İyi Okumalar!❤️
~Hala kıpkızıl gülümseyen, sanki ateşten bir tebessüm; zehir zemberek aşkımız...
*
Küçük şeyler büyük sonlar yaratabilirdi.
Kumsal,kafasında yıllardır tecrübe ettiği bilgi bir kenarda sızlanırken elindeki telefonu ne kadar sıktığının farkında değildi.
Aslında şuan kaçıncı yüzyılda oldukları bile umrunda değildi.Şimdiye odaklanmasını sağlayan hiçbir şeyin varlığını hissetmiyordu.Yaptığı tek şey gözlerini dimdik karşıya sabitleyip olacakları, olanları düşünmeden keskin bakışlarla iyice kararan geceye bakmaktı.İçinde neyle dolması gerektiğine karar veremediği bir boşluk vardı.Ve havada bir değişme olmamasına rağmen buz gibi soğuğu iliklerine kadar hissediyordu.Telefonun ucunda bir hareketlenme oldu.
"Kumsal hanım?"diye sordu Caleb korkarak.
Sessizlik ürkütücüydü.Gözleri aynaya kaydı.Kulaklarında ki sesin yarattığı tınıyı dinlerken bir süre aynada bu gece için özenle hazırlanan vücuduna ve yüzüne baktı.Herşey fazla parlaktı.Ya da bu ona bilinçaltısının bir oyunuydu.
Parlaklık gözlerini aldı ama bir saniye bile aynaya bakmaktan vazgeçmedi.Sanki şimdi gözleri daha ışıl ışıldı.Kulağında ki ses tekrar edince aynada gözlerini kırpıştırdı ve yutkununca hareket eden pürüzsüz boynuna baktı.
İçinde ki boşluğun dolmaya başladığını o an anladı.
Hırs ve intikam tutkusunu şimdi her hücresinde hissediyordu.Gözlerinin üstüne perde gibi çöken kızıl sis tüm dünyayı şekillendiriyordu.İstediğini almaya dayalı çalışan tüm duyuları açılırken başını hafifçe yana eğdi ve dudaklarındaki tehlikeli sırıtışa karşı koyamadı.Kararını bir saniye de verdi.Bu gece kurallar yoktu, acı yoktu, kayıp yoktu.Siyah,görkemli kanatlarını açmış ve mesleğinin ilk yıllarında olduğu gibi gözünü bürümüştü.Tüm vücudu sanki bir anda tutuşmuş kendi isteğiyle onu ele geçirmişti.
Oysa o asla ateşin gücüne inanmazdı.Ama şimdi Ateş buzun her yanını sarmıştı.Eğer buz erirse ikisi de ölecek, ve eğer erimezse sadece buz ölecekti.
Ölümden kaçışı yoktu ama bu gece canı yananın sadece kendisi olmayacağınında farkındaydı.
Zihninde kendine koyduğu tüm sınırlar kalkana kadar bir kaç saniye bekledi.Sonra tatlı ama tehlikeli bir sesle fısıldadı."Hemen bana Rüzgar'ın ev adresini bul."
"Ne?" Caleb bir anda konuşmuştu.
"Dediğimi duydun."
Caleb panikle söylendi.
"A ama efendim bu çok zor.Asistanı ya da Editörüne ulaşmam yakın zamanda mümkün gözükmüyor!"
"Mümkün kıl!" Diye bağırdı Kumsal.Sonra sesini eski tonuna döndürmek için derin bir nefes aldı."Sadece dakikaların var.Benim adım bir anahtar Caleb.
İsteyince her kapıyı açar.Ve istediğim kapıyı sana gösterdim.İyi geceler."Telefon sessizliğe gömülünce sıktığı dişlerini sonunda çözüp bedeninin tehlikeli sakinliğine odaklanmaya çalıştı.Bu gece o adamı mahfetmek için öfkeden kudurmayan bir zihne ihtiyacı vardı.Keskin tırnaklarını kollarında gezdirirken elinin altındaki y derinin ne kadar yumuşak olduğu ilgisuni çekti.
Parmaklarını bir kere daha kolunda gezdirdi.Sonra ani bir sinirle tırnaklarını yumuşak deriye gömdü.
Kolu acıdan bükülürken gözünden yaş gelene kadar yumuşak deriyi tırnaklarıyla mahfetti.
Sonunda taze kanın akışkanlığı tırnaklarına yapışınca durmak zorunda kaldı.Geri çekildiğinde nefes nefeseydi.Acıdan gözünden damlayan bir damla yaşı sildi.Bu gece ağlamak yoktu ama ağlatmak ona daha cazip geliyordu.Tüm emeklerini harcayan,o kadar uğraştığı bir şeyi mahfeden bir erkeğin bu gece rahat uyumasına asla izin vermeyecekti.Sessiz bir nefes daha alıp kolunda ki yanmayı ve kanı umursamadan hızla Eda'ya bir mesaj attı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☤BUZ KRALİÇESİ☤
Romans"Ateşin parmakları arasına hapsolan buzun hikâyesi. Eğer buz erirse ikisi de ölecek ve eğer erimezse sadece buz ölecek..." Kumsal Özkan yirmi beş yaşında dünyaca ünlü tek Türk mankendir. Onun tüm hayatı iki ülke arasında kıskançlık, hayranlık ve ilg...