8.

463 53 55
                                    


"Yeniden yapabiliriz."dedi gülümseyerek.
"Nasıl olsa hala bir işim, ve yanımda kardeşlerim var."

Bir damla daha düştü gözümden.

"Paranı verecek Hyung ! Sen o evi satın aldın !"

"Bu onların umurunda mı sence ?"

"Özür dilerim."deyip araya girdim.
"Her şeyin suçlusu benim. Park Jimin, sırf benden nefret ettiği için yaptı."

"Yine baslama."

"Doğrulardan kacamayız hyung."

"Doğrularla gerçekleri karıştırıyorsun jungkook. Doğru olan tek şey park jiminin tam bir şerefsiz olması."

"Anlamıyorsunuz."deyip ayaklandım.
"Kendimi suçlu hissediyorum. Benim yüzümden sizde acı çekiyorsunuz. Sırf beni tanıdığınız için hayatınızla oynuyor."

Yüzümü avuçladım ve devam ettim.

"Kalbime ağır geliyor hyung, bu yüzden o evi sana ben alacağım, nasıl dağıttıysam öyle toplayacağım."

"Nasıl ?"dedi Namjoon hyung kolumdan tutarak.
"Bizden başka kimsen yok bunu nasıl yapacaksın ?"

"Park malikanesine taşınacağım."

"Ne !"

"Ne !"

Ellerini tutup kucağımda birleştirdim.

"Bakın ben bu zamana kadar sizin öğrettiğiniz gibi yaşadım. O eve giderken de onunla tanışırkende hep sizin istediğiniz gibi davrandım. Ama olmadı. Bu insanlar güzellikten anlamadı. Anlamayacakta."

"O zaman saçmalamayi kes ve otur oturduğun yerde."dedi yoongi hyung.

Onu fazlaca öfkelendirdiğimin farkındaydım fakat bu farkındalık bir işime yaramıyordu işte.

"Üzgünüm, artık onların anlayacağı dilden konuşmam gerekiyor."

"Sen ne dediğinin farkında mısın ! O şerefsizi babası yola getiremedi sen mi getireceksin !"

"Park jiminin etrafı hep iyilerle dolu bu yüzden, o hala ne olduğunun farkında değil."

"Tanrı aşkına kook, drama çekmiyoruz burda."diyen Namjoon hyung a göz devirdim.

"İzin vermiyorum."

"İzin istemiyorum."

"Ev benimdi benim ! Sen neden boyundan büyük işlere kalkışıyorsun !"

"Jimin karşıma geçip seni sevdikleri için yaptım dedi bana ne yapmamı bekliyorsunuz ?"

"Hiçbir şey."dedi Namjoon hyung.
"Sen hiçbir şey yapmayacaksın. Senin yerine ben yapacağım."


NAMJOON

Onu tanıdığımdan beri neredeyse her gün geldiğim bu şirket bu kez farklı göründü gözüme.

Her zaman onu görmek umuduyla girerdim bu kapıdan içeri. Babamın sol yanında durur ve başı eğik bir şekilde dinlerdi söylenilen her bir şeyi. Salise sürerdi bakışmalarımız. Ben o salisenin bir ömür sürmesini istesem de o hep en nefret ettiğim şeyi yapar kaçırırdı gözlerini. Ve kaldığı yerden devam ederdi işine.

Öğle yemeğini babalarımızla oturur birlikte yerdik. Menü de tavuk varsa gözleri iştahla parlar, adeta saldırırdı yemeğe. Bense tavuğun olduğu gün hep aç dönerdim eve. Onu izlemekten yiyemezdim çünkü.

Yurt dışına gideceğini öğrendiğim gün çok mutluydum. Tuhaf bir biçimde o gün neredeyse hep konuşmuştu benimle. Gidecek olması elbette önemliydi ama o gün buna üzülememiştim işte.

Homeless | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin