Bölüm 28

7.8K 466 308
                                    




Yemeklerin kokusu salonu sardığında Maria'yı beşiğine bırakarak mutfak bölümüne geçtim. Bütün aletler son model olduğundan hepsi zaman ayarlıydı. Yemeklerin olmasına çok kısa bir zaman kalmıştı. Hızla mutfaktaki son dağınıklığı toparladım. Sonrada masayı kurmaya başladım. Victor'un gelip gelmeyeceğini bilmiyordum ama ona da servis açacaktım. Vladimir hala bıraktığım yerde mutfak adasında işiyle uğraşıyordu. Adamın kocaman çalışma odası vardı ama sabahtan beri yanımızda çalışıyordu. O böyle salonun ortasında biblo gibi dururken bu halinden şikayetçi miydim bilmiyorum?

Masayı hazırlarken ister istemez dikkat ediyordum. Çünkü onların alıştıkları bir düzen vardı. Aklıma diğer evde kurulan masaları getirdim. Tabakları koyduktan sonra büyük peçeteleri yerleştirdim. Salatayı ortaya koyup içine servis kaşığını koydum. Bizde herkes aynı tabaktaki salatayı yerken onlar önlerinde ki ufak kaselere koyuyorlardı. Son kez bir adım çekilip baktığımda tam olmasa da yeterliydi sanırım. Ben tam herkesi masaya davet edecekken kapı çaldı. Vladimir kapıya bakıp gözlerini devirirken.

'' Victor gelmiş olmalı '' dedi.

Gülümseyerek kapıya gittim. Kapıyı açtığımda bir adet Victor bana gülümsüyordu. '' Hoş geldin gel masayı şimdi hazırladım ''

Victor içeriye girerken havayı kokladı '' Leziz kokuyor baya da acıkmıştım doğrusu ne var yemekte '' diye sordu.

'' Soslu tavuk, pilav , salata ve yoğurt '' dedim.

Gülümseyerek başını salladı, kocaman kollarını bana sararak sarıldı. Üzerinde kalın montu olmasına rağmen ellerinin soğukluğunu sırtımda hissettim. '' Çok üşümüşsün hadi hemen geçte ısın '' dedim. Kollarını vücudumdan ayırmadan çekildi arkaya doğru kocaman sırıtarak beni hafif sarstı '' Tamam anneciğim '' dedi. Sonrada büyük bir gürültüyle çocuklara doğru yaklaştı. Onlarla şakalaşıyordu. Arkasında bende gülümseyerek ona bakıyordum. O sıra gözlerimiz Vladimir ile buluştu gözleri direk gözlerimin içine bakıyordu. Kaşları çatık değildi ama bir garipti gözlerinde ki ifade. Ona da ufak bir gülümseme yollayıp '' Hadi bakalım herkes sofraya '' dedim. Hep birlikte sofraya geçtik. Yemekleri servis ederken Victor da bana yardım etti. Vladimir yardım etmek yerine oturduğu koltuktan bize kötü kötü bakışlar atıyordu şimdide. Bu bakışlarına sebep veremediğimden tedirgin olmuştum.

Hep birlikte sofradaydık. İlk ikisi bir kaç dakika İngilizce bir şeyler konuşsalar da en sonunda konuşmalar Türkçeye dönmüştü. Havadan sudan tanımadığım insanlardan konuşuyorlardı birazda futboldan. Sanırım etrafları baya genişti ve herkesin hemen hemen ne yaptığını biliyorlardı.

Vladimir bana bakıp '' Bir kaç gün sonra bir arkadaşımızın düğünü var bana eşlik etmek ister misin '' diye sordu. Soru diyordum ama kesinlikle bir emri vakiydi bu. Bakışlarım onu bulduğunda onunda bakışları benim üzerimdeydi. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Kalbim deli gibi yerinde atarken derince bir nefes aldım.

Bakışları bakışlarımda cümlelerinin üzerine basarak '' Hem farklı bir şeyde denemiş olursun '' dedi. Halamı aynı konudaydık yani. İvan gülen gözlerle '' Mavi, ben o listeyi çoktan unuttum. '' diyerek elini başına vurdu '' hemen yeni bir liste yapacağım '' dedi. Şimdiden kafasında bin bir tilki dolanmaya başlamıştı bile.

Dikkatimi tekrar Vladimir'e verdim '' çocukları yalnız bırakmak istemiyorum aslında ''. Başka bahane bulamamıştım. Davete gittiğimiz gün hala her saniyesiyle beynime kazılıydı birde böyle bir davete dayanamazdım sanırım. Vladimir bir şey demek yerine başını sallamakla yetindi. Bir şey dememesi beni şaşırtırken içimde anlamlandıramadığım saçma bir his oluştu. Israr etmeyecek miydi yani? Bir kez bile sormayacak mıydı? Başımı sallayıp aklıma çullanan düşüncelerden kurtulmak için çabaladım. Biraz sonra Vladimir ve Victor çalışma odasına geçtiler. Maria her zaman ki yerinde etrafa gülücükler saçarken İvan tv başındaydı. Yavaşça kendimce oyalanarak masayı toparladım.

ÖZGÜRLÜK YOLUNDA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin