çıkan cümleyle öyle bütün oluşturmuştu ki... Ancak bu kadar canım yanabilirdi.

Doğru söze ne denir ki...

Gözlerim dolarken, başımı önüme eğdim.

"Haklısın." Sesimdeki buruk ifade gözyaşlarımı tetiklerken iç çektim.

Alkım ufak bir küfür savururken oturduğu yerden kalkıp bedenini yatağa bıraktı. Hızlıca bana sarılırken, gözyaşlarım çoktan omuzunu ıslatmaya başlamıştı bile.

"Özür dilerim, özür dilerim..." defalarca kez özür diledi. Başıma bir sürü öpücük kondurdu. Bedenimi sıkıca sarmaladı ama benim bedenime hiçbir güç taneciği gelmedi.

"Tamam papatyam, tamam." dedi titrek bir sesle. "Senin için yapacağım."

Başımı hafifçe omuzundan kaldırdım. Yakın olan yüzlerimiz beni heyecanlandırken derin bir nefes verdim.

"Ben de senden bir şey isteyebilir miyim?" diye fısıldadı. Başımı salladım yavaşça. "Seni öpebilir miyim?"

Birden öyle fazla heyecan yüklendi ki bedenime... Ellerim titremeye başlamıştı. Ama reddetmedim onu. Tekrar yavaşça başımı sallarken gözlerimi kapattım.

Anında dudakları dudaklarımla buluştuğunda, öyle derin bir nefes çekti ki içine... Sanki aylarca çölde susuz kalmıştı, uzun uğraşlarının sonucunda su bulmuş ve içmiş gibiydi. O anki rahatlama ve alınan derin bir nefese benziyordu bu.

Dudaklarımızın üzerine gözyaşlarımız düşerken elimi yanağına götürdüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dudaklarımızın üzerine gözyaşlarımız düşerken elimi yanağına götürdüm. Bu konularda beceriksiz olduğum için ne kadar karşılık verebildiğimi bilmiyordum.

Yavaşça geri çekilirken alnını alnıma yasladı. "Seni seviyorum." diye fısıldadı derin nefesler alıp verirken. "Seni çok seviyorum ay parıltısı..."

"Ben de seni seviyorum gökkuşağı..." Gözlerimi kapatırken elim yanağındaki varlığını koruyordu. "Çok seviyorum..."

Okyanusta ölmez de insan,
gider bir kaşık sevdada boğulur...
-Cemal Süreya.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Sevgilerle.
🌼🌵

kaktüs ve papatya ↬ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin