Ben de dahil çoğu kimse yalnız kaldığında düşünce denizine daldığında hep hayatını sorgular.
Neler yaşadım, ne yaşıyorum ve neler yaşayacağım gibi sorular oldukça kafa yorar.
Fakat ben bugünden itibaren geçmişi ve geleceği düşünmeyi bıraktım. Geçmiş acılarla dolu olduğu kadar gelecek de belirsizlikler ile doluydu çünkü. Benimse artık gücüm kalmadığından şimdiki zamanda kalıp en iyi şekilde yaşamaya karar verdim.
İlk işim mutfağa gidip bir bardak su içmek oldu. Daha sonra ise yoongi hyungu işe uğurlayıp Namjoon hyung un yanına gittim.
Dünden beri, düzeltiyorum seokjin denen o herifin gelip onunla konuştuğundan beri, öylece yatıyordu yatakta.
"Artık kalkmalısın yemek yemen lazım."
"Canım istemiyor."
"Keşke benimde istemese."diye homurdandım.
"Evdeki her şeyi silip süpürüyorum vicdanım hiç rahat değil."Cevap vermediği her saniye boyunca tavanı izlemeye devam etti.
"Kim seokjin sana her ne söylediyse karşısında dimdik durmalısın Hyung."
Gülümsedi varla yok arası.
"Ben çıkıp biraz dolaşacağım benimle gelmek ister misin ?"
"Hayır."
"Peki, kendine dikkat et."
Her ne kadar yapmak istemesem de kendi haline bırakıp evden çıktım. Onun sessizliğe benimse temiz havaya ihtiyacım vardı.
Buharlaşan nefesimi takip edip gökyüzüne çevirdim gözlerimi. Kara bulutlar hakimdi. Kar yağacağa benziyordu ve ben karı oldukça severdim.
Tanrının yaratmış olduğu kusursuz tabiati insanoğlu eliyle mahvediyordu ve bu mahvediş, kar taneleri yeryüzüne düşüp her bir noktayı beyaza büründüğünde kısa da olsa sonlanıyordu.
Az ileride büyük bir kalabalık olduğunu fark ettiğimde yolumu değiştirmek istesem de merak eden yanım ağır bastı ve yürümeye devam ettim. Yaklaştıkça kızların çığlıkları ve kameralar çekti dikkatimi. Ünlü biri gelmiş olmalı diye düşündüm. Zira önünde durduğum yer bir restorandı.
"Tanrım onunla cidden karşılaştım annem buna asla inanmayacak !"
Güldüm.
Ne dertler vardı doğrusu.Devam etmek için kibarca yolu açmalarını söyledim ama hiçbirinin beni duymadığından adım kadar emindim. Bütün benlikleriyle restoranın içine bakıyor, fotoğraf çekmeye çalışıyorlardı.
"Of cekilsene be !"
"Keyfimden durmuyorum heralde."
"Çık git o zaman burda işin ne ?"
Adeta cırlayan kıza bakıp sinirle soludum.
"Yolu kapatan sizsiniz."
Gözünü pencereden ayırdığında göz göze geldik.
"Sırf kızlarla konuşmak için yapıyorsun değil mi seni sapık !"
"Ne !"
Sesim yüksek çıkmış olmalı ki birkaç kişi daha katıldı bizi izleyenler arasına.
"Sadece yolu açmanızı istedim Tanrım ! Beni nasıl bununla suçlarsın ?"
Alt tarafı biraz hava almak istemiştim ve evden ayrıldığıma çoktan pişman olmuştum bile. Sanırım evden dışarı çıkmamak benim için en iyisiydi. Ne diyorlardı adına, sanırım asosyal?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homeless | Jikook
FanfictionBen jeon jungkook 17 yıldan beri kimsesizim. Kendimi bildim bileli sokaktayım. Her bir kaldırım taşı, büyük küçük her ağaç, yanan her bir sokak lambası şahit benim varlığıma. Küçük ömrümü verdim bu şehrin her bir köşesine. Olmayan evim saydım burayı...