.
Arkasından öylece boş boş baktım. Ne dakikalar geçti, ne saatler, ne de günler... Annem dört gündür yoğun bakımdaydı. Alaz gitmişti, Mete abi ve abim ise şirkete yeni gelen müşteri ile anlaşmaya çalışıyordu. Bense öylece izliyodum olanları. Akşamüstü olmasına rağmen hava hala çok sıcaktı ve bu bunaltıcı hava beni yoruyordu. Elimdeki telefon titrediğinde ekrana baktım. Semih ismini gördüğümde hiç beklemeden açtım telefonu. "Efendim?"
"Akşam sekiz gibi hazır ol Ezlem seni almaya gelicem." Sesi o kadar gergindi ki bi anda titrediğimi hissettim. "Annemin yanındayım Semih abimler gelir mi bilmiyorum." Derin bir nefes aldığında yeniden tekrarladı. " O zaman abinin yanına gelmesini sağla ve sekizde hazır ol." Telefonu yüzüme kapattığında sinirle soludum.
Bir süre daha beklediğimde telefonu Mete abiyi aradım. Abime açıklama yapamazdım Mete abiye de yapmayacaktım zaten soracağını da zannetmiyordum. "Alo?"
"Alo Mete abi benim akşam işim varda annem yalnız kalmasın sen gelir misin?" Yanından gelen hışırtı sesleri ile müsait bir yere geçtiğini anladım. "Ne işin var? Çok mu önemli ayrıca şu abi meselesini artık bi konuşsak?"
"Yine aynı şeyleri yaşamaya niyetim yok! Akşam sekiz olmadan burda ol." Telefonu kapattığımda derin bir nefes aldım. Benimle olmak istediği bariz bir şekilde belliydi... Buna takılmak istemediğim için doktorun odasına yöneldim. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde geçende imza attırmak için yanıma yönlendirdiği adam vardı içeride. Yinede beklemeden içeri girdiğimde doğal bir şekilde sorumu doktora yönlendirdim. "Annemin durumu nasıl bir gelişme var mı?" Doktor önünde duran evrakları karıştırdığında annemin dosyasını bulmuştu. Oturmam için boş sandalyeleri gösterdiğinde onu onaylayıp oturdum. "Zuhal hanımın durumu iyiye gidiyo ama birkaç gün daha gelişebilcek komplikasyonlara karşı yoğun bakımda tutmamız daha doğru olur. Hala uyanmamış olmasının sebebini merak ediyorsanız anneniz zorlu bir ameliyat geçirdi Ezlem hanım. Bunun için ona sakinleştirici ilaçlar veriyoruz annenizin bünyesi bu ilaçlara bağışık olmadığı için sürekli uyku halinde. Yarın itibariyle ilaçları kesicez ama dediğim gibi birkaç gün daha yoğun bakımda tutmamız lazım.
"Peki uyandığında eskisi gibi mi olacak?" Doktor tekrardan gözlerini dosyaya gömdüğünde ondan bir cevap bekledim. "Şuan için bir sorun yok ama artık ona daha fazla dikkat etmelisiniz aniden heycana veya korkuya kapılmamalı bu durumlar onu tetikleyebilir." Başımı anladım dercesine salladığımda teşekkür edip odadan çıktım.
.
Mete abi tam zamanında geldiğinde onunla muhattap olmadan hastanenin kapısının önüne indim. Çok bir zaman geçmeden önümde duran siyah Passata baktığımda bi defa kornaya bastı. Onun olduğunu anladığım için direk arabaya bindim. "Hoşgeldin." Semih'e baktığımda soğuk yüz çehresi beni yerime çivilemişti elinde siyah bir kumaş tutarak bana bakıyo olması beni biraz tuhaf hissettirsede ona soran gözlerle baktım. "Gidiceğimiz yer biraz uzak ve yol tarifini bilmemen gerekiyo tedbir amaçlı gözlerini bağlıycam." Bana olan tutumu mesafeli olduğu için inatla sordum. "Neden?"
"Gizli bilgi gidince göreceksin." Ona tam cevap vereceğim anda elini kaldırarak beni susturdu. Yakınıma gelerek gözlerimi sıkıca bağladığında elim gözlerime gitti. Ama hala yakın temasta olduğumuz için kulağıma tehtitkar sesi ile fısıldadı. "Ellerini de bağlamamı istemiyorsan rahat dur, beni zorlama." Ona itaat ederek başımı salladığımda benden uzaklaştığını çalışan arabadan anlamıştım. Yolun uzun olduğunu söylediği için uyumak için gözlerimi daha fazla yormadım ve kendimi uykuya teslim ettim.
.
Gözlerimi açtığımda hala aynı karanlık ve araba sesi hüküm sürüyodu. "Gelmedik mi hala?" Uyuyalı kaç saat olmuştu bir fikrim yoktu ama derin bir uykuya daldığıma emindim. "Geldik sıkı tutunsan iyi olur çünkü arabanın camından seni toplamak istemiyorum." Uyku sersemi olduğum için dediğini algılayamazken araba sanki uçurumdan düşercesine kaydığında sıkıca tutunma yerine tutundum. Ağzımdan kaçan çığlığıma engel olamazken onun keyifle gülen sesine karışan küfürlere kulağımı tıkamıştım. Bu salak adam bizi hangi cehenneme götürüyordu bilmiyordum ama bu genç yaşımda ölmek istemiyordum.
Araba tekrardan düz bir yola indiğinde rahat bir nefes aldım. Semih arabayı durdurduğunda beni sıkıca uyardı. "Birazdan gözlerini açıcam şimdi in arabadan ve sakın ben açana kadar gözlerini açma çaylak!" Çaylak mı? Bu adam kafayı yemiş yemin ederim. Yine onun dediğine uyarak arabadan indim be beni yönlendirmesine izin verdim. Bir tane asansöre bindik ve tam yedi tane kapıdan geçtik yüzümü okşayan rüzgar beni hafifletirken onun gözlerimi açmasını bekledim. Gözümü açtığında günün aydınlandığını fark ettim ama hala etraftan ses gelmiyordu bunun için etrafı incelemeye başladığımda kendimi bir uçurumun tepesinde bulmuştum.
Buradan herşey görünüyordu nutkum tutulmuş bir şekilde yutkunduğumda etrafta gördüğüm şeylere bi anlam veremedim. Burası nasıl bir yerdi? Resmen kendimi azkaban tutsağı gibi hissetmiştim.
Eğer beklediğim oylar ve yorumlar pazar gününe kadar gelirse yeni bölümü pazar günü sizlerle paylaşacağım seviliyorsunuz bebeklerim 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sende Hissettin Mi? +18
Teen FictionSessizce inledim... Ter içinde gözlerimi açtığımda gözlerim önce etrafıma değindi, kimse yoktu... Ama bedenimde birinin yer edindiğinin farkına varmıştım, ben uyurken biri bana dokunmuştu tenime değen eller gerçekti. Ellerim üzerimdeki pikeye kayd...