YB | 27 | Yara Bandı'ndaki Çiçekler

13.4K 827 914
                                    

Selam çiçeklerim! Ben geldim!

Oldukça özel ve anlamlı bir bölüm oldu benim için, Alaz ve Eva için...

Yara Bandı'ndaki çiçeklerden bile güzel olan okuyucularım... Keyifli okumalar diliyorum.

🌸🌸

ve... 🥀
jmgul__


Dünyanın renklerine kapılınca solup giden bir tane yara bandı var olmuştu günün birinde. Üzerine ise hiç solmayan çiçekler konmuştu. O çiçeklere bir dilek fısıldamıştım zamanında. Kabul görülmüştü. Lakin bir şeyi unutmuştum.

Bu hayatta her şeyin bir bedeli vardı...

Volkan'dan daha fazlasını öğrenemeden evinden çıkıp gitmiştik. Zaten evde Asya'nın cinayetine dair hiçbir kanıt bulamamıştım, her yerin altını üstüne getirsem bile. Alaz da ne kadar uğraşırsa uğraşsın adam konuşmamıştı. Muhtemelen bildiği başka bir şey yoktu. Fakat Ateş'in, Mert Bey'i bulmaya çalıştığına ve onun elinde dosyaların olduğunu bildiğine, kesinlikle emin olmuştuk.

Volkan bütün akşam boyunca ısrarla benim kadınlığım üzerinden Alaz'ı kışkırtmıştı. Hatta öyle sözler söylemişti ki nefret ettiği her bir kelimesinden anlaşılıyordu. Gururumu yerle bir etse bile sessiz kalmıştım. Kendimi kanıtlamak için konuşmama değmezdi, çünkü alnım aktı. Ancak Volkan denen adam günlerce kendine gelemeyecekti; parmaklarım paramparça olana kadar ondan, sinirimi çıkartmıştım. Ateş'ten çıkartmam gerekirken.

Öte yandan Volkan'ın bizi ihbar edip etmemesi umurumuzda bile değildi. Kendi de suçlu olduğundan dolayı susmak zorunda kalacaktı ama eğer ihbar ederse de bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu; Volkan'ın elinde bizim, evine girdiğimize dair bir kanıt olmadığı gibi.

Sessiz geçen yolculuğumuz sonrasında eve varabilmiştik. Hiçbir kelime dökülmemişti dudaklarımdan. Volkan'ın söylediklerine de, kendi içimdeki zehirli düşüncelere de, katlanmıştım. Her zaman olduğu gibi kendi sessizliğime gümülmüş ve o sessizlikte dimdik durmuştum. Yıkılmamalıydım.

Evden içeriye girdiğimiz zaman Alaz'ın yüzüne bile bakmadan direkt olarak koridordaki banyoya girdim. Kapıyı ardımdan kapatıp aynanın önüne geçtiğim sırada yüreğimde büyük bir sıkıntı kol geziyordu.

Aynadaki yansımama bakarak derince nefes almaya çabaladım. Gücüm yetmiyordu. Tükeniyordum günden güne... Ancak gören yoktu. Ya da ben anlatamıyordum derdimi.

Saçlarımdaki postişleri ve lenslerimi hızla çıkarttım ve suyu en soğuk ayarına getirerek şiddetle yüzümü yıkadım. Ellerimin her yanı yara içindeydi ama ona rağmen soğuk suya dayanıyordum. Parmak uçlarım uyuşana kadar durmadı ellerim. Eğer bugün başka bir şeyi fark ettiysem, o da artık acı çekmeyi sevmediğimdi. Ne fiziksel ne de duygusal acılar. Haftalar öncesinde canımı yakmayı ne kadar seviyorsam şimdi de bir o kadar sevmiyordum. Kalbimin acımasını da istemiyordum.

Bana neler oluyordu?

''Eva,'' dedi Alaz kapının dışından. Ses çıkartmadım. Yalnız kalmak istiyordum. ''Eva!'' dedi bir kere daha.

Titreyen ellerimle musluğu kapatıp yüzümü yeniden aynaya çevirdim. Alaz kapıya tıklamayı sürdürünce derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Endişeyle bana bakıyordu.

Onun yanından geçip salona doğru ilerlediğim zaman kolumu tuttu. ''Yardımcı olmaya çalışıyorum, görmüyor musun?''

''Yalnız kalsam, olmaz mı?'' dedim halsizce. ''Biraz uyumak istiyorum.''

Yara Bandı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin