Sabah gözlerimi yengemin sesiyle açtım. Bir yandan bana bağırıyor bir yandan minik minik kapıya vuruyordu. Gerçi o minik minik kapıya vurmazdı hiç. Hızla kalktım yataktan. Kapıya koşup açtığımda kızlar aynı anda '' maviii '' diye çığlık attılar. Daha yeni kalktığım için beynimin içine işlese de sesleri gülümsedim. Zaten çok durmadan ufak ayaklarıyla salona koşturdular.
Günüme ikizlerle başlamak en sevdiğim şeydi. Normalde onlar gelmeden önce uyanırdım ama dün gece olanlardan sonra geç uyudum. Bu yüzden de geç uyandım. Yengem aşağıdan '' en sonunda, sabahtan beri sana bağırıyorum. Kış uykusuna mı yattın kız '' diye bağırdı.
Ona cevap verecek modda değildim hiç. Oralı bile olmadan biraz sert bir şekilde kapıyı geri kapattım. Kapıyı kapatmama rağmen aşağıdan bağırışlarını duyuyordum hala. Sanki kuyruğuna basılmış gibi ciyaklıyordu aşağıdan. Keyfim yerine geldi. Keyifle gülerken içeri kızların yanına gittim. Artık karşılarında o sus pus maviyi göremeyeceklerdi.
Dün akşam açtığım camı kapattım. İkizler tam zıpır zamanlarındaydı. Onlara TV de çizgi filim açıp biberonlarını hazırlamaya koyuldum. Normalde dört yaşına gelmişlerdi. Kahvaltı yapabilirlerdi ama sabahları böylesi benim için daha pratik oluyordu. Genelde ikizlerle ben ilgileniyordum. Her şeyin yasak olduğu bu zindanda benim en büyük meşgalem olmuşlardı.
biberonlarla birlikte kendime de kahvaltı hazırladım. Birazdan ikinci gardiyanım olan kadir gelip ipekle beni okula bırakacaktı. Kadir dedemin tamircisinde çalışan ustalardandı. Onlara göre gardiyan olsa da. Bana ağabey ipeğe göre sevgiliydi. Beni anlar, o Polat gibi her şeyi dedeme taşımazdı. Hatta bazen onlar bilmeden gezmeye götürürdü bizi. Sonra kendim için sipariş ettiğim kargolarım ona giderdi. o da kimseye çaktırmadan okul dönüşünde bana verirdi. Kahvaltım bittiğinde aşağıdan korna sesi duyuldu. Cama gidip kadire el salladım. Kızların yanına dönüp '' hadi bakalım gidiyoruz '' dedim.
Beni ikiletmeden kapıya ilerlediler. Aşağı kata indiğimizde eve girmedim. İpeği beklerken yengem geldi '' neydi o öyle yüzüme kapı kapatmak. Terbiyesiz '' dedi bütün sevecenliğiyle! Yüzüne baktım öylece. Dün olsa ona karşılık vermez aşağıda beklerdim ipeği.
Artık değişmişti her şey. Bana kötü davranırken ben neden onu kırmamaya dikkat edecektim ki. Hem kuyumu kazan o değil miydi? Bakışlarımı gözlerine çevirdim. '' sabah sabah o kadar laftan sonra ne bekliyordun ki '' diye sordum. Beni sevmeye bilir, dedeme gıkını çıkarmaya bilir ama evlenmem için alttan alttan amcamı doldurması bende son noktayı koydu.
Ona cevap vermeme şaşırdı bir an. Beklemiyordu. Her zaman o bana laf eder ben susardım. Bu sabahta aynısını bekliyordu. Kapıya yasladığı omzunu düzeltip dik durdu. Elleri otomatikman belindeki yerini almıştı. '' bakıyorum o dilin baya uzamış '' dedi sinirle.
Onu takmayıp yamuk bir gülücük attım '' kısaltamayacağına göre dert etme yenge '' dedim. İpek hala çıkmamıştı onu es geçip içeriye doğru bağırdım '' ipek hadi çabuk ''.
Yengem onu alenen görmezden gelmeme ve ters ters cevap vermeme daha da sinirlendi.
Bana bir adım atıp '' bakın şuna hala daha cevap veriyor nankör '' dedi. Bir şey daha diyecekken lafını kestim '' dimi nankörlük benimkisi hâlbuki sen kızından ayırmazsın beni. Küçük kızlarının bakımını bana kakalayıp kendin yan gelip yatmazsın '' dedim. Direk gözlerimi kırpmadan gözlerinin içine bakıyordum.
Yengem hiddetle '' terbiyesiz, nankör '' diye bağırdı.
Yamuk gülüşümü atıp uyardım onu '' yenge bağırma istersen amcam öğle yemeği için gelecek birazdan, sesini duyarsa vefakâr yenge ayaklarını yutturamazsın '' dedim. Cümlemi bitirmiştim ki ipek çıktı odadan.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜK YOLUNDA AŞK
Lãng mạnZincirlerini koparamamış, yarım kalmış bir kadın.. Ne olduğunu anlayamadan omuzlarına emanetlerin yükü yüklenmiş bir adam. Kadının özgürlüğe korkusu, hasreti. Adamın minneti, hüznü. Bu ikisinin yolu kesiştiğinde ne olur? Birbirlerinin yaralarını sar...