(Herkese tekrar merhaba ve keyifli okumalar!💜Sınav haftasına gireceğim için çok sık burada olamıyorum.
Ama sizi de bekletmek istemedim.Bu yüzden taslaktaki bölümlerden birini size fırlattım.Siz bu tatlış bölümle yetinirken ben de ders çalışmaya devam edeceğim.Ve minik yıldızı lütfen parlatın.⭐
Kitapta henüz göreceğiniz çook şey var.Öpüldünüz!💜)
...~Benim içimde yeterince ışık var.
Bir güneşe ihtiyacım hiçbir zaman olmadı.Eğer güneş benim için doğarsa tüm buzlarım erir ve kendimi kaybederim...Kumsal,asansörün kapısı önünde kayar kaymaz dışarı çıkıp derin bir nefesle bedenini parmak uçlarına kadar havayla doldurdu.
Sonra duyduğu sesleri fark edip başını kaldırdı.Kapının tam önünde Eda ve annesi hararetli bir şekilde konuşuyordu.Eda onu görünce buğulanan gözlerini endişeyle ona çevirdi.O Kumsal'a doğru yürürken Kumsal Eda'nın sağında kendisine mesafeli duran adama baktı.Sarışın,kendisinden bir kaç santim uzun,ince yapılı bir adamdı.Adam ona kibarca gülümserken gözlerini soru sorar gibi Eda'ya çevirdi.Bu da kimdi?
"Meraktan çatladım!"diye inledi Eda.
Adam ilk defa duyduğu dili şaşkınca dinlemeye başladı.Sonra Eda devam etti.
"Aptal telefonumun şarjı bitti ve ne sana ne başkasına ulaşamadım!Carlo'yla duvarları izleyip düşünmekten başka bir şey yapamadık!
Annesi kapıyı açarken mırıldandı.
"Daha önce de dediğim gibi Eda sorun yok gerçekten."
Kumsal da onaylar gibi başını salladı.Bir eliyle de dağılan saçlarını düzeltiyordu.
"Geçmiş olsun hanımefendi."
Kumsal dikkatle adama baktı.
Adamın belirli aralıklarla Edayı incelediğini fark etmişti."Teşekkür ederim."dedi kirpiklerinin altından.
Eda'ya bakınca Eda gerginlikle saçlarını geriye itip açıklamaya başladı.Sedef içeri girmesine rağmen hepsi hala kapı girişindeydi.
"Aiden'la yeni tanıştık.Defileden sonra seni ararken arabasıyla beni sizin eve bıraktı.Gerçekten bu gün bana çok yardımcı oldu."
Aiden hafifçe tebessüm ederken Kumsal gülmemek için dudaklarını bastırıp Eda'ya bakmak için gözlerini aradı ama o doğrudan bakışlarını kaçırdı.
Kesin sonradan soracağı soruları tahmin etmişti."Ne hoş.İçeri gelip bir kahve içmek ister misiniz?"
"Ah belki başka zaman.Bu gece fazla yoğunum.
Tekrar geçmiş olsun."Kumsal zarifçe gülümseyip sessizce içeri süzülürken Eda ve onu baş başa bıraktı.
Paltosunu dikkatsizce çıkardı ve şimdi çoğu yeri kırışmış özel tasarım kumaş narince temiz zemine düştü.Yarın defile giysilerini teslim etmesi gerekecekti.Kötü bir anıyı kafasından uzaklaştırmak ister gibi başını iki yana salladı.Sonra annesinin hala kendi odasında olup olmadığını kontrol edip hızla cam kaplı duvarlarına yaklaştı.
Şimdi Rüzgar'ın arabasının yerinde yeller esiyordu.
Sessizce gözlerini yumup başını cama yasladı.Yerden katlarca yüksek evinin camına yaslanmışken aşağıda bir yerlerde henüz başlayan şehrin canlılığını iliklerine kadar hissediyordu.Ama bu canlılığı kendi ruh haliyle bir nebze eşleştiremiyordu.Sanki tüm dünya üçe ayrılmış kendisini,
Rüzgarı ve diğer insanları birbirinden ayırmıştı.
Kendisinden on bir yaş büyük tuhaf ve sinir bozucu bir adamın yüzü aklından çıkmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☤BUZ KRALİÇESİ☤
Romance"Ateşin parmakları arasına hapsolan buzun hikâyesi. Eğer buz erirse ikisi de ölecek ve eğer erimezse sadece buz ölecek..." Kumsal Özkan yirmi beş yaşında dünyaca ünlü tek Türk mankendir. Onun tüm hayatı iki ülke arasında kıskançlık, hayranlık ve ilg...