Bölüm V - Kırık Hayatlar

75 14 177
                                    


Neşet Ertaş - Karadır Şu Bahdım Kara
Can Gox - Haydar Haydar

BÖLÜM V - Kırık Hayatlar

"Ah! İnsan, ne anlaşılmaz ve genellikle ne pis bir bilmeceydi!"

-Halit Ziya Uşaklıgil

Her sabah erkenden gözlerini açardı. Bugünün tek farkı, gözlerini hiç kapatmamasıydı. Uykusuz geçen bir gecenin ardından sabahın beşinde diğer askerlerle beraber kalkmıştı. Daha gün ağarmamışken kızını görmeye gitmişti. Onu kocaman bir kafese koymuş olsalar da kanından vahşilik akan bu hayvana sınırları olan alan yetmezdi. Ondan defalarca özür diledi, en kısa zamanda eve döneceğini söylese de içinden bir ses London'ı ve kendisini kandırdığını söyleyip durdu.

Hikayen yeni başlıyor.
Eve dönemeyeceksin.

Düşünceleriyle savaşmamak adına koşuya çıktı. O kadar çok koştu ki attığı turları sayamadı bile. Zihninde yanan geçmişin mumunu söndürmek için elinden geleni yaptı. Nefesi kesilene kadar rüzgara karşı koştu, koştu, koştu. Yüzünü kesen ayaz, mumu söndürmeye yetmedi.

Tesisin yatakhane bloğunun önünden geçerken kapıdan biri çıktı. Üniformayla değil de eşofmanlarla olan Barlas Çağman koşu için biraz geç kalmış duruyordu. Gazi, onu gördüğünde hızını yavaşlatacaktı ki Barlas da aynı tempoyla ona katıldı.

"Günaydın," diye selamladı Barlas. "Erkenciyiz bakıyorum?"

"Sen de geç kalmışsın," dedi temposunu bozmadan. "Sana da günaydın." Duraksadı. "Selam vermem gerekiyor mu? Komutanım, yüzbaşım gibi şeyler söylemeli miyim sana?"

Barlas gülerek kafasını iki yana salladı. "Hayır. Lütfen bunu yapma," dedi. "Şükür ki normal insanlar gördüm. Bu mucizeyi bozma." Göz ucuyla ona baktı. "Kaç yaşındasın?"

"20."

Barlas hayretle kahve tonlarındaki kaşlarını kaldırdı. "Hadi canım! Yeme beni," dedi inanamayarak. "En az 23 varsındır."

"2000 doğumluyum." Tersçe Barlas'a baktı. "Yalan söylemek için bir nedenim mi var?"

Gencin sert çıkışına anlam veremedi. Uzun zamandır askeriyede olduğu için onu bir ast asla terslememişti. Bu, Barlas'ı garip hissettirmişti. "Belki de vardır," dedi şüpheyle. "Okumuyor musun?"

"Hayır," dedi net bir şekilde. "Sorguya mı çekiliyorum?"

"Bilmem, Başeğmez, sorguya mı çekiliyorsun?" diyerek soruya soruyla karşılık vermişti. Gazi'nin üst koluna vurdu ve ileride bir yeri gösterdi. "Gel, koşu yolunda düzgünce koşalım. Ayakkabılarım mahvoldu."

Birlikte askerlerin sporunu yaptığı alana girdiler. Önünde Yüzbaşı olduğu için Gazi'yi kimse sorgulamamıştı. Barlas fark etmeden temposunu arttırınca Gazi ona yetişti. "Daha ısınma hareketleri yapmadan bu kadar hızlı koşmak sağlıklı mı?" diye sordu Gazi, gerçekten merak ederek. Barlas bunun üzerine içten bir kahkaha attı.

"Sağlık mı?" dedi ve istemsizce tekrar kahkaha attı. Sanki kafasında onca yaşanmışlık geçmişti. "Bu benim ısınmam olamayacak kadar yavaş, Başeğmez." Gözlerini koşu parkurundaki engellere çevirdi. "Hatta, seni yalnız bırakmak gibi olmasın ama benim şu yoldan gitmem lazım."

Bir anda hızını daha da arttırmış, engellerin üzerinden atlamaya başlamıştı. Bazılarının da altından geçiyordu. Bunu öyle bir koordinasyonla yapıyordu ki makine gibiydi. Ve Gazi şunu da fark etmişti, bazı hareketleri yaparken uzun bir süre nefesini tutuyordu. O bir denizciydi, daha da ilerisi SAT Komandosuydu. Belki de en çok fiziksel yetenek isteyen bölümdü. Yine de şaşırmamak ve imrenmemek elde değildi.

BİZİ BEKLE | ANTEBELLUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin