NAMJOONBuraya en son ne zaman gelmiştim ? Üstümde ne vardı ? O günden bu yana ne kazanıp kaybetmiştim ?
İçeriye adımlamadan önce durdum ve düşündüm.
Filmlere konu olacak bir hayatım yoktu belki ama sıradan da değildi. Her şeyimi elimden alan aile, şimdi geri vermek mi istiyordu ? Sanmıyordum.
Bütün o para, mal, mülk ve hatta hatta babamın canı doyurmamıştı gözlerini. Sıra bana gelmişti bunu biliyordum. Bilmediğim tek şey ne yaptığımızdı. Biz ne yapmış olabilirdik de bu denli nefretin hedefindeydik ?
Babamın bana verdiği en büyük nasihat iyi bir insan olmamdı. İyi ol ki iyilerle karşılaş derdi hep. Ve ben büyüyüp koca adam olana kadar buna inandım. Hep yardımsever biri oldum ne bileyim başı sıkışanın arayacağı ilk kişi oldum ya da düşenin kalkabileceği bir çift el. Ama işe yaramadı. Babam öldüğünde hiç olmadığı kadar net gördüm bunu.
Çevremiz geniş zannederken ne kadar da dar olduğunu o zaman fark ettim. Kardeş eksikliğini o zaman hissettim en derinlerime kadar.
Yalnız olmak zordu, babasız olmak daha zor.
"İsmim kim Namjoon."dedim kapıyı açan görevliye.
Hiçbir şey söylemeden içeriye aldı beni. Tanıdık ev olunca doğruca salona geçtim ve bekledim. Kaderimi.
"Neredeler ?"
"Yukarıda."
"Çağır o zaman."
"P-peki."
Sinirli bir insan değildim. Öfke problemlerim yoktu. Ama insanlar korkardı bakışlarımdan, bunun nedenini hiç çözemedim.
Tam karşımda dev bir portre vardı, kim seokjin in portresi. Güzeldi seokjin. Gerçek olamayacak kadar. Bende bir ressam olsaydım, kesinlikle onu çizerdim. Bu yüzden altta imzası olan kişiye~kim taehyunga~ hak verdim.
"Vay vay vay kimler gelmiş ?"
Sesin sahibine döndüm. Minik bir kahkaha koyverdi ve kanepeye attı kendini. Bense karşısında durmaya devam ediyordum. Başını kaldırıp bana baktı. Göz göze geldik.
"Ne istiyorsun ?"
Oldukça net bir soruydu.
"Yardım etmek."
Histerik bir kahkaha attım.
"Gerçekten mi tanrım ! Kim seokjin size minnettarım efendim !"
"Olmalısın da zaten joon."
"Benimle dalga mı geçiyorsun ?"
Hala gülüyordum çünkü göz yaşlarımı saklamamin en iyi yolu buydu.
"İnan bana bunu daha önce yapmadığıma pişmanım."
"Kes sesini aptal ! Kapa çeneni !"
Nihayet sahtelikten arındı ve gerçek yüzünü gösterdi bana.
"Ağır ol."
"Unuttun mu yoksa numara mi yapıyorsun, her şeyimi elimden alan sizdiniz ! Babamı, geleceğimi, her şeyimi aldınız doymadınız mı !"
Delirmiş gibiydim. Aylardır içimde tuttuklarımı şimdi en doğru adrese aktarıyordum ve bu çok gürültülü oluyordu.
"Kes-"
"Senin değil konuşmaya, yaşamaya bile hakkın yok çünkü babamı öldürdün öldürdünüz o şerefsiz babanla birlik-"
Yüzüme yediğim darbeyle susmak zorunda kaldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homeless | Jikook
FanfictionBen jeon jungkook 17 yıldan beri kimsesizim. Kendimi bildim bileli sokaktayım. Her bir kaldırım taşı, büyük küçük her ağaç, yanan her bir sokak lambası şahit benim varlığıma. Küçük ömrümü verdim bu şehrin her bir köşesine. Olmayan evim saydım burayı...