.
Öylece gidiyordum işte... Son güvenlik görevlisinide geçtiğimde telefonum titremeye başladı. Abimin aradığını gördüğümde yüzümde buruk bir tebessüm peyda oldu. Açmayıp sessize aldığımda tekrar aradı. Ve yine... Tam uçağa bineceğim anda açtım telefonu.
Arkadan gelen ambulans sesi ve abimin hıçkırıkları doldurdu ahizeyi önemli birşey olduğunu sezdiğim için sıradan çıkıp havaalanının içerisine döndüm. Telefon hala kulağımdaydı."Abi ne oldu?"
Abimden ses gelmeyince sorumu tekrarladım böyle susması beni deli ediyordu. "Annem..." Sadece bu sözcüğü söyledi. Onun yüzüne kapatıp Mete'yi aradım hemen çünkü abimin böyle davranması bile beni panikletiyordu.
"Annemi hangi hastaneye götürüyolar?"
Telefon açılır açılmaz ilk ve tek sorum bu oldu. "Nerdesin otagar mı havaalanı mı?" Bu sorusundan dolayı mektubu bulduğunu anlamıştım. "Havaalanı."
"Tamam beş dakika sonra ordayım kapıya çık." Telefon kapandığında ekrana anlamsızca baktım. Güçlü olmam lazımdı ne olduğunu dahi sormamıştım çünkü bu bi zaman kaybıydı. Mete abinin dediği gibi kapıya çıktığımda öylece onun gelmesini bekledim.
Önümde duran arabaya baktığımda Mete arabadan inip elimdeki küçük bavulu arabanın bagajına koydu. Onunla birlikte arabaya bindiğimde gözleri üzerimde bir tur gezindi. Gözleri yine parmağıma takılı kaldığında elimi yumruk yaptım. Kimseye bu durumdan bahsetmek istemiyordum. "Anneme ne oldu?" Sesim titresede güçlü durmak için çaba sarf ediyordum. "Şirket iflas etmek üzere son bir müşteri kaldı ve eğer o da giderse elimizdeki herşey kaybolup gidicek! Zuhal teyzede duyunca bir anda fenalaşmış ambulans görevlileri kap krizi geçirdğini söylemiş."
Mete abinin söyledikleri ile gözümden bir damla yaş süzüldü. Tek eli ile elimi tuttuğunda hızla elimi onun avcundan çektim. Bu durumda benden faydalanmasını istemiyordum. Aklıma havaalanındaki adam geldi, bi adam uğruna değmezdi. Şirkete ve aileme yardım edeceğini söylemişti ama teklifini kabul etmem gerekiyordu... Ne işi yapacağım hakkında bir fikrim yoktu ama ilk fırsatta arayacaktım. Annemin hayatı herşeyden önemliydi, değerdi herşeye... Sesiz bir şekilde hastaneye gitmeyi bekledim.
Ne ara geldiğimizi anlamadan arabadan indim. Danışmanın önüne koşarak gittiğimde içimden binlerce dua ediyordum. "Zuhal Kara?" Ümitle sorduğum soru içimde birşeyleri çözmek ister gibiydi sesim. "Yoğun bakımda. Bir üst katta sağ kolidorda." Kadının sözlerinin ardından ayaklarım beni ona götürdü, anneme... Kolidora döndüğümde gözlerim abimi buldu. Yere çömelmiş iç çeke çeke ağlıyordu ve yanındaki Alaz'a çevirdim gözlerimi. Bir elinde hala yüzüğü takılıydı ama dağılmış darmaduman olmuştu. Nedeni neydi bilmiyorum ama burada olması bile bana bir umut vaad etmişti.
"Abi!" Sesim titrediği için sesli bir şekilde yutkundum. Abim ayağa kalkıp yanıma gelince ona sıkıca sarıldım. "İyi mi?" Elleri hala belimdeyken daha sıkı sarıldı ve hıçkırdı. İyi değildi... Umutsuzluk, çaresizliği fısıldadı kulağıma ve ayağıma takılan prangalar boynuma bir urganı doladı. Gözlerim öyle bir kapandı ki o karanlığa yalnızca benim acılarım sığdı. Onu kaybetme korkusu ile açtım gözlerimi. Abimden bir adım uzaklaştığımda ona umutla baktım. "Ameliyat olması gerekiyo Ezlem ama yeterli miktarda parayı bulamadım. Son anda aklıma Alaz geldi , birazdan ödemeyi yapınca alacaklar annemi ameliyata."
Gözlerim tekrar Alaz'ı bulduğunda kendini bu şekilde affettirmeyi planladığını hissetmiştim. İşte o an hayal kırıklığı ile gözümden yaşlar aktı. Kendi çıkarları için yapıyordu bunu... Bana bir adım atacağı sırada kendimi bir adım geri çektim. "Git Alaz! Ve bir daha sakın gelme." Abimin gözleri anlık bir öfke ile beni bulduğunda ona içimdeki yangını gizlemeden baktım. "Ezlem annem ölüyo anlıyo musun eğer şuan bu ameliyata girmezse belki de bir daha asla hayatımızda olmayacak ayrıca bu adam bir ay sonra senin kocan olucak sen bunun neyinden gocunuyosun!" Abimin sözleri sanki zehirli bir yılan gibi beni soktuğunda bende sesimi yükselttim. "Halledicem tamam mı ayrıca o adam benim kocam falan olmayacak! İstersen gitme Alaz ama sakın benim aile hayatıma karışma. Bana sadece on beş dakika zaman verin gelicem." Kimsenin sözünü dinlemeden arkamı dönüp katta bulunan lavaboya gittim. Ellerim titrerken cebimden kartı çıkarıp havaalanındaki adamın numarasını tuşladım. Karta baktığımda üst köşede adı yazıyordu, Semih Ayaz...
"Alo?"
Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında kendimi şakinleştirip telefona yaklaştım. "A-alo Ezlem ben. Teklifinizi kabul ediyorum..." Ağzımdan bir hıçkırık firar ettiğinde onun sesini tekrardan duydum. "Bir sorun mu var, sesin kötü geliyo." Kendimi sıkmayı bırakıp ağlamaya başlamıştım. "Annem hastanede ve ameliyat olması gerekiyo! Paraya ihtiyacım var hemde çok acil."
"Hangi hastane?"
".... Özel hastanesindeyiz ama masraflar ne kadar tutar bilmiyorum Alaz da burda ne yapacağımı bilmiyorum lütfen yardım et!"
Ona yalvarmıştım resmen ama annem için değerdi. "Annenin yanına geç Ezlem elimden geleni yapacağım ve sana biri ile sözleşmeyi göndereceğim imzalamazsan parayı bana tekrar ödemen gerekiyo. Kusura bakma sana bu şekilde karşılık vermeyi istemezdim ama bana imza için bir garanti vermiyorsun." Telefon yüzüme kapandığında daha fazla ağlamaya başladım. Sinir krizi geçiriyordum resmen. Elimi yüzümü yıkayıp tekrardan yoğun bakımın önüne geldiğimde içeri giren görevlileri gördüm herkes bana tuhaf gözlerle bakarken kendime engel olamadan sordum. "Ne oluyo?" Kendimi en kötüsüne alıştırmak istemiyordum.
"Ödemeyi nasıl yaptın Ezlem?" Abimin sorduğu soru ile Semih'in bu işi hallettiğini anlamıştım. Ona cevap vermeden rahat bir nefes aldığımda boş olan yerlerden birine oturdum. Mete abinin bana olan kaçamak bakışlarını hissetsemde ona bakmamayı tercih ediyordum.
.
.
Annemi ameliyata almalarının üzerine saatler geçmişti ve bu süre zarfında kimse tek kelime bile etmemişti. Abimin gözleri ha bire ellerimde dolanıyordu. Mete abi ve Alaz da hâlâ buradaydı. Mete abiyi annem büyüttüğü için onunda annesiydi içeride yatan ama Alaz o sırf bana acı çektirmek için gelmişti buraya. Şirkette de durumlar karışmıştı. Herkes işi bırakıyordu ama elimden birşey gelmediği için müdahale edemiyordum. Mete abi de ben gibi Alaz'dan gelecek olan yardımı istemiyordu. Gözlerimi ameliyat kapasına çevirdiğimde içeriden bir tane adam çıktı. Ameliyata hastanenin başhekimi girmişti. "Zuhal Kara'nın yakınları?" Annemin adını duyunca koşar adım adamın yanına gittim. "Hastanın ameliyatı bitti ama şuan için yoğun bakıma aldık kalbi iflas etmek üzere olduğu için kalp pili taktık."Umut dolu gözlerimi adama çevirdiğimde "İyi olacak değil mi?"
"Görebilir miyiz?" Üst üste sorduğumuz sorulara sakin bir tonda cevap verdi. "Zaman gösterecek ayrıca bugün göremezsiniz ama yarın birer kişi olarak sizi içeri alabilirim." Herkes derin bir nefes alırken elim abimin kolunu buldu destek olmak istercesine. "Ezlem hanım sizin benimle gelmeniz lazım imzayı atmanız için." Gözlerim tekrar adamı bulduğunda belli belirsiz başımı salladım. Abimlere açıklama yapmadan adamı takip ettim. Beni bir odaya soktuğunda gözlerim havaalanındaki adamla kesişti. Semih Ayaz... Elinde tuttuğu evrak ve kalemi birşey demeden önüme koyduğunda elime kalemi alıp imzayı attım. Okumamıştım sözleşmeyi ama olsundu. "Şirkete yatırım yapacağım Ezlem ve senin güvenliğin için de elimden gelen herşeyi yapmaya hazırım. Yapacağın iş içinde başka bir zaman konuşuruz." Elini uzattığında çekinmeden o elini sıktım. Benden uzaklaştığında odadan çıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sende Hissettin Mi? +18
Teen FictionSessizce inledim... Ter içinde gözlerimi açtığımda gözlerim önce etrafıma değindi, kimse yoktu... Ama bedenimde birinin yer edindiğinin farkına varmıştım, ben uyurken biri bana dokunmuştu tenime değen eller gerçekti. Ellerim üzerimdeki pikeye kayd...