Tam anlamıyla sınanıyordum. Gerilen sinirlerimi yatıştırmak amacıyla içimden saydığım sayılar bile en fazla üçe kadar yol alıyordu ve bu durum hiç de iyiye işaret değildi. En azından karşımda, beklenti dolu gözlerle bakan park jimin için."Eee yarın da buluşur muyuz ?"
Lunapark macerasından sonra adeta bir sülük gibi yapışmış en az on defa sormuştu bu soru ve benzerlerini. Aslına bakarsak arkadaş olalım derken zerre ciddi değildim ve onun da kale alacağını sanmıyordum fakat park jimin yine beni şaşırtmayı bilmişti.
Külahtaki dondurmadan bir ısırık daha aldım ve elimin yapış yapış olmasından rahatsız olup peçete aradım. Fakat elimi daha cebime atamadan çoktan bir ıslak mendil belirdi önümde.
"Bu ne ?"
"Neye benziyor ?"
Oflayarak aldım elindekini.
"Herkes gitti, sen neden hala buradasın ?"
İrileştirdiği gözleri ile
"Bu saatte tek başına olman hiç iyi değil başına bir şey gelebilir."deyince bir kahkaha koyverdim."Ne, ne oldu ?"
"Senin başına kötü bir şey gelme olasılığı daha yüksek jimin. Bu sokaklarda büyüyen benim yabancı olan sensin."
"Olsun, arkadaşım yanımda nasıl olsa."
"Öylesine söylenmiş bir şeydi, abartmıyor musun ?"
"Jungkook, ben hayatımı sebepten çok sonuç odaklı yaşarım."
"O hayatını benden uzakta yaşamaya ne dersin ?"
"Üzgünüm."dedi gülerek.
"Senin olmadığın bir hayatı yaşamak istemiyorum."Ardından göz kırpıp önden yürümeye başladı ve ben, kaç zamandır onu izlediğimi dondurmam eriyip elime damladığında fark ettim.
Yürüyüşün geri kalanı karanlıkta adım seslerimizi dinlemekle geçti. Arada bana baktığını hissetsem de umursamayıp yerdeki taşları ayağımın ucuyla iteklemeye devam ettim.
Garip olan, onunla konuşurken eskileri hatırlamak bir yana, yeni birini tanıyor gibi hissetmemdi. Gözlerindeki samimiyet ve gerçek anlamda iyi biri olma çabası bariz biçimde ortadaydı ki ben bunu daha fazla inkar edemezdim.
Ama unutmak istemiyordum. O her ne kadar gülüşü ile güçlü bir silgi olsa da ben, daha kalın kalemle yineliyordum geçmişi. Bizim park jimin ile ilişkimiz bundan ibaretti işte.
Evin önünde olduğumuzu fark ettiğim de derin bir nefes alıp adım atmayı kestim. Bununla birlikte yanımdaki beden bana döndü. Gözlerim o hariç her yerde dolanırken mırıldandım.
"Geldik."
"Öyle."
"Git sende artık."
"Gitmeliyim, arkadaşım güvende."
Göz devirdim ve bu hareketim onu güldürdü.
"Teşekkür ederim."
"Ne için ?"
Gülümsedi.
"Mutluyum."
"Mutluysan bana niye teşekkür ediyorsun ki ?"dedim sinirle.
"Kaşlarını çatınca korkunç oluyorsun."
"Yalan söyleme !"
Gür bir kahkaha savurdu sessizliğin ortasına doğru. Birkaç kuş bundan rahatsız olmuş gibi kanatlanıp başka ağaçlara göç etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homeless | Jikook
FanfictionBen jeon jungkook 17 yıldan beri kimsesizim. Kendimi bildim bileli sokaktayım. Her bir kaldırım taşı, büyük küçük her ağaç, yanan her bir sokak lambası şahit benim varlığıma. Küçük ömrümü verdim bu şehrin her bir köşesine. Olmayan evim saydım burayı...