" Benim "
Vladimir tekrar birleştirdi dudaklarımızı. Beynimde varlığı çığlıklar atıyordu sanki. Hem bana bu kadar yakın olması, öpücüğü. Nefesim kesiliyordu, Sıcaklığı, varlığı bütün algılarımı kapatıyordu. Vladimir tekrar dudaklarımızı ayırdığında içime derince bir nefes çektim. Ciğerlerim buna mecburmuş gibi onun kokusunu soluyordu.
Alnımız birbirine degdi tekrardan.
" Benimsin " kelimesi döküldü dudaklarından fısıltı halinde. Hızla biraz öncesine göre daha hoyrat sarıldı dudaklarıma.
Beynim, olduğum andan koptu. Çok eskilere gitti birden.
Burnuma gelen Vladimir'in kokusunun yanında şimdi dedemin bahçesinde onun karşındaydım.
" Benim haberim olmadan hiç bir şey alınmayacak demedim mi buna " diye Bağırıp günlerce yolunu gözlediğim bebeğimi parçalıyordu. Gözlerindekini nefret içimi ezerken, çocuk halimle korkuyordum. Gözlerimi açıp kapattım. Gözümün önüne gelen görüntüleri silmeye çabalıyordum. Sonra bir diğeri daha geldi.
Kolumdan tutup beni bahçenin ortasına fırlattı. Tepemde dikilip elindeki bastonuyla " Okulu kırmış birde. Benim haberim olmadan adım atamayacağını bilmiyor musun? Ne yapsan haberim olur. Madem sürtükler gibi okuldan kaçıyorsun bir daha gitmek yok " diye bağırdı. Kendimi korumak istediğimde yine salyalarını akıtarak " Şuna bak bir de utanmadan cevap veriyor " diye bağırdı.
Bir kaç kez daha açıp kapattım gözlerimi. Görüntüler kaybolmuyordu. Bunun aksine başka başka görüntüler geliyordu" benim haberim olmadan onu alamazsın. "
" benim haberim olmadan bunu giyemezsin "
Benim... benim... benim...
Ömrümü kafese çeviren, beni nefessiz bırakan her şey benim kelimesi ile başlıyordu . Kas katı kesildim. Vladimir'de anlamış gibi durup gözlerimin içine baktı. Aklımda, beynimde neredeyse hepsi benimle başlayan binlerce cümle yankılanıyordu. Vladimir'in şaşkınlığından faydalanıp kurtardım kendimi. Hızla ayağa kalkıp " Ben kimsenin değilim " diye bağırdım. Ellerimle başımı tutup görüntülerin gelmesini engellemeye çalışıyordum
Vladimir'de şaşkınca baktı bana. " Tamam sakin ol " dedi naif bir şekilde. Gözüm onu görmüyordu. Bir kere öptü diye yıllarca o bunağın olan ben şimdide onun mu olmuştum yani. Gözlerimi Vladimir'e çevirdim " Senin değilim, asla " diye tısladım. " Hiç kimsenin malı değilim. "
Vladimir kaşlarını çatıp " Tamam anladım. Sakin ol " dedi
" İyi anladıysan gidebilirsin. Geri dönmeyeceğim kovdun beni bitti " dedim nefes nefese.
Sinirle üzerine gömleğini geçirdi. Bana o kadar sinirli bakıyordu ki kendini zor tutuyor gibiydi. Kendimi toparlayıp lavaboya gittim. Ben lavaboya girdiğimde dışarının kapısı hızla çarptı.
Gitmişti...
Kendimi yere bıraktım. Artık tutmuyordum, göz yaşlarımı koy verdim. Sanki yılların zehri akıyordu içimden. Yıllarca her şeyden mahrum. Yaşlı bir zorbanın elinde büyümüştüm. Artık kendi sahibim sadece bendim. Kimse benimle ilgili karar veremezdi. Kimse benim yerime hayatıma karar veremezdi artık.
Uzun bir süre bilmediğim bir ülkede, bilmediğim bir otelin soğuk banyosuna zehrimi akıttım. Hüngür hüngür ağlıyordum. Koy verdim kendimi ağlamalarıma, zehrimin akmasına engel olmadım. Ağlamalarım durduğunda kendime gelip elimi yüzümü yıkadım. İçeri geçip kendimi yatağa bıraktım. İçimde bir yerler kırılırken bir yerlerde daha sağlam örülüyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜK YOLUNDA AŞK
RomansaZincirlerini koparamamış, yarım kalmış bir kadın.. Ne olduğunu anlayamadan omuzlarına emanetlerin yükü yüklenmiş bir adam. Kadının özgürlüğe korkusu, hasreti. Adamın minneti, hüznü. Bu ikisinin yolu kesiştiğinde ne olur? Birbirlerinin yaralarını sar...