Bölüm IX - Budala

50 12 155
                                    


Erkin Koray - Yalnızlar Rıhtımı

BÖLÜM IX - Budala

"Hiç olmazsa tek bir insanla, sanki kendi kendimleymişim gibi her şeyi konuşmak istiyorum."

-Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Öfkeyle ilgili bir sürü söz vardı aslında. Herkes sinirin aklı törpülediği hakkında ıvır zıvırlar söylemiş zamanında. Ama sormalı, onlar kandırıldığında sakinlikle mi karşılamışlar hayatlarında? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi yatmışlar mı yataklarında? Öyleyse söylesinler, geceleri nasıl uyuyabilmişler gözlerini kapattıklarında?

Barlas içeride onun hakkında konuşuyordu. Tehlike, diyordu. Çağman ailesinin peşinde bir pençe olduğunu anlamıştı zaten fakat o kişinin Gazi olduğunu düşünmeleri... Komiklikle alakası olmayan bir şaka olmalı. Bu şehirde tam tamına dokuzuncu günündeydi. Dokuz gündür yemek yerken zorlanıyordu, konuşurken boğazındaki düğümü çözmek zorunda kalıyordu ve hayat enerjisinin git gide çekildiğini hissediyordu. Bunların hepsini bir kadını kurtardığı için mi çekiyordu? Barlas'ın saçma sapan sorularına Bolu'da yaşadığı için mi katlanıyordu?

Öfkenin içindeki bir şeyleri tetiklediğini fark ettiğinde düşünmedi, sinirliyken kimse yapmazdı bunu. Kapının kolunu tuttuğu gibi açtı ve içeriye daldı. Arkalarından sertçe itti kapıyı. Ayakta olan Çağmanları gördü, yüzlerinde hayret vardı.

Barlas, konuşmaları duyduğunu anladı. "Buraya böylece gire-"

"Kes sesini!" diye bağırdı sözünü keserek. "Her şey senin başının altından çıkıyor zaten! Daha fazla konuşma!"

"Ben sana hiçbir şey yapmadım, Başeğme-"

"Hayır, hayır!" dedi ve Barlas'a yaklaştı. "Bana soyadımla seslenmeyeceksin!"

"Neden? Yoksa ka—"

Bu sefer sözünü kesen babası olmuştu. "Barlas," diye uyardı onu sertçe. Barlas, babasının sözünü dinleyerek sesini kesti ve birkaç adım mesafe açtı aralarına. Alparslan Çağman da Gazi'ye döndü. "Senden sakin olmanı istiyorum, Gazi."

"Sakin mi?" dedi şaşkınlıkla. "Sizin oğlunuz bana ardı kesilmeyen sorular sorarken sakindim! Beni bu şehirde boşu boşuna dokuz gün tuttuğunuzda da sakindim!" Alayla gülerek kollarını açtı. "Bu bana ne fayda sağladı acaba?"

"Seni sorguya çektiğinden sonra haberim oldu, haklısın," derken oğluna sert bir bakış atmıştı General. "Ama seninle düzgünce konuşmak istiyorum. Bu yüzden yemek için ısrar ettim. Aramızdaki soru işaretlerinin giderilmesi lazım."

"Bana sorabilirdiniz," dedi sıktığı dişlerinin arasından. "Size istediğiniz cevapları verebilirdim! Arkamdan iş çevirmenize, bakışlarınızla konuşmanıza gerek yoktu!" Barlas'a döndü sinirle. "Ve bilgin olsun, benim bu hayatta dönen hiçbir şeyden haberim yok. Sizin kızınızı kaçıran gizli bir casus değilim. Onu kurtardım ben! Eve getirdiğimde ateşi 30'u kıl payı geçiyordu!"

"Gerçekten karşına geçip sana siktiğimin teröristi olup olmadığını mı sormamızı bekliyordun?" derken gülüyordu soğukkanlılıkla Barlas. "Ne demişler Gazi? Arkadaşına öfkeni söyle, geçsin; düşmanına öfkeni söyle, artsın."

BİZİ BEKLE | ANTEBELLUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin