SEOKJİN"Yarın ilk uçakla Singapur'a gidiyorsun oradaki şubenin başkanı ile arazileri gezip yeni projenin krokisini çizeceksin."
"Hayır."
"Ne dedin ?"
Masaya sertçe bıraktı bardağını. Öyle ki bir iki damla viski sıçradı beyaz örtüye.
"İstemiyorum dedim baba. Yeni proje umurumda bile değil."
"İsteyip istemediğini sormadım, yapman gerekeni söyledim."
Dizlerim titriyordu belki şuan. Veya kalbim maraton koşusuna çıkmış gibi hızlıydı. Yine de geri adım atmadım, kararlıydım.
"26 yaşındayım senin emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getireceğim yaşı geçtiğimi düşünüyorum."
Çalışanımız Hyuna şok olmuş gözlerle izliyordu her hareketimi.
"Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu !"
Yükselen ses tonu ve irilesen gözleri sonumun iyi olmayacağının fragmanıydı. Ne var ki ben sonumu Namjoon'dan ayrılarak zaten getirmiştim.
"Seneler önce vazgeçtim her şeyden sırf sen istedin diye. Ama sen bununla yetinmeyip ikinci kez aynısını yaptın. Onu bu eve alırken ne düşünüyordun tanrı aşkına !"
"Sana bunu def-"
"Hayır !"
Öfkenin bedenimi ele geçirdiğini hissediyordum. Tuttuğum bardak paramparça oldu saniyeler içinde. Elime batan cam parçalarına aldırmadan devam ettim sözlerime.
"Ona daha fazla acı çektirmek dışında hiçbir amacın yok senin ! Sadece o da değil ben de günden güne ölüyorum görmüyor musun !"
"O meseleyi açma yoksa oğlum olduğunu unuturum."
Kahkahalarla güldüm.
"Namjoon haklıydı. Her şeyi sen yaptın. Babasını öldürüp bütün parasını çaldın."
Fırlattığı çatal tam kaşımın üzerine geldiğinde hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum.
"Kes sesini yoksa ben keseceğim."
"Hiçbir bok yapamazsın."
Hızla kalkıp örtüyü çektiğimde masada ne var ne yoksa yerle buluştu. Tokat atmak için kaldırdığı elini tuttum ve ittirdim bedenini.
"Kim olduğunu unutmuşsun bil ki çok güzel hatırlatırım seokjin !"
"En fazla gay olduğumu söylersin ki söyle ! Çünkü ben bundan utanmıyorum."
"Siktir git bu evden defol ! Beş parasız kalınca kapımda köpek gibi yalvaracağın günleri bekliyor olacağım."
"Asla öyle bir şey olmayacak Kim Joon Hyuk. Ama senin için o kadar emin olamıyorum."
Ardından kapiyi çarptığım gibi çıktım evden. Zaten geç kalınmış bir aşk vardı avuçlarımda, daha fazla vakit kaybetmek ancak aptallık olurdu.
***
Hissediyordum. Geçtiğim her sokakta hissediyordum sevdiğim adamı. Kokusunu alıyor, derin derin soluyordum.
Evden uzakta beş parasız kalıp hala mutlu olacağımı bilseydim eğer daha önce yapardım bunu. Babama daha fazla maruz kalmadan daha fazla yara almadan kurtarırdım kendimi.
Kimi kandırıyorum tabii ki yapamazdım. Çünkü korkaktım. Her şeyi babam öğretmişti bana, her şeyimi o vermişti. Onsuz nasıl nefes alınır bilmezdim ki ben. Aşık oldum evet, ama bu aşk beni cesurlaştırmadı.
![](https://img.wattpad.com/cover/223540398-288-k595858.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homeless | Jikook
FanfictionBen jeon jungkook 17 yıldan beri kimsesizim. Kendimi bildim bileli sokaktayım. Her bir kaldırım taşı, büyük küçük her ağaç, yanan her bir sokak lambası şahit benim varlığıma. Küçük ömrümü verdim bu şehrin her bir köşesine. Olmayan evim saydım burayı...