Acı ve hırs aynı anda bedeninizde bulununca hemen seçim yapmanız gerekir...
Kumsal bu seçimini on dört yaşında yaptı.07/08/2001
"Lanet ojelerin her yerde kaldır şunları!
Zifiri karanlık gecede sıraya dizili binlerce evin sadece birinde bu kelimeler yankılandı.
Uzun,iri omuzlu, yeşil gözlü,öfkeden yüzü kızarmış bir adam içki şişesini masaya bırakmadan önce masadaki tüm ojeleri ve küçük pembe kutuları yere doğru savurdu.Odasından çıkmaya korkan kız sonunda mutfakta belirip saatler önce unuttuğu gözü gibi baktığı ojelerini yerden toplamaya başladı.Bunlar Kumsal'ın tek servetiydi.Bunları almak için saatlerce semteki sayılı kafelerden birinde çalışması gerekmişti.O diğer herkes gibi tırnaklarının renksiz durmasından nefret ediyor ve okula gitmeden her sabah birini sürüyordu.
Bunlar onun yalnızlığında tek sığınağı olan süs eşyalarıydı.
Annesi gittiğinden beri gösteriş ve ilgiye nefes almak gibi ihtiyaç duymaya başlamıştı.Birden kırılan kırmızı ojeye bakınca gözlerinden yaşlar boşaldı.Onu henüz sürmemişti ve kırmızı en sevdiği renkti!
"Bak ne yapmışsın?!" diye bağırdı öfkeyle.Eline kırılan ojenin koyu sıvısı bulaşmıştı.Yeşil gözleri şimdi öfkeden kocaman olmuştu.
"Seni yılan hala konuşuyor!"
Adam hiddetle kızın üstüne atlayıp saçlarından tutup öfkeyle yere bastırdı."Anandan yeterince çektiğim yetmedi mi ulan daha başıma seni bıraktı! Konuşurken dumanlı kafası düzgün görmesine engel oluyordu.Kumsal acıyla çığlık attı.Gözleri ağlamak için tutuşmuştu sanki.
Adam onu öteye savurup günlük hınç çıkarma merasimine girişti.O öfkesini döverek Kumsal'sa çevresindeki herkesi etkilemeye çalışarak çıkarıyordu.
"Sen hiç bir şeye değmezsin! Hala anlamadın mı kendi anan bile seni terk etti!"
Gözlerinden yaşlar akan genç kızın zihni kelimelerle doldu.
"Duydun mu beni? Ölmeni istiyorum! Yaşamayı bile hak etmiyorsun! Seni ne annen ne de ben istiyorum!"
Kıza okkalı bir tokat savurdu.Kumsal saniyesinde çığlık atarken yanağından sızan ince, sıcak sıvıyı silmeye vakit bile bulamadan tekrar yerde süründü.Fiziksel acı kelimlerin oluşturduğu ruhsal yaranın önünde diz çökmesine rağmen vücudunda ve ruhunda her türlü acı için yer vardı.
"Bunlara da değmezsin!"
Ayağıyla ojeleri tekmeledi.Sonra bir tekme de kıza savurdu.
Nefesini düzenleyene kadar beklerken Kumsal hala yerde daha fazla acıyı bekliyordu.
Sonunda adam nasırlı elleriyle içki şişesini alıp yatak odasına doğru yalpalayarak ilerledi.Kumsal bir süre adamın gittiğinden emin olana kadar bekledi sonra aynı süreyle göz yaşları tümüyle son bulana kadar bekledi.Kalbinin ritmi değişmiş öfkeden nabzı hızla zonkluyordu.Birden kanının donduğunu hissetti.İçinde bir şeyler,adamın yıllardır söylediği sözlerle bütünleşti.
Gerçek bu muydu? Evet annesi kendisini istememişti ve babasıyla bu evde hapis olmuştu.Ama onu asıl rahatsız eden bu değildi.Bunlara alışmıştı.İstenmemek ona yabancı değildi.Ama bu hiçbir şeye değmeme mevzusu daha önce hiç açılmamıştı.
Okulunda ki kızları,oğlanları düşündü.Kendi yaşadıklarını yaşayan kimse yoktu.Hatta herkesle samimi olmasına rağmen bir arkadaşı bile yoktu.Bu yüzden evde olanlar hep kendisiyle birlikte hapsolan kutuyla eve gelir sonra giderdi.Belki bir arkadaşı olmasına bile değmezdi.
Belki de bir hayat sonra tek başına ölecekti.Fikrin getirdiği panik etrafında dans ederken sessizce kararını verdi.
"Hayır.Ben gerçekten de her şeye değerim."
....
Mâi Alev'in kaleminden...❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☤BUZ KRALİÇESİ☤
Romantizm"Ateşin parmakları arasına hapsolan buzun hikâyesi. Eğer buz erirse ikisi de ölecek ve eğer erimezse sadece buz ölecek..." Kumsal Özkan yirmi beş yaşında dünyaca ünlü tek Türk mankendir. Onun tüm hayatı iki ülke arasında kıskançlık, hayranlık ve ilg...