Bölüm 4

4.3K 276 34
                                    

Hızla binaya girdim...

İpeğin gelip gelmediğine bile bakmadım. Ayakkabılarımı elime alıp merdivenleri çıktım. Yengem kapıdaydı. Göz ucuyla bakıp bakışlarımı çıktığım merdivenlere çevirdim. Yine hangi haberin tellallığını yapacaktı acaba. Kadın resmen benim üzüntümden zevk alıyordu. Hâlbuki benim kadar büyük kızı vardı.

Yan yana geldiğimizde ondan önce davranıp ona döndüm. '' söyle söyle çatladın ''

Kendini düzeltti. Eğlendiği suratından belli oluyordu. '' seninki askerden gelmiş ''

'' ne istiyorsun kapı kenarında seninle dedikodu mu yapayım? Hem nereden benimki oluyormuş? '' diye sordum. Yüzümde bıkkın bir hal vardı. Ne zaman kötü bir şey olsa sırf dalga geçmek için şu kapıda özellikle bekliyordu.

''E koynuna gireceğin adam senin olmuyor da kim oluyor '' dedi. Suratındaki ifade yengem olmasına rağmen midemi bulandırıyordu. İnsan değildi bu kadın ya. Sırf başkalarının mutsuzluğundan mutlu olan bir varlıktı. Gözlerimde nasıl bir bakış gördü bilmiyorum ama suratında ki gülümseme silindi. Ona bir adım yaklaştım. Parmağımı sallayıp '' o kadar heveslenme. Bırak o bunağı, sultan Süleyman mezarından kalkıp gelse bu iş olmayacak '' dedim.

Lafımın bitmesiyle içeriden bir tufan koptu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan içeriden dedem fırladı. Bu sefer geçen günden daha sinirliydi. Bas bas bağırıyordu. Önüne geçen yengemle kendimi yukarı çıkan merdivenlere zor attım. Yengem beni sevmemesine rağmen bana vurmasına engel oluyordu. Kadın can havliyle o bunağın önüne geçip bana ulaşmasını engelliyordu. Canavar adam eğer biraz yakın olsaydım vuracaktı utanmadan. İpek merdivenlerden yukarı koştururken dedem bas bas bağırıyordu. Bir yandan bana gelmeyen baston merdiven demirlerine çarpıp tüyler ürperten seslen çıkarıyordu.

Ben merdivenlerde onlara bakarken bu sefer bana bağıran yengem oldu '' kız kaç, yüzüne ışık tutulmuş tavşan gibi ne bakıyorsun öyle '' dedi. Yengemin bana bağırmasıyla bir hamlede kendimi yukarı attım. Hızla son merdivenleri çıkıp kapıdan içeri girdim. Arkamdan sıkı sıkı kilitledim kapıyı. Aşağıda hala bağırıyordu canavar. Kendince tehditler savuruyordu.

Dinlemek yerine odama gidip üzerimi çıkardım. Anın şokunu atlattığımda kahkahalarıma engel olamıyordum. En son ne zaman bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum. Ona bunak dediğimi duymuştu ne bekliyordu acaba bana onca yaptıklarına rağmen dedeciğim dememi mi? Üzerime rahat bir şeyler giyip mutfağa geçtim. Aşağıdan hala ara ara sesler gelse de evimde güvendeydim. Keyfimde yerindeydi. Kendime güzel bir ziyafet çekmeye karar verdim. Telefonumu alıp ipeğe ve elaya mesaj attım.

Gelsinler de birlikte yiyelim diye. Cengiz geldiğine göre ela gelebilirdi artık. Hem şu aptal söz işinden dolayı babası kesin bir şey demezdi. Telefondan müzik açtım. Makarna suyu koydum. Et sote yapacaktım. Onun içinde malzemeleri çıkartıp işe giriştim. Koca bunak bu sefer dünkünden bile daha çok sinirlenmişti. Dün elindeki bastonu boş boş sallarken bu sefer gerçekten bana vurmak için sallamıştı. Bir an içim ürperdi. Demirden çıkan o tok ses kulaklarımı çınlattı. Baston bana gelse kesin kırardı bir yerlerimi. Bunu diyeceğimi hayatımda düşünmezdim ama yengem sayesinde ucuz kurtulmuştum dayaktan.

Arada telefonuma gelen bildirime baktım. Ela gelecekti ama ipekten haber yoktu. Ev hala sakinlememişti anlaşılan. Oralı olmadım daha vakit vardı nasılsa. Yemekleri yaparken aklım ister istemez Cengiz'e kayıyordu. Beni tuttuğunda söylediği sözler aklıma takılmıştı. Normalde cengiz herkesin evlenmek isteyeceği iyi bir adamdı. Kardeşi bile onun sayesinde rahat nefes alıyordu evde. O varsa babasına engel olup evde kavga gürültü çıkmasını engelliyordu. Babasının yapmadığı babalığı yapıyordu kardeşine. İşi vardı. Normal biri için ideal erkekti. Ama benim için öylemi idi bilmiyorum. Aklıma yatan şeyler vardı. Yine de bir tarafım eksikti. İçimde çok derinde bir yer şüphe ile bakıyordu bu işe. Acaba dedem hayatında ilk defa beni üzmek isterken mutluluğuma mı sebep olacaktı. 

ÖZGÜRLÜK YOLUNDA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin