.
Gerçek miydi bu? Bunca yaşanan şeyden sonra bu kadar umut vaat edilmişken doğru muydu bu bana yapılan haksızlık! Değildi...
"Ağzından çıkanı kulağın duysun baba..! Bu konuyu daha önce birçok kez konuştuk ve hatırlarsanız ki siz bu işi onayladınız! Haksız mıyım?" Sesi sertti ama net değildi... Sanki ben burda yokmuşum gibi konuşmaları kalbimi sızlatmaya yeterken Alaz'ın bu soğuk kanlılığı ve net olmayışı kolumu kanadımı kırıyordu. Oysa ne güzeldi dün gece... Sabahına böyle uyanacağım bir gece olsun istemezdim. Alaz'ın sıraladığı bahaneler bile bana o kadar boş geliyordu ki.. Başlamadan bitmiştik işte uğraşsam bu kadar olmazdı. Hayal kırıklıklarına doyamamıştım bir türlü Mete abi... Alaz...
En çok kendime yapıyordum ama bu haksızlığı.. Çektiğim cefanın bir sefası olur muydu bilmiyorum ama bu saatten sonra kendimi bir insana bu kadar çabuk bağlayamazdım. Yanlıştı çünkü*
Yanımda bir haraketlilik hissettiğimde Alaz beni koltuklardan birine otutturdu. Öyle derin düşüncelere bırakmıştım ki kendimi ne olduğunu bile anlayamamıştım. "Gelicem birazdan." Yanımdan uzaklaşırken bile geri geleceğinden o kadar emindi ki ama işte bırakmıyorum diyememişti. Gözüm elimdeki yüzüğe iliştiğinde istemsizce bir tebessüm oluştu yüzümde kendimi yenilmiş gibi hissediyordum. Saçma gelebilir ama şuan için aklımda tek bir şarkı dolanıyordu. Bu kente bir daha gel...
Ve buna en güzel yakışan bir veda.
Asla beraber olamayacağız.
Aynı evi
Aynı teni
Paylaşmayacağız mesela...
Aynı masada oturmayacağız
Hatta aynı şehirde bile olmayacağız
Ve elbette
Yine yollarımız ayrılacak bir gün
Sonra aramıza şehirler girecek
Hiç karşılaşmayacağız
Tesadüfler bile bir araya getirmeyecek
Ve bir gün birimiz ölecek
Diğerimizin haberi bile olmayacak...Elimdeki yüzüğe son kez veda ettiğimde ayağa kalktım ve Ela'nın olduğu masanın yanına gittim. Dilara ile dikkatlice beni izliyorlardı ve eminimki bu durumdan zevk alıyorlardı. Parmağımdaki yüzüğü iç çekerek çıkarttığımda birşey söyleyemeden masaya bıraktım. İçimden ise ona binlerce kez veda ediyordum. Sadece ona değil, aileme de çünkü bu saatten sonra bu şehir bana girdaptı...
Ayağıma takılan prangalar, boynuma dolanan urgan en acısıda içinde dinmek bilmeyen serzenişler... Bi veda en fazla bu kadar zor, can yakıcı olabilirdi. Hoşçakal bile diyemeden, sevdiklerimi ardımda bırakarak gidiyordum bu şehirden. Bu saatten sonra ne yıkık kentimin duvarları beni üstünde taşırdı ne de ben bu enkazın altında kalabilirdim...
Her gün onun yüzüne bakmakıp acı çekmektense aileme yüz çevirirdim. Bu zamana kadar yaşadığım yalnızlığın bir bedeli olacaktı belki ama ben birileri bedel ödesin istemiyordum. Unutmak istiyordum ve bu bu şehrin sınırları içerisinde mümkün değildi. Ani bir karardı biliyorum ama yurt dışına çıkmak bana iyi gelecekti.. Kaçmak tamda bana göreydi. New York yolcusu kalmasındı eğer bunu şuan yapamazsam bir daha asla yapamayacaktım....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sende Hissettin Mi? +18
Teen FictionSessizce inledim... Ter içinde gözlerimi açtığımda gözlerim önce etrafıma değindi, kimse yoktu... Ama bedenimde birinin yer edindiğinin farkına varmıştım, ben uyurken biri bana dokunmuştu tenime değen eller gerçekti. Ellerim üzerimdeki pikeye kayd...