YB | Özel Bölüm | 21 Ocak 22:27

10.4K 639 511
                                    

21 Ocak...

Alaz Yargın'ın ansızın Eva'nın arabasına bindiği gün, bugün. Bugün, Yara Bandı'nda çiçeklerin açtığı gün... Bugün, bir ailemin olduğu gün.

21 Ocak gecesini bir de Alaz'ın ağzından okuyalım istedim ve sizlere çok güzel bir sürpriz yapıp o geceyi Alaz'ın ağzından yazdım.

Çiçeklerim... Sizleri seviyorum!



21 Ocak...

Dakikalar ardı ardına birbirini kovalarken bomboş olan sokağın köşesindeki duvara sırtımı yaslamış, bekliyordum. Saat tam onu yirmi altı geçiyordu. Hava soğuktu. Gözlerimi kapattım ve başımı önüme eğdim.

Burada bulunma amacım bambaşkaydı. Fakat aklım bu mekân ve zamanda değildi. Başka bir zamanda dolanıyordu düşüncelerim.

17 Ocak saat 23:22 ve o zamandan bu zamana kadar geçen üç gün, yirmi üç saat, altı dakika boyunca aklımdan çıkmayan Asya.

Onu düşünüyordum; asla onu düşünmekten kendimi alı koyamıyor, o anın gözlerimin önüne gelmesini engelleyemiyor ve 17 Ocak 23:22' de yaşanan anı tekrar tekrar yaşıyordum. Istırabın böylesi kimseyi reva görülmemeliydi.

Asya şu an neredeydi?

Nitekim cennete gidecek kadar günahsız, masum ve iyi niyetliydi. Fakat ben, cennete gidip ondan bir özür dahi dileyemeyecek kadar kötü ve cehenneme gitmek için kendine yol hazırlayan gözü kara bir adamdım. Vakti gelmişti. Asya için adaleti bu dünyada sağlayacaktım, zira cennet de cehennem de artık inancımı yitireceğim kadar uzaktaydı.

Hayatta hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğine inanıyordum. Geçmiş zaman caniydi. Eli kanlı bir katil olmaya meyilli, hoyrat ve pervasızdı. Öyle çok cinayet işliyordu ki zaman, öyle canlar alıyordu ki, geçmişi hatırlamak istediğimde acımasızlıktan başka bir şey göremiyordum.

Asya ise 17 Ocak gecesi olmadan önce yaşıyordu; umudu vardı, hayalleri ve geleceği.

Onun öldüğü an, benim de içimden bir parça... Küçük ancak ruhumdan koparken canımı yakan bir parça da ölmüştü. Kardeşimden farksızdı Asya. Canı gönülden sevdiğim kız kardeşim gibiydi.

Oysa o, hayata gözlerini kapatmadan önce tren rayında gidiyor, bazı şeyler gizli saklı olduğu için pek de umurumda olmuyordu.

Ocak 17...

Hiçbir olayın vuku bulmadığı, dolambaçsız, dümdüz bir gündü, o gün. Ateş yoktu. İki gün önce annemle girdiği münakaşanın ardından Foça'daki yazlığa gitmişti.

O günü hatırlıyordum. Ocağın 15'inde, birkaç arkadaşımla geçirdiğim günün ardından eve geri döndüğümde kapıyı büyük bir gümbürtüyle açmış, yıllardır çoğu gün olduğu gibi büyük bir tartışmanın orta yerine düşmüştüm.

Annem, bağırıyordu. Ateş'e, genç bir kız evlenemeyeceğini, okulunu bitirmesi gerektiğini, Civan ailesiyle bir anlaşma yaptığını anlatıyordu. O genç ve Ateş'in evlenmek istediği kız, Asya'dan başkası değildi. Severdim Asya'yı. Pek sık görüşmesek de onunla birçok güzel günümü, anımı ve zamanımı geçirmiştim. Nitekim Ateş de anneme ve babama karşı çıkacak kadar çok âşık olmuştu Asya'ya.

Ateş inkâr ediyor, annem diretiyordu. Annemin, Civan ailesi diye bahsedip durduğu insanları tanıyordum. Yargın Holdingin birçok projede ortak olduğu, kızları Şule Civan'ı, Ateş'le evlendirmek istediği zengin bir aileydi. Bir buçuk ay önce, Civan ailesinin bizi davet ettiği ve bir tek benim katılmadığım akşam yemeğinde, bu evlilik mevzusu açılmıştı.

Yara Bandı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin