Gözlerimi açtığımda gün yeni aydınlanıyordu. Daha çok erken olduğu için kalkmadım yataktan. Yeniden uyumaya çalıştım. Sağa sola dönüp çabalasam da uyuyamadım tekrardan. Sinirlenip kalktım yataktan. Salona geçip camları açtım. Panjurları da açmayı ihmal etmedim tabi. Serin hava içeri dolarken kendime bir kahve yaptım. Garip bir şekilde huzurlu ve mutlu hissediyordum.
Dünyam karma karışıktı. Yarının ne olacağı belli değildi. En beteri dedeme rest çekmiştim. Şimdi ondan bir hamle beklerken bu kadar huzur garipti. Deliriyor muydum acaba. Boş evde oyalandım biraz. Kapım çaldı. Şaşırsam da temkinli davranıp gidip delikten baktım. O bunağın sağı solu belli olmazdı sonuçta. Sabah sabah kavga etmeye gelmiş olabilirdi. Kapının dışında ipeği görmemle hemen kapıyı açtım.
'' Evden sanki cenaze çıkmış gibi '' Elinde telefonu, yüzünde bıkkın bir hal vardı. İçeri geçmesi için çekildim önünden.
'' ne oldu dün akşam. O bunak ne yapıyordu '' dedim sonra ipeğin arkasından geri binaya baktım '' nerede ikizler '' diye sordum. Neden onlarda çıkmamıştı yukarıya.
'' herkes çok sessizdi. Karşı gelmen herkesi dumura uğrattı valla'' dedi ipek içeri yürürken '' annem yediriyor onları aşağıda '' dedi.
''Alışık tabi ne derse onun olmasına. Garipsemiştir şimdi ''
''Öyle, bende işte sana çıktım. Kahvaltı yapmaya '' dedi.
Birlikte mutfağa geçtik. Ben çay koyarken ipek buzdolabının önündeydi, merakla '' amcam bir şey dedi mi '' diye sordum.
İpek kahvaltılıkları mutfak masasına koyarken '' bıyık altından gülüyordu valla, bu başkaldırı çaktırmasa da hoşuna gitti ''
Bende güldüm '' geç bile kalmışım aslında '' dedim.
Birlikte kahvaltının gerisini de hazırladık. İpek çayından bir yudum alıp '' annem hazır kıta dedemi gazlıyor haberin olsun '' dedi.
Hiç şaşırmış mıydık tabi ki hayır..
''şaşardım zaten '' dedim. Yengem farklı bir şey yapsa kıyamet kopardı.
Daha fazla bu konudan konuşmadık. Onun yerine video açık bir şeyler izleyerek yaptık kahvaltımızı. İpek hazırlanmaya geçti ben masayı topladım. Bende hazırlandığımda kadir gelmiş kornaya basmıştı. İkimizin de telefonu onda vardı. Hele ki ipek adamın sevgilisiydi. Yine geldiğini mesajla bildirmek yerine her seferinde kornaya basıyordu.
Normalde buna sizinle konuştuğumu anlamasınlar diye diyordu ama hoşuna gidiyordu. Eski Yeşilçam filmlerinde gibi hissediyordu herhalde kendisini. Çantamızı alıp çıktık evden. Merdivenleri inerken yengem her zamanki gibi kapının kenarına omzunu yaslamış bize bakıyordu.
İpek geçerken annesine öpücük attı bense görmezden gelmeyi seçtim. Yanından geçip merdiveni indiğimde arkamdan '' bakalım dün yaptığının cezası ne olacak '' diye sordu.
Durdum. Bakışlarımı ona çıkartıp '' şimdikinden farklı bir şey yapamaz sanırım o bunak '' dedim.
Hızla inerken yengem bir şey diyemedi. Bunak lafını ipek ve elanın yanından başka kimsenin yanında kullanmazdım ama artık savaş halindeydik nasılsa. Hızla merdivenleri inip çıktım binadan. Aynı hızla bahçeyi de geçtim kimseler yoktu. Arabaya bindim. Benim binmemle çalışır vaziyetteki arabayı gazladı kadir. O ikisi önde koyu sohbete koyulurken ben kulaklıklarımı taktım. Dün gece attığımız öz geçmişlere cevap gelmiş mi diye bakıyordum. Hiç birine dönüş yapılmamıştı.
Sinirle telefonun ekranını kapatıp gürültülü bir müzik açtım kendime. Gözlerimi de kapatıp başımı arkaya yasladım. Kendi kendimi telkin etmeye çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜK YOLUNDA AŞK
RomansZincirlerini koparamamış, yarım kalmış bir kadın.. Ne olduğunu anlayamadan omuzlarına emanetlerin yükü yüklenmiş bir adam. Kadının özgürlüğe korkusu, hasreti. Adamın minneti, hüznü. Bu ikisinin yolu kesiştiğinde ne olur? Birbirlerinin yaralarını sar...