Gece gözlerimi ağlama sesleriyle açtım. Maria uyanmış ağlıyordu. Yatağın üzerinde toparlanıp beşiğe baktım. Emziği yine düşmüştü. Emziği ağzına verdiğimde istemeyerek ağlamaya devam etti. Altını pisletmiş olacağını düşünerek aldım beşikten. Kontrol ettiğimde bir şey yoktu. Ağlamalarından Vladimir uyanmıştı artık.Tek göz bana bakıp '' Bir sorun mu var? '' diye sordu. Uyku mahmuru halinde bile çok yakışıklı gözüküyordu. Saçları dağılmış gözleri hafif kısıktı.
Maria'yı kucaklayıp '' Hayır canım merak etme sen uyumana devam et '' dedim ve ayaklanıp çıktım odadan. Eğer çıkmasaydım saatlerce onun o haline dalıp gidebilirdim. Maria kucağımda hala mızmızlanırken gidip mama malzemelerini çıkardım. Karnı acıkmıştı sanırım. Mamayı hazırlayıp yedirdiğimde çok yememişti ama ağlamaları da durmamıştı. İlk başta olduğu gibi çok değildi yine de içli içli ağlıyordu. Kucağımda Maria hafif mırıldanarak salona doğru yürüyordum. Sonuç o kitaplarda yazan şekilden, bilindik yüzyıllardır denenmiş ve onaylanmış kucakta sallama şekline dönmüştük.
Yaklaşık yarım saat geçmesine rağmen kucağımda hala huzursuzdu. Altı yemiz karnı toktu gazını da çıkarmıştım neden ağlıyordu şimdi bu yumurcak. Hala hafif hafif sallayarak adımlıyordum odanın içinden. Sonrasında hava ne kadar soğuk olursa olsun biraz daha aldırmak geldi. Üzerimize koltukların üzerinde ki battaniyeyi alıp camlardan birinin yanına gidip birazcık araladım. Araladığım camdan sanki bunu bekliyormuş gibi soğuk hava içeriye doldu. Yüzeme gelen soğukla uykum açılırken battaniyeyi Maria'nın kafasına kadar çektim.
Biraz hava aldırayım falan derken üşütmenin de anlamı yoktu sonuçta. Yaklaşık bir on dakika sonunda pencereyi kapatıp Maria'yı da salondaki pusetine koydum. Hala uyumamış ama ağlamaktan yorulmuş gibiydi. Gözleri yarı açık yarı kapalı anlamadığım sebepten hala uykuya direniyordu.
'' Neden hala uyumadın? Neye direniyorsun acaba'' diye sordum cevap vermeyeceğini bilerek.
Yavaş yavaş sallarken bu sefer telefonumdan elektrik süpürgesi sesi açtım. Çocukların bu seslerde uyuduğunu biliyordum. İkizlerde her zaman işe yarardı çünkü. Birde normal bir hayatı yoktu ki. Kaçmalar, silahlar bağırışlar hep bir aksiyonun içindeydi çocuk. Tabi iki gün monotonluk fazla gelmişti. Düşündüklerime kendi kendime gülüyordum. İnsanların korkudan uyuyamayacakları olaylara sanki normalmiş gibi tepkiler vermek kesinlikle normal değildik. Bu aile değildi artık onlarla birlikte bende normal değildim.
Biraz zaman geçtiğinde Maria uyumuştu ama bende yorulmuştum artık. Onu yattığı pusetle yere koyup bende hemen yanındaki koltuğa uzandım. Ta buradan odaya gidemezdim birde. Belki yeniden uyanırdı hem bir dakika bir dakikaydı benim için.
Sabah gözlerimi burnuma gelen kahve kokusuyla araladım. Etrafıma baktığımda Vladimir mutfaktaydı. Ona bakıp '' günaydın '' dedim.
Bakışlarını bana çevirdi '' Günaydın , neden odaya geri gelmediniz? '' diye sordu.
Yerimden kalkıp iyice oturuşumu düzelttim. Ellerim otomatikman saçlarıma gitmişti. Kim bilir nasıl gözüküyordum? '' Çok geç uyudu bende uyumuşken yerinden kıpırdat mıyım diye düşündüm '' dedim. Aslında onun uyumasıyla bende sızıp kaldım diyemedim tabi adama.
Vladimir başını sallayıp elindeki iki kupayla gelip birini önümdeki sehpaya bıraktı. Sonra da karşıma geçip oturdu. Ellerimi uzatıp aldım bardağı. Gece o kadar geç uyumuştum ki aslında hala uykum vardı. Yine de Vladimir buradayken onunla olmak istiyordum.
Vladimir boğazını temizleyip '' Bu akşam sana bahsettiğim düğün var. İstersen akşama kadar biraz dinlen '' dedi.
Gözlerim gözlerini buldu '' İvan'ın hocası geldiğinde uyurum biraz. Saat kaçta gideceğiz? '' Düğün işi tamamen aklımdan çıkmıştı oysaki. Onca olayın arasında gideceğimize inanmamıştım. Hem çocukları nasıl bırakacaktık evde o kadar tehdit varken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜK YOLUNDA AŞK
RomanceZincirlerini koparamamış, yarım kalmış bir kadın.. Ne olduğunu anlayamadan omuzlarına emanetlerin yükü yüklenmiş bir adam. Kadının özgürlüğe korkusu, hasreti. Adamın minneti, hüznü. Bu ikisinin yolu kesiştiğinde ne olur? Birbirlerinin yaralarını sar...