Maria'yı yatağına yatırıp hafif hafif sallamaya başladım. Hemen uykuya dalmıştı bende fırsattan istifade kocaman odada adımladım. Burada da benim odam gibi iki kapı bulunuyordu. Birinde lavabo vardı. Şöyle bir girip baktım içerisine, benim odamınki ile aynıydı. Diğer bölüme geçtiğimde burası derli toplu kıyafet dolabıydı. Her şey rengine göre düzenlenmişti.
Odanın geri kalanı bilindik çocuk odasıydı bir sürü kategorize edilmiş oyuncak vardı. Oyuncakların bulunduğu tarafa göz attım. Normalde İvan'ın yaşının altında ki oyuncaklar bile bulunuyordu. Buranında elden geçmesi gerekiyordu sanırım.
Maria'nın yanında ki bebek telsizini kontrol edip birini yanıma aldım. İvan'ın odasının hemen karşısında ki odaya girdim. Bu oda bebek odasıydı. Biraz tuhaf bir bebek odası. Daha çok normal bir misafir odasının bebek odasına çevrilmiş hali gibiydi. Koyu renklerde döşenmiş odaydı burasıda. Her ne kadar bebek odasının çakması olsa da evin diğer odalarını oldukça uyumluydu.
Acaba normalde burada yaşamıyorlar mıydı? Merakla etrafıma bakındım. Kıyafet odasına girdim birbirinden güzel bebek kıyafetleriyle doluydu burası. Normalde bu yaşta ki bir bebeğin her gün banyo yapması gerekirdi. Maria'yı banyo yaptıracaktım uyanınca o yüzden gerekli malzemeleri hazırlayıp çıktım kıyafet bölümünden.
Burada ki banyo duşa kabindi, o yüzden onu burada yıkamam çok zor olurdu. Kıyafetlerle odadan çıkıp kendi odama gittim. Maria'yı yıkarken burada daha rahat ederdim. Karşıda ki odadan İvan'ın hocasının sesi yükseldi. Normale göre biraz fazla mı yüksekti?
Şaşkınca kapının önünde bekledim. Rusça konuştukları için ne konuştuklarını anlamıyordum ama kadın gereğinden fazla bağırarak ve bana göre emri vaki konuşuyordu. Hem neden aşağıdaki odada değil de burada çalışıyorlardı. Hem bu ses tonuyla ve bu tavırla nasıl bir eğitimdi bu.
Allah aşkına bu insanların gözü bu çocukları görmüyor muydu? Hadi erkekler kendi işlerinden çocukları es geçmişti de Eva neden bu evde olanları göremiyordu. Evle ilgilendiğini, çocuklarla ilgilendiğini Vladimir söylemişti. Bu nasıl ilgilenmekti böyle Allah aşkına. Bir kişi bile hoca buradayken bu kapının önünden geçmedi mi yani? Daha geleli bir gün olmasına rağmen şimdiden bir sürü şey benim gözüme batmıştı.
Yapacak bir işim olmadığından bende odama geçtim. İlk günden çıkıntılık yapıp evin düzenini bozmak istemiyordum. Biraz daha sakin olup ağırdan alabilirdim olayları. Hem böylesi daha kalıcı olurdu. Kendi kıyafet bölümüme geçip çok az olan eşyalarımı yerleştirdim. Kapımın çalmasıyla ''girin '' diye bağırdım boşluğa. İlk topuklu ayakkabı sesi duyuldu sonrasında Nadya'yı gördüm. Gülümseyerek yanıma yaklaştı '' merhaba, yardım edilecek bir şey var mı ? '' diye sordu.
Hayır anlamında başımı salladım '' çok az eşyam var zaten, ben hallederim teşekkürler '' dedim. Nadya odadan çıkarken gözüm elbiselerinde kalmıştı. Kızlar aynı şekilde giyiniyorlardı. Eva da klasik giyiniyordu. Bir an bakışlarımı kendi üzerime çevirdim. Bense tayt ve tişörtle duruyordum. Vladimir beni böyle görmüş uyarmamıştı. O yüzden rahat giyinebileceğimi düşündüm hem ben çocuklarla uğraşıyordum. Öyle etek topuklu ayakkabı giyemezdim ya.
Dışarıdan yeniden hocanın sesi yükseldi. Bu ses yükseltmekten çok biraz aşağılama gibiydi. Rusça konuştuğu için anlayamıyordum yine de içimden bir ses kadının İvan'ı aşağıladığını söylüyordu. Sinir yavaşça beni ele geçirdi. Hangi hoca öğrencisine böyle bağırdıktan sonra ciddiye alınır ki. Hızla çıktım odadan, hiç çalmadan açtım kapıyı. Tamam ağırdan alacağım demiştim ama bazı şeyler asla ama asla ağırdan almaya gelmezdi. İvan masada oturuyordu elinde de kalem vardı. Kadın ise onun arkasından masaya doğru eğilmişti. Elinde ki cetveli görmemle nutkum tutuldu. İvan neden geldiğimi anlamayarak bana baktı. O buraya geldiğimde bana bağırıp çağıran çocuk neden bu kadının kendisine bağırmasına izin veriyordu. Rusça konuştukları için tam anlayamasam da ona bu muameleyi yapmasına izin veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜK YOLUNDA AŞK
RomanceZincirlerini koparamamış, yarım kalmış bir kadın.. Ne olduğunu anlayamadan omuzlarına emanetlerin yükü yüklenmiş bir adam. Kadının özgürlüğe korkusu, hasreti. Adamın minneti, hüznü. Bu ikisinin yolu kesiştiğinde ne olur? Birbirlerinin yaralarını sar...