♤11.Bölüm♤

46 5 25
                                    

💓-Tekrar merhaba ateş perilerim ve buz kristallerim!
Bu günlerde biraz sıkıntı çekiyorum çünkü kafamda olan şeyleri yazmaktan korkuyorum.Konu,işlenecek çok öykü var ama nasıl bir sıra izlemeliyim bilmiyorum ve hata yapmaktan gerçekten çok korkuyorum...Bu yüzden bu bölümden sonra asıl maceraları başlatıcağım.Bir kaç gün önce bir okuyucumla konuştum ve daha çok aşk görmek istediğini söyledi.
Belki aranızda böyle düşünen vardır.Gerçi fikirlerinizi söylemiyorsunuz ama yinede belirteyim arkadaşlar her şeyin bir sırası var ve ben saçma klişe ergenliklerden uzakta bu kitabı tamamlamak istiyorum.
Size aşkın en saf halini sunmak istiyorum.Belki bir lise ya da bir mafya hikâyesi değil ama bu hikaye birbirlerinden nefret eden iki tutkulu insanın hikâyesi.
Darmadağınık yaralı ruhların arafta dansı...
Bu yüzden lütfen sadece kelimelerimi okuyun.💓-

(Bu arada Kumsal ve Rüzgar için şarkı önerisi istiyorum.
Onlara en uyacak şarkılardan bildiğiniz varsa lütfen bana ulaşın,buraya da yazabilirsiniz.👉)

~Birine söylediğin son söz onun ağzında bıraktığın son taddır...

Kumsal koyu bir karanlıkta ruhunun savrulduğunu hissediyordu.
Uyanmak istiyordu ama bunu asla yapamadı.Ne çevresindeki seslerin ne de ne görmesi gerektiğinin farkındaydı.
Algılayabildiği tek şey duygusuzluktu.Eski buzdan kristallerin kalbinde tekrar canlandığını hissediyordu.Bu canlılık karanlıkta tekrar savrulmadan önce fark ettiği son şeydi...

Yaşlı kadın hastanenin kaygan zemininde hızla yürürken ıslak göz yaşları yanaklarını parlatıyordu.
Elindeki oda numarasına bakarken bir hemşireye çarpınca tepkisini görmek için duramadı.Hemşire arkasından onu bir kaç saniye süzdü.
Hastanelerde ağlarken kendini kaybeden insanları yıllardır görmek artık onu şaşırtmıyordu.

Bir kaç adım sonra sağa sapıp uzun koridora vardı.
Burnunu çekerken Rüzgar'ın telefondaki sesi tekrar kulaklarında yankılandı; "Merhaba ben Rüzgar Aykar.Kumsal'ın telefonundan ulaşacak başka kimi aramalıyım bilmiyordum.Ama sizin ona kızım diye hitap ettiğinizi görünce size haber vermek istedim. O...hafif bir baygınlık geçirdi.Ama merak etmeyin şuan iyi ve sakinleştiricinin etkisinde.Eyalet Hastanesi'ndeyiz hemen buraya gelmeniz mümkün mü?"
Kurumuş dudaklarını yalayıp oda numarasının olduğu koridora girdi.Rüzgar ellerini birbirine bağlamış,tanınmamak için boş koridoru arkasına almıştı.Tek ayağını ritmik bir tempoyla yere vuruyordu.Adım seslerini duyunca başını kaldırıp gelene baktı.Emin olunca nezaketten ayağa kalktı.

"O nasıl?"

Sedef kendine engel olamadan sesi titreyerek hemen konuşmaya başladı.Gözleri kalın camdan duvarın arkasında uyuyan kızındaydı.Sağ elinin üst derisini ince,sivri bir iğne delmişti.Gözlerini alamadan bakmaya devam etti.
Rüzgar tam cevap verecekken Kumsal'ın içinde olduğu kapı açılıp beyaz önlüklü bir doktor dışarı çıktı.İkisi de hemen doktora döndüler.Adam yüzüne sakin bir ifade yerleştirip konuşmaya başladı.

"Siz hastanın nesi oluyorsunuz?"

"Ben annesiyim." diye atıldı Sedef hemen."Nesi varmış doktor bey? O iyi mi?"

"Sakin olun hanımefendi.Kumsal hanım gayet iyi.Basit bir panik atak krizi geçirmiş.Baskı,stres ve üzüntü bazen sandığımızdan daha tehlikeli olabiliyor.Onun bir de ünlü olduğunu hesaplarsak bir süre kargaşadan uzak durmalı."

Kadın akan göz yaşlarını sildi.

"İyi ama doktor bey bu daha önce hiç olmamıştı.Onun hayatı hep monoton ve stres doludur ama asla baskı hissetmez."

"Anlaşılan bu sefer öyle olmamış.
Yarım saat veya bir saat içinde uyanır.Beyni kendini korumaya almış.Uyanınca çıkış işlemlerini başlatıp ona sevgilerimi iletirsiniz.Eğer bu durum tekrarlarsa da mutlaka bir psikolog tedavisi almalı."

☤BUZ KRALİÇESİ☤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin